jideki labirentleri Yi koridor- lara dalınıyordu. Binanın alt katı bir baştan ötekine katedildikten sonra başka bir kapıdan, âdeta ilk girilen yerin beş metre ötesine çıkılıyordu, iskele oraya yerleştirilmişti. run kenarında duran vazifeliler numarasını soruyorlardı Kartlarda iki yer numarası vardı. Birincisi, vapurdaki yeri gösteriyor- du. Sonradan vapuru dolaşma fırsa- tnı bulanlar istisnasız bütün yerle- rin numaralanmış olduğunu gördü- ler. Fenerbahçede tam 795 numara vardı. Basına üst güverte ayrılmış, üst güverte de üç kısma ayrılarak A, B ve C harfleri konmuştu. Orta gü- vertede D, E ve F bölmeleri vardı.. Alt güverte ise G, H ve | kısımları- apu- yer nın yakınlarına tahsis edilmişti. rıca avukatlar da bu kısma verilmiş- ti. Merdivenden iner İnmez sağda ve solda dörder kişilik iki masa avukat- larındı. Sol taraftakinde (Apaydın Cindoruk o- karşısına gelen duvara yapışık kol- tukta ekserisi hanım olan yakınlar vardı. Milletvekillerinden bazılarının hanımları buradaydı. Sol tarafta, başta, Amasya milletvekillerinden Hamit Korayın hanımı oturuyordu. Siyah bir tayyör giymişti. Tuvaletine itina etmiş, son derece hafif bir ruj sürmüştü. Üzgün görünüyor, arada bir isini çekiyordu. Ama Dolm çe Yassıadaya yaklaşırken Koray tuvaletini tazelemekten ken- dini alamadı. Hakikaten son derece bozulmuş yüzü, ancak ve ancak biraz pudra ile kendine gelebilecekti. Ni- tekim bayan Koray siyah çantasını çıkardı. Aynasını itinayla yerleştirdi ve tuvaletini bir güzel (o tazeliyerek duruşmalara hazır duruma girdi. H salonunun arka kısmında iki masa düşük İktidar mensuplarının irilerinin yakınlarına tahsis edilmiş- ve güzel kızı pek fazla üzgün değil- di. Babasının durumundan eminmiş gibi hareket ediyordu. İlerinin kızı- na gelince, gözünden çıkarmadığı güneş gözlüğünün arkasından etrafı dalgın dalgın süzdüğü belli oluyor- du. Erginin kızı kadar metin değildi. İki genç kız aralarında sohbet edeede Yassıadaya kadar geldiler. Hemen yanlarındaki masada Ha- rika Yardımcı, Hayriye Kırdar ve Ayhan Timurtaş (bulunuyordu. Üç hanım da dertliydi. Hele bayan Yar- dımcının son derece (üzgün olduğu her halinden belli oluyordu. AKİS ,17 EKİM 1960 Koraltan kantinde Bulunmayan: Kuvvet şurubu ç hanımın yanında iki düşük Bakan hanımı daha vardı. Bunlardan son derece zarif ve o gün aynı dere- cede sinirli olanı Hayrettin Erkme- nin mıydı. tayyörünün içinde, devem surette yere bakan ve sık sık sigara içen bayan Erkmen gazetecilerden şikâyetçiydi. Kendisi- ni pek fazla sıkıştırdıklarından dem vuruyordu. Bol bol sigara içti ve ga- zetecilere olan hırsını sigara duma- nından çıkardı. Yanında bulunan ba- yan Berke gelince pek sessiz görünü- yordu. Gazetecilerden şikâyet eden sâ- dece bayan Erkmen değildi. H salo- nunda olmayan ve yanma gazeteci- YURTTA OLUP BİTENLER yim diye sokulana en az bir zaman- lar Menderesin baktığı okadar sert vaffak oldu. Ama dönüşte göğsünde- ki sarı kartı çıkaran bir hanım ga- zeteci, D.P. ye yakın bir insan eda- sıyla bayan Zorluyla istediği o gibi konuştu ve onu konuşturdu. Milli Birlikçi gözüyle ortasındaki © "tecrübe Heftanın seferi"nde rötar tam birbuçuk sa- ati buldu. Gemi iskeleden ayrılabildi- ğinde vakit 15.30'du. Basın mensup- ları, alışılmamış bir uysallıkla yerle- rini almışlardı. Yabana gazeteciler güvertenin ortasındaki salondaydı- lar ve hallerinden memnun görünü- yorlardı. Hareketin hemen akabinde herkesin C blokunda toplanması ge- minin hoparlörleriyle ilân olundu. Milli Birlik Komitesinin Ankaradan gelmiş bulunan Genel Sekreteri Or- han Erkanlı gazetecilere hitap ede- cekti. Genç kurmay binbaşı, Milli Bir- lik Komitesinin duruşmaları hangi gözle gördüğünü açıkladı. 14 Ekim tarihi, 27 Mayıs gününün saat altı sonrasını teşkil edecekti. Fark, araya sâdece bir fasılanın girmiş olmasın- dan ibaretti. Yoksa, ihtilal devam e- diyordu, hattâ en kritik anı yaşanı- yordu ve bu unutulmamalıydı. Bu bakımdan, alışılmamış bazı usuller normal karşılanmalı, i ileriye bakılmalıydı. kendiliğinden kalkar. Ama her hal-