YURTTA OLUP BİTENLER İhtilâli yapanlar İrtibat Bürosu Önünde El silâhta, göz düşmanda lığın içinde bulunuyordu. Yassıadada adaletin üzerine gölge düşürülmedi- 8i hissi ayakta kaldığı müddetçe hiç bir tertip bu topraklar üzerinde mu- vaffak olamayacak, 27 Mayısı hazır- layan ve başaran kuvvetler tarafin- dan bir nefeste ezilecektir, Zira mil- let elele, gözlerini parlak ufuklara taşımayacak, adalet içinde verilen her karar milli menfaatin. gerektir- diği her sonuca kolaylıkla varacak- Duruşmalar Hayaletler geçiyor (Kapaktaki dâva) un sırtlı yeşil koltukta oturan adamın sağ yanında dört, sol ya- da dört, sağ gerisinde üç, sol ge- risinde üç hâkini vardı. Başının üs- tünde Atatürkün bir portresi bulu- nuyor, onun kenarında Adalet MÜL- kün Temelidir yazıyordu. Atatürkün resminin altında bir Türk bayrağı lu onbir sırtlı yeşil koltukta oturan adam, önünde uzanan geniş salona ve onun, iki ta- nesi hariç boş iskemlelerine şöyle bir baktı. Sonra: “— Türk Milleti adına yargı hak- kını kullanmaya yetkili Yüksek Ada- let Divanı duruşmasını açıyorum, Yassıada'daki duruşmaya, salonda aleni olarak başlandı, Şimdi yokla- 6 ma yapılacak." dedi. Saatler 10u gösteriyordu. Uzun sırtlı yeşil koltukta oturan adam Yüksek Adalet Divanı Başkanı Sa- lim Başoldu. Sanıklara ayrılan san- dalyaların iki sakinine gelince, on- lardan biri düşük oOCumhurbaşkanı Celâl Bayar, öteki düşük Tarım Ba- kanı Nedim Ökmendi. İki ahbap ça- vuşlar değeri bin lira olduğu anlaşı- lan ve Afgan Kralı tarafından Tür- kiye Cumhurbaşkanına hediye edi- len bir tazıyı devlete 20 bin liraya satmışlar, bu parayla Bayar Egedeki bir köye çeşme hediye ederek hayır duası almıştı! o Günlerden cumarte- siydi. Yassıada oduruşmalarının ilk faslı, işte bu şekilde sona erdi. Sa- londa yeni bir dosya ancak çarşam- ba günü açılacaktı ve bu dosya 6/7 hadiseleriyle alâkalı olacaktı. Pazartesi ve salı günleri celse akte- dilmeyecekti. Fakat Yassıadadaki haneden bozma duruşma salonu asıl alâyişli saatlerini cuma sabahı ya- şadı, O gün, takvimlerin üzerindeki tarih 14 Ekimdi ve doğrusu isteni- jJimnastik- lirse 14 Ekim günü, Türkiyede ne kadar insan yaşıyorsa, yatağından kalktığında heyecanlıydı. Türk tari- hinin bir mühim sayfasının yazılma- sına o gün başlanacak ve üşükler âdil hâkimler tarafından yargılana- caklardı. Türkiyede ilk defa olarak teşrii ve icrai organ, kazai merci Ö- hesap verecekti. Ama duruş- cereyan eden hâdise, alâka uyandırma bakımından bütün tahminleri aştı ve geleni memnun, gelmeyeni pişman bıraktı. , n sabahleyin , Yassıadanın Istunbuldaki kolu haline gelmiş bu- lunan Dolmabahçe rıhtımında bir Ko- derhal belli olu- ordu. Deniz kenarına giden yolu, ellerinde makineli tabancalar tutan erler kordon altına almışlardı, Trafik memurları otomobillerin geçişini hu- susi bir dikkatle ayarlıyorlar, hiç bir arabanın o civarda oduraklamasına meydan vermiyorlardı. Hazırlanan iskeleye yanaşık duran gemi Dolma- bahçeydi. Yassıada seferini o yapa- caktı, Hioparlörler mütemadiyen, A- daya gidecek talihlilerin , hangi gişe- larına aitti. 89'u yabancı olmak üze- re üç yüze yakın gazeteci, Adaya gi- diş kartlarını kendilerine ayrılan gi- şeden alabilmek için sabahın yedisin- den -yedide oçağırılmışlardı-, hattâ altısından -altıda gelenler olmuştu- beri bekleşiyorlardı. Kuyruğun sonu öylesine bitmek bilmedi ki saat 8.05 de kalkması gereken gemi halatını çözdüğünde saat 8.25 idi. Kurmayla- rın plânı aksamıştı oOBu yüzden 14 Ekim cuma günü tarihi Yassıada duruşmaları, ilân edildiği gibi 9.30 da değil, ancak 10 da başlayabildi Ama saat 10'dan itibaren cereyan eden hâdiseler bütün meşakkatleri bir an- da unutturuverdi. Davetliler duruş- ma salonunda bütün D.P. erkânım Yassıadaya tabelâ naklediliyor Belgelilerin belgesi AKİS, 17 EKİM 1960