di, sonra mütemadiyen esnemeye ko- yuldu. Sanıklar, kararnamenin sâde- ce kendilerinden bahseden kısımla- rında canlanıyorlardı. Tahkikat Ko- misyonuna karşı Kemal Özçobanın vaziyet aldığı belirtildiğinde ve iti- razlarının esası hülâsa edildiğinde Afyonun treni kaçırmış düşük mil- letvekili yanındaki arkadaşlarına eği- lerek o fikirlerini bir defa daha tek- rarladı. Her halde "O zaman bunları kabul etseydiniz, işte şimdi burada olmazdık" diyor veya demeye getiri- yordu. Fikri Apaydın ve Sıtkı Yırca- lı da kendi itirazlarına sıra geldiğin- de aynı seklide kabardılar. Doğruyu görmüşler, fakat doğruyu göstere- memişlerdi. Ancak kararnamenin okunması- nın uzaması bir bakıma faydalı oldu. Trajedi havası yerini, mutad veçhile, komediye bırakıyordu. oMilletvekil- leri, alışık oldukları lâubaliliğe tek- rar kapıldılar. Aralarında gülüyorlar, konuşuyorlardı. Salon, D.P. Grubu- nun manzarasını kısa zamanda aldı. İyi de oldu, zira bir ara doğan acıma hisleri süratle dağıldı. Karşıda hep aynı İnsanlar vardı ve anlaşılıyordu ki bunlar bir fırsat peşinde koşuyor- lardı. Bayılma serisi B' sırada, Ağrı milletvekillerinden birinin sandalyası üzerine yığıl- dığı görüldü. Bayılan, Şeref Saraç- oğluydu. Arkadaşlarından biri ayağa kalkarak durumu Başkana bildirdi. Başkan, fenalık geçiren düşüğün sa- londan çıkarılması hususunda emir verdi. Heyecan ve sıcak tesirini gös- termeye başlıyordu. Şeref Saraçoğlu- nu, bir muhafız deniz eri takip etti. Düşükler salona, girdikten sonra ma- vi miğferli ohavacılar, gri omiğferli denizciler ve zeytuni miğferli karacı- lardan müteşekkil muhafız kıtası tahta sandalyalann bulunduğu kıs- mın etrafını çevirmişler, davetliler- le sanıklar arasında bir kordon mey- dana getirmişlerdi. Bunlar beyaz el- divenli sağ ellerinde birer otomatik tabanca taşıyorlardı. Sol elleri arka- larındaydı. Ayakları açık ve gergin bekliyorlardı. o Subayları, aynı vazi- yette, fakat iki elleri arkada duru- yorlardı. Bayılanlar serisini Sadettin Karacabey tamamladı cak o, ba- yılmaktan ziyade galiba sıkışmıştı Zira dışariya çıktıktan kısa bir müd- det sonra, ferahlamış halde salona döndü. Kararname okunuyor, okunuyor- du. Adnan Menderesin mesuliyetinin bahis mevzuu edildiği kısımda Ethem Menderesin hatıra odefterin- den alındığı bildirilen satırlara gel- diğinde salonda yeniden bir gülüşme oldu. Ethem Menderes defterinde dü- AKİS, 17 EKİM 1960 şük Başbakanın düşük Bakanlara küfür ettiğini, bir tanesinin ağzına bir şeyler yapacağını bağırarak bil- dirdiğini, Polatkana ise hımbıl dedi- ğini söylüyordu. Polatkanın renginin kızardığı ve başını hırsla salladığı görüldü. İhtimal, ohımbıllığını değil ama hımbıl diye tekdir edildiğini ha- tırlamıştı. Mamafih bu hareketlere niçin tahammül ettiği artık herkesin malümuydu. Vinileks ile kurduğu şahane ortaklık böyle küfürlerin pa- sını üzerinden silecek letafetteydi. Bu sırada, davetliler de sıkılma- ya başlamışlardı. Giriş çıkışlar art- tı. Sigara tiryakileri dışarıya boşa- nıyorlardı. Sanıklar arasında dikka- tini hâlâ ayakta tutan galiba Samet Ağaoğludan ibaretti. O hep dimdik, gözlerini Başkana dikmiş oturu- yordu. Menderes not almaktan vaz YURTTA OLUP BİTENLER idamdı. Kararname dikkatle dinlenil- diğinde cezanın cürümle pek müte- nasip olduğu seziliyordu. Anayasayı ihlâlin bütün unsurları Yüksek So- ruşturma Kurulunun uzun kararna- mesine etraflı şekilde aksettirilmiş- ti. Gerçi duruşma sabahı çıkan D.P. kuyruğu Havadiste Peyami Safa su- reti haktan görünerek bâzı tavsiye- lerde bulunuyor, "peşin (o hükümler den azade, Cumhuriyet tarihimizde ilk Anayasa vazolunduğu yıldanberl teamül halini almış icraat şekilleri- nin hatıraları ve mukayeseleri içinde politika ve devlet adamlarına isabet lâhazaların Anayasayı ihlâl suçunu ortadan kaldırmadığıydı. Zira Tah- kikat komisyonunun kurulmasını A- Bayar tevkif edildikten sonra Yassıadada Komitacı!.. geçmişti. Gene yüzünü karıştırıyor, iki parmağını ağzında veya burnu- nun kenarında dolaştırıyor, çenesini içeri çekip dudaklarını ıslatıyordu. Düşük Başbakanın tam bir mânevi çöküntü içinde bulunduğunu anlamak için kâşif olmaya lüzum yoktu, Kararnamede evvelâ Bayarın, sonra Menderesin, arkadan Kabine- nin, müteakiben Tahkikat Komisyo- nu kurulması teklifini yapan üç mil- letvekilinin, o teklifin kanunlaşması için Meclisin o celsesini marifetli şekilde idare ettiren ve eden Koraltan ile Kirazoğlunun, nihayet D.P. mil- letvekilleri ile Komisyonun bizatihi üyelerinin mesuliyetleri o inceleniyor, eski jimnastikhanesini ura nıklardan 39'u için talep, edilen ceza nayasanın ihlâli sayan ve feryat eden muhalefet temsilcilerine' cakalı De- mokrat efendiler tek parti devrinin tatbikatını mucip sebep diye göster- mişler, "vaktiyle İstiklâl Mahkeme- leri kuranlar bugün itiraz etme hak- kına sahip değillerdir" demagojisinin arkasına sığınmışlardı. Şimdi anlaşı- lan, aynı taktiği Yüksek Adalet Di- vanının önünde deneyeceklerdi. Avukatlar faaliyette perderesin avukatlarının ocuma günkü ilk denemesi, daha ziyade usül üzerinde oldu. Kararnamenin okunmasını takiben Başsavcı söz al- dı. Başsavcının konuşmaya başla- masıyla salon bir anda tekrar can- landı. Düşükler dikkat okesilmişler- di. Avukatları da kulaklarını açtılar. Başsavcı Anayasanın ihlâli suçuyla alakalı duruşmaların birleştirilme- 13