YURTTA OLUP BİTENLER Basın "Babıâli Ağaları!" Ks boylu adam terden pırıl pırıl parlayan başını iki tarafa salla- yıp: "— Bu iş burada biter. Anlaşıldı, beceremeyecekler" dedi ve telefona sarılarak Yassıada İrtibat Bürosu- numarasını çevirdi. Karşısına çıkan Yarbaya vaziyeti anlattığı za- man saatler 20.30u göstermektey- di Hadise geçen haftanın ortaların- da bir gece Bâbiâlinin kırık dökük binalarından birinin iç içe geçmiş iki pejmürde odasında cereyan ediyordu» Başı terden pırıl pırıl parlayan ada- mın adı Kadri Kayabaldı. Türk Ha- berler Ajansının sahibiydi. Telefonla Yarbaya anlattığı vaziyet şuydu: İstanbulun yedi büyük gazetesi -Mil- liyet, Cumhuriyet, Dünya, Vatan, Akşam, Yeni Sabah, Tercüman- Yas- sıadada bulunan düşüklere ait fotoğ- rafları satın almama kararlarında ısrar ediyorlardı. . Kayabal telefonu kapadıktan sonra kendisini koltuğa yıkılır gibi bıraktı. Alnında, başında biriken terleri sildi ve birden koltuk- Biraz geç kalsaydı, âlide son derece eğlenceli bir hikâye anlatılabilecekti. Hakikaten, tam iki saattir Kayabal tuvalete bile gideme- miş, mütemadiyen çalan telefonla- ra cevap yetiştirmek veya kendi a- radığı numaralara teklif yapmak zorunda kalmıştı. gün, Yassıada düşüklerine ait resimlerin müzayedesi iki gün e nazaran pek sönük geçmişti. İlk mü- zayedeye kıyasla satış pek az* olmuş, pek az gelir temin edilebilmişti. En çok resim satın alan, gene birinci gü- nün şampiyonu Hürriyet gazetesiydi. Ana, sâdece 14 bin liralık fotoğraf kapatmıştı. T.H.A. na gelince, 7 bin 600 liralık fotoğrafla yetinmişti. ger yedi gazete aldıkları prensip ka- rarına uymuşlar, müzayedeye işti- rak etmemişlerdi. Müzayede sabah saat 10 da yapı- lacaktı. Gazete sahiplerinden sâdece Hürriyetin patronu oradaydı. Diğer- leri, işin haber tarafını takip eden muhabirlerdi. Arttırma, Deniz Müze- sinin iki merdiven çıktıktan sonra sağ tarafa düşen küçük bir odasında yapılıyordu. Ortadaki elips masa ke- nara çekilmiş, odanın ucuna bir ek- ran yerleştirilmişti. Ekran biraz al- çak olduğu için projeksiyon makine- sini bir iskemlenin üzerine yerleştir- mek lâzım gelmişti. Müzayedeyi De- niz Yarbayı Nevzat Sertel idare edi- yordu. Yardımcıları, Binbaşı Musta- fa Ok ile Binbaşı Nusret Eraslandı, 30 Ordu-film merkezi personeli Devlet hazinesinin yeni kaynağı Satılığa çıkarılan fotoğraflar, sakıt iktidar mensuplarının Yassıadaya ilk nakledildiklerinde Ordu Film Merkezi tarafından çekilen kurdelâdan alın- mıştı. Düşüklerin Adada bulundukla- rı sırada çekilmiş pozları da mev- cuttu. Beyaz ekran üzerinde ilk olarak Yassıadanın tepeden alınmış bir res- mi göründü. Sanıkların teneffüs sa- atinde çekilmişti. Sakıt iktidar men- supları çok küçük görünüyorlardı. Deniz Yarbayı resmin fiatını söyle- di: "— Bin Türk Lirası.." Salonda bulunanlardan büyük bir goğunluk vaveylayı bastı: . Ooooo... Çok pahalı yahu unun üzerine Yarbay projeksi- yonu kesti. Müşterileri beğenmemiş olacaktı. Dana ciddi müşterilerin gelmelini sağlamak için müzayedeye öğleden sonra saat 13 de devam edi- leceğini bildirdi ve mallarım topladı. Ancak öğleden sonrası, öğleden evvele nazaran pek farklı olmadı. Gene alıcı olarak iki firma mevcuttu. Başka müşteri gelmemişti. Salonda- ki kalabalığın ekseriyetini haberi ta- kip eden muhabirler ve fotoğrafçılar teşkil ediyordu. Foto muhabirlerinin makineleri alınmıştı. .. Resimleri iki binbaşı getirdi. Mü- cevherler büyücek zarflara konmuş- tu. Projeksiyon âleti yerleştirildi ve evvelâ prova yapıldı. Zarif bir hanım muhabirin elinden alınan mecmua- nın kapağındaki güzel kadın resmi ekrana aksettiğinde salondaki hava müzayededen ziyade müzikal film gösterilen bir sinemanın o havasıydı. Bu sırada Bâbıâlinin haşarı foto mu- habirlerinden İlhan Demirel cebin- den basın kartını çıkardı ve makine- ye yerleştirdi. Ekrandaki güzel kızın yanı başında, şimdi pos bıyıklı bir er- kek hayali ami Demirel müş- terilere takıldı -— Hep güzel kıza fiat biçtiniz, bize ne verirsiniz?" Salonda bulunanlar gülüştüler ve bir fiat biçmediler. Demirel ekran- dan kartını çekti. Üzgün gibiydi. Ü- züntüsü, ihtilâl günlerinde korkusuz yaptığı mesleğini yapmaktan mene- dilmiş olmanın üzüntüsüydü. Bun- dan sonra fotoğraflara geçildi. İlk fotoğraf, sabah gösterilen kuş bakı- şı fotoğraftı. Fiatı bin liraydı. Hür- riyet tarafından kapatıldı. İkinci re- sim Zorlu ve Yardımcıya aitti. Ü- çüncü resim İleri ile birkaç kişiyi daha gösteriyordu. Fiatları hayli u- ta istirahat anında çekilen bir resmi dördüncü olarak teşhir edildi. Fiatı fi bin liraydı. T.H.A. fotoğrafı beğen- miş, ancak pahalı bulmuştu. Yapılan pazarlık sonunda 1750 liraya resim .H.A. nın üzerinde kaldı. Artık fiatlar artmıştı. Doğrusu istenirse resimler, fotoğraf sanatın- dan çok ait oldukları şahsa göre de- gerlendiriliyordu. İş böyle o olunca elbette Halük Şaman gibi ünlü bir Çalışma Bakanının resmi için 5 bin lira istenecekti. Ancak 5 bin lira Şa- man için fazla bulundu ve resim pek fazla itibar görmedi. Bu yüzden Şa- man ortada kaldı ve satılamadı. Yüksel ki.. Pp. âletinin ekran üzerine gönderdiği hayallerin fiatı, Şa- mandan sonra birden bire yükseldi. Bu defa gösterilen, iki süngülü er AKİS, 17 EKİM 1960