Atlama endişesi pe Hürriyet 14 bin liralık, T.H.A. 7 bin 500 liralık resim sa- tın almışlar ve alıcılar acele Babıâli- ye dönmüşlerdi. İşin eğlenceli tarafı bundan sonra başladı. Hürriyet re- fiklerinin Yassıada albümünün yeni kazançlarından haberdar olan ve bir gün evvelki telâşa kapıldılar. Gerçi yedi gazete- nin bir gün evvel yayınladığı dekla- rasyon vardı ve bunda arttırma ha- reketini protesto ediyorlardı. Okuyu- cularından özür dileyen bu gazeteler arttırmaya Oo katılmıyacaklarını oda belirtmişlerdi. Ama, acaba herkes buna uyacak mıydı? İşte bu yüzden yedilerden bazıları iki cami arasın da kaldılar. Nihayet saat 19 sırala- rında ilk telâş emareleri patlak ver- di ve masasının başında telefon bek leyen sevimli, çıplak başlı adamın telefonu çaldı, Karşı tarafta büyük gazetelerden birinin patronu vardı. T.H.A. nın sahibinden, satın aldığı resimlerin kopyesini talep ediyordu. Bu kolaydı. Ama, işin daha kolay ve verimli tarafı vardı. Yediler arala- rında anlaşabilirler ve resim kullan- mayı kabul ederlerse İrtibat Büro- sundan 35 bin liraya daha beş, on re- sim temin edilebilecekti. Resimleri T.H.A. alacak, gazeteler de T.H.A. dan temin edeceklerdi. Böylece pren- siplere de sâdık kalınıyor, İrtibat Bürosundan retim satın alınmamış oluyordu! T.H.A. nın sahibinin telefonu he nüz kapanmıştı ki bir daha çaldı. Bu defa bir başka patron telefon ediyor- du. Ona da durum izah edildi. Gazete patronları arasında devamlı telefon konuşması oluyor ve bir hâl çâresi aranıyordu. Ufak tefek pürüzler ko- laylıkla ortadan kalktı. Meselâ ga- zete sahiplerinden birisi ortaklığa sâ- dece 2 bin 500 lira ile iştirak etmeği kabuli ediyordu, istenilen para ise 7 i Aradaki farkı bir başka gazete patronu vermeği ka- ii Ama iş gene bitmiyor, ye- dilerden birinin sahibi işe sureti kat- tiyede yanaşmıyordu. Kendisine ya- pılan müteaddid telefonlara ve ısrar- lara rağmen bu zat o gece peygam- ber demedi. Bu yüzden T.H.A. nın sevimli ve sevimlilik kadar da ticari TERZİ HURİYE CERTEL Fasonlarında Tenzilâtla işe başladığını Sayın müşterile- rine bildirir AKİS, 17 EKİM 1960 zekâya sahip patronu o birkaç defa İrtibat Bürosuna gitmeğe hazırla- nırken geri döndü. Zira her kalkışın- da telefon çalıyor ve bir dakika ev- vel söylenenden ayrı bir şey söylene- rek inat eden patronun direndiği bil- diriliyordu. Saatlerin 20.30u göster- diği sıralarda vaziyet kesinleşmiş, yedi gazete resim neşretmekten vaz- geçmişti. İste, Kadri Kayabalın yerinden kalkması ancak bundan sonra müm- kün olabildi. Servetin sesi A ilin, bu görülmemiş fotoğraf tışı (o Hürriyetçilerin bir teşeb- büsüyle Haşladı. Milyonlara sırtları- nı dayamış olan genç patronlar haf- tama Başında İrtibat Bürosuna baş vurdular ve devletin tekelinde fotoğraflar sâdece kendilerine veri- lirse yüzbinlerce lira ödeyebilecekle- rini bildirdiler. Demek ki, eldeki fo- toğrafların kıymeti buydu. Ee, Hazi- neden de Yassıada duruşmaları için bir milyon liranın üstünde para har- canmıştı. Resimler pekâlâ müzaye- deyle satılabilir, böylece ( sarfedilen meblâğ zengin gazetelerden çıkarı- labilirdi. Üstelik, İrtibat Bürosunun Komutam Albay Namık Seki gazete- lerin ilân hesaplarını kontrol etmiş- ti. Bunlardan bâzılarının nasıl astro- nomik kazançlar sağladıklarım bili- yordu. Duruşmalar bilhassa bu gaze talar için ekstra bir gelir teşkil ede- cekti. O halde, parayı veren düdüğü çalabilmeliydi. Tabi! bu arada unu- tulan, devlet omefhumu ve devletin vazifeleriydi. Böyle bir mantıkla sa- tışa çıkarılmayacak Amme hizmeti kalmayacaktı. Ama Hazinenin para- sını kurtarma gayreti, bu açık haki- katin iyi niyetli askerler tarafından görülmesine mâni oldu ve böylece son ayların en büyük gaflarından bi- ri yapıldı. Bu haftanın sonunda bir gün, kendisine serzenişte bulunulan bir alâkalı hâdiseyi "Canım, gazeteciler bazen bir havadis için dünya kadar para sarf etmiyorlar mı? Buna atlat- ma diyorsunuz ya. " dedi. Halbuki yapılanın atlatmayla alâkası yoktu. Bu, "Babıali ağaları "ndan şikâyet e- dildiği bir sırada servete rüçhan ta- nımak demekti. Namık Gedikin ideal arkadaşları bugün ardından ve- riştirdikleri eski iktidar devrinde çu- buğu yakıp keyiflerine (o bakmışlar, sayfalarını Menderesin resimleri ve methiyeleriyle -hem de ustaca- dol- durup milyon üzerine milyon ekle- mişlerdi. Bu sayede ellerinde geniş imkân vardı. Bir gazete, gerekirse bir fotoğraf çekmek veya temin et- mek için bir milyon da harcıyabilir- di. Uğraşır, didinir, çalışır, eşit sart- OLUP BİTENLER lar altında rakiplerine üstünlük gös- tererek neticeye erişebilirdi. Ama. doğrusu, istenilirse, bir müzayedede herkes hürriyet için didişirken Hür- riyet için tutulmuş bir yolun kabart- tığı servete güvenip en bol sıfırlı çe- kin altına imza Atmanın ne, menem bir atlatma, olduğunu hiç kimse an- layamadı. Ne gariptir, eski devinip at oynatan herkes yeni devirde, kısa bir endişeli fasıladan sonra "adapte olma" imkânını buluyor, eski dost- lukların yerine yenilerini koyarak değirmenini döndürüyor, söz sahili oluyordu. YURTTA Haftanın ortasında, ilk gazeteci kafilesini Yassıadaya götüren Fener bahçe vapurunda bir gazeteci: — Allahtan müzayedeye Hacı Ö- mer katılmadı. Yoksa adam bütün resimleri kendi hususi albümü için kapatır, herkes fotoğraf yerine avu- cunu seyrederdi.. Üstelik, de ne yardım sağlardı, demekten ve acı acı basını sallamak- tan kendini alamadı Zira hadisenin akabinde bâzı me- sul şahısların verdikleri beyanatlar herkesin gözünü faltaşı gibi açtı Müzayedenin ilk mucip sebebi bu parayla Yassıada masrafının o karşı- lanacağı idi. Arkadan buna eğitim hsferberliğinia Oo masrafları eklendi Haftanın ortasında bir Milli Birlik Komitesi üyesi "aydın din adamına ihtiyacımız var, bu parayla, onları yetiştireceğiz" dedi. Galiba, hazine varidatının artık sadece gazetelere, müzayedeyle resim satışından sağ- lanması program ve plâna bağlanı- yordu! Ama hata, Allahtan ki çabuk an- laşıldı. Nitekim haftanın ortasındaki gün aynı Fenerbahçe vapurunda ba- sına bazı hususları izah eden İrtibat Bürosunun sevimli sözcüsü Kurmay Binbaşı Mustafa Ok o"Yassıadada, duruşma sırasında alınan fotoğraf- lar hemen o gün panolarda, teşhir e- dilecektir. Kim, hangi resmi isterse onun siparişini verebilecektir" deyin- ce gazetecilerden yükselen kahka- haların sebebini hemen anladı ve tat- lı Di tebessümle ilâve etti: — Aklınızdan geçeni anlıyorum. Hayır, hayır. Resimler müzayede u- sulüyle satılmayacaktır." Diş Tabibi TÜRKAN KARAÖRS Pedodonti - Periodontoloji Amerikadan dönmüş, hastala- rını kabule başlamıştır. Tel: 482388, Taksim Abdülhak- hamit Cad, No: 16 Tüfekçioğlu Apt. Daire: 2