17 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 12

17 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ben konuşacağını söyledi. Fakat avu- kat ısrar etti ve Ceza muhakemeleri usulü kanununun alâkalı maddesini zikrederek direndi. O zaman görül- dü ki Yüksek Adalet Divanının boy- nu, kanunlar karşısında kıldan ince- dir ve adaletin tecellisi bu ölçüler içinde olacaktır. Talât Asal kararna- menin sanıklara geç verildiğini, bu yüzden kendilerinin de bunu tetkik edemediklerini, avukatların müvek- killeriyle temasının güç olduğunu bildirdi ve herkesin hayretten açılan gözleri önünde duruşmaların talik edilmesini istedi. Başkan haklı ola- rak kızdı ve Menderesin avukatına: — Görüyorsunuz ya, erken ko- nuştunuz dedi. Sorgulara (geçecek değiliz. Sâdece kararname okunacak. Acele ediyorsunuz." Talât Asal yerine oturdu ve uzun kararnamenin okunması başladı. Nö- betle bir kaç kâtip tarafından oku- nan kararname tamamlandığında sa- aat tam 14.45 idi. Hesapça duruşma saat 12'ye kadar sürecekti. Ama vâ- ki gecikme yüzünden iş uzayınca Başkan kararnamenin aynı celsede tamamlanmasını daha doğru buldu. Sanıklar kararnameyi biliyorlar- dı. O yüzden fazla dikkat gösterme- diler. Bu sırada, hakkında idam ce- zası istenilenlerin o safında bulunan n boylu, iri yarı, esmer bir âdâ- mın göz yaşlarını tutamadığı görül- dü. Bu, gazeteci olduğu halde üyeli- ğini kabul ettiği meşhur Tahkikat Komisyonunda gazeteci hapsettiren, gazeteci tehdit eden Gaziantepin dü- şük milletvekili oBahadır o Dülgerdi. Dülger, kızaran gözlerine siyah göz- lüklerini taktı. Ama kızaran yüzü ortada kaldı. Şekerrenk münasebetler u sırada, iki baş düşüğün birbirle- riyle olan münasebetleri (dikkati çekti. Bay ar ve Menderes, bütün du- ruşma boyunca tek kelime konuşma- lılar. Ama, tek kelime.. Bayarın bir teşebbüsü boşa çıktı. res, belirsiz bir tebessümle ba - şını öteki tarafa çevirdi. Bayar, kaş larını kaldırmış, gözleri kalın göz- lüklerinin altında boşta, elinde şap kasını çeviriyor ve okunan kararna- meye pek aldırmıyordu. Bir defa, Koraltanın hatıra defterinde yazılı olan ve kendisine dair bulunan mü- talealar okunduğunda alâkadar ol- du. Zaten bu hatıralar bütün salonda tebessümler uyandırdı. e İşin farkına varmayan, Koraltanın kendisinden ibaret kaldı. O, elindeki ometinden kararnameyi takip ediyordu. Menderes, kararname okunurken cebinden eski türkçe yazılı bir metin çıkardı, onu tetkik etti, sonra Mede- ni Berkten kalem İstedi. Düşük Bas- 12 binden çıkardığı rak takdim etti. Menderesin avukatları Apaydın kardeşler Adalet artık rüşvetin değil, süngünün ucunda bakân muavini düşük Başbakana ce- dolmakalemi aça- Menderes bir müd- Uzun lğfın kısası Bİ Muhterem zat, devrimizi beğenmiyor. Hele devrin ba sınını? Hiç! Ustadin adı Orhan Seyfi Orhondur. Orhan, Seyfi Orhonun şikâ- yeti, 27 Mayısın tâ arife günü- ne kadar övmek için kelime bulamadığı eski zaman büyük- lerinin iğrenç hususi hayatları- nın gazete sütunlarında teşhir edilmesidir. Muhterem zat di- r ki: "Hani, Bekri Mustafa Ayasofyaya ima olmuş. Bir cenazeye talkın verirken 'Sana dünyanın halini sorarlarsa, Bek- miş. Biz de şimdi basınımızın ahlâk meselesinde ne r tersine bir yol tuttuğunu öğ- renmek istiyorsak, bu kadının -Lüks Nerminin- gazetelere si- yasi beyanat vermesinden bunu da Ayol, bunu anlamak için Bekri Mustafayla Lüks Nermi- ni karıştırmaya ne lüzum var? "Peyami Safayla Orhan Seyfi Milli, Birlikin sözcüsü kesildi- ler” dendi mi, halimizi anlama- yan kalmazki,. det bir şeyler karaladı, bâzı satırla- rı çizdi. Sonra Medeni Berkin dolma- cebinden çıkardı, yeniden bâzı not- lar aldı, tekrar cebine koydu. Bun- ları yaparken, Oo gözlüklerini gözüne yerleştirmişti. Evvelâ Bayar, sonra Berk, hattâ, Akçal düşük Başbakanın okuduğunun ne olduğunu anlamak maksadıyla şöyle bir yan baktılar. Menderes başını Bayardan yana çe- virince düşük Cumhurbaşkanı yeni- den Başkana bakmaya başladı. Bayarın salonda avukatı yoktu. bulamadığını söyledi ve avukat iste- di. Ama salona girerken Ada komu- tanıyla konuştuğu bir kaç kelime va- riyeti ortaya koydu. Bayar: "— Bizim avukat işi ne oldu?" diye sordu Komutan şu cevabı verdi: Öge de hayır dedi." Bu sırada Bayarın İzmirden İs- anbula gelen eşi Reşide Bayar gaze- tecilere bir demeç veriyor ve Bayara ait bir miktar paranın debloke edil- mesi için müracaatta bulunduğunu, kabul edilirse para verip vekil tuta- caklarını söylüyordu Saat 1Il'i geçtiğinde salondaki ciddiyet yavaş yavaş bozulmaya baş- ladı. Uzun kararname sıkıcı hal al- misti. Sâdece Menderesin bâzı not- lar karaladığı görülüyordu. Ona ba- p Zorlu da cebinden bir kâğıt çı- kardı ve üzerine bazı şeyler yazdı. Fakat bu, havayı değiştirmedi. Dip- te oturan Münire Erkmen bir esne- AKİS. 17 EKİM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: