dildi. Deniz ve kara erleri, makineli tabancaları ellerinde oveya omuzla- rında, sert bakışlarla Fenerbahçeyi süzüyorlardı. Vapur sokuldu, sokul- du. Anlaşılan kıyı birden, derini eşi- yordu. Zira Fenerbahçe iskeleye ya- naştığında. Adaya mesafesi bir kaç metreden ibaretti ve pencereden ba- kınca berrak denizin dibindeki taşla- rı bile saymak mümkün oluyordu. Vapurun hoparlörleri, yolcuların ilân edilecek sıraya göre adaya çı- kacaklarını bildirdi ve ilk olarak A. A. ile P.T.T. mensuplarının vapurdan ayrılacaklarını söyledi. Ajansa mes- lekdaşlarına daima takılma huyun- da olan Babıâli mensupları gülmek- ten Kentilerini alamadılar. Bir tane- , dedi, onlar ilk tahliye e- dine e vapurda uyuyakalırlar.." Bu esnada ilk kafile iskeleye çık- mıştı. Onları A, B ve C bloklarının yolcuları takip etti. Bu sırada bir ka- dın gazetecinin üzgün tavrı dikkati çekti. Bu, gazetecilikten Meclisin D.P. sıralarına sıçrayan ve gidişi hiç tasvip etmediği halde oradan ayrıl- ma cesaretini gösterememenin bugün haklı cezasını çeken Mithat Perinin eşi Perizat (OPerindi o Makiyajsızdı. Bu yüzden azabı daha açık belli o- luyordu. Kocasının sahibi bulunduğu İstanbul Ekspresi yürütmek için ga- zetenin başına cesaretle o geçmişti ve şimdi bir basın mensubu olarak Adada, eşinin yüz metre uzağında bu- lunuyordu. Ama, onu görmesine im- kân yoktu. Perizat Perin Mithat Peri memek! İlâhi adalet, en sonda mutlaka tecelli ediyordu. Gazeteciler o gün salona uzun u- zun baktılar, ortaya konmuş olan 405 adet tahta sandalyayı ibretle seyrettiler ve bunu düşüklerin .Mec- listeki sıralarıyla mukayese ettiler. Hani içlerinden "gazetelerde yazıla- mayacak malzeme", çıplak kadın re- simleri ve bazı uzuvlara kudret veren ilâçların çıktığı sıralar... Sonra yer- lerine çıkarak kendilerine (ayrılmış sıraları işgal ettiler. şte, cuma günü herkes nereye oturacağını (o araştırırken bir takım kimselerin rahatlıkla bir belirli isti- kamete yönelmelerinin sebebi hik- meti bu "tecrübe seferi"nden ibaret- ti. AKİS , 17 EKİM 1960 En tatlısı: Dönüş! gün, Fenerbahçe Yassıada iskele- sinden ayrıldığında saatler 17.50 yi gösteriyordu. Sanıklardan sâdece Medeni Berkin, bir ara iki "süngülü arasında görüldüğü rivayeti gazete- ciler arasında yayıldı. Buna mukabil basın mensupları dik merdivenlerden iskeleye doğru inerlerken erler Yük- sek Adalet Divanı o hakimlerinin si- yah, yakaları kırmızı ctibbelerini Duruşma Salonuna götürüyorlar ve cübbeler rüzgarda, asılmış insanlar gibi bir o yana, bir bu yana' sallanı- yordu. Vapurdaki Oo muamelenin nazaran daha basit anlaşıldı. gidişe olduğu dönüşte Fenerbahçeye ( binilirken hüviyetler , Me . gidiş kartları alınmışta unlar vapur Dolmabahçeye geldikten sonra değil, gelirken, denizin üzerinde değiştiril- YURTTA OLUP BİTENLER di. Böylece çıkış sırasında bekleme sıkıntısı ortadan o kaldırılmıştı. Va- purda vazifeliler üniformalı veya si- vil, küçük rütbeli osubaylardı. ların arasında hanım , "tecrübe seferi"nde ayni yer- de oturmaktan fazla hoşlanmadıkla- rı sezilen başın mensuplarına bir kü- çük müsamaha gösterildi ve kısa me- safeli bâzı dolaşmalara göz yumul- du. Gazeteciliğin, ayakları fazla ka- rıncalı insanların mesleği olduğu takdir edilmiş ve bu huy anlayışla karşılanmıştı. İlk haftanın o seferle- rinde basın mensupları da ta müsa- mahayı istismar etmediler. Ee, hele cuma günü gemide öylesine alâka uyandırıcı şahsiyetler vardı ki.. te, çarşamba günü gazeteci €& cu- martesi günkü ciddi o seferlerde va- İT DAVASI!