YURTTA OLUP BİTENLER Düşükler havalanıyorlar Sayfiyede tenezzüh! tevdi etmek yasaktı. Koraltanla avu- katının görüşmesi, tam üstada lâyık bir mahalde cereyan etti: Lokanta- da! Avukatlar, bu görüşmeler sıra- nin düş e gün önce tevdi edildiğini öğrendiler. Ama müvekkillerinin bildirdiği baş- ka ve garip bir haber daha vardı: Menderes me sar bâzı m kararnameyi ellerine (o alıncaya ka- dar, bugün yarın abiye li ri ümidi içinde yaşamışlardı, ifadele- rinde suçu Menderese ve Bayara at- mışlardı ya.. Sanmışlardı ki, kendi hesapları böylece görülmüştür. Fa- kat üstadlar Yüksek Soruşturma Kurulunun kararnamesini okudukla- rnda ayılmışlardı. Bunun üzerine derhal avukat peşinde koşmaya baş- lamışlar, ailelerinden avukat iste- meye koyulmuşlardı. Tabii, yakınla- rı arasında avukat bulunanların işle- ri nisbeten kolaydı. Ama hiç hukuk- çu tanımayanları bu haftanın başın- dan itibaren bir düşünce kara kara sardı. Buna mukabil Bakanların en akıllıları tedbirli davranmışlar, mü- dafilerini tesbit etmişlerdi. Bunlar- dan biri Celâl Yardımcıydı. Son dakikadaki pürüz Mn enderes kabinelerinin gedikli Ba- kanı Celâl Yardımcı, kendisine iki avukat bulmuştu: Orhan Arsal ve kardeşi Mesude Varol. Haftanın ortasındaki gün, Yassıadadaki ilk duruşmaya katılacaklar davetiyele- rini almak üzere Dolmabahçedeki İrtibat bürosuna akın ederlerken Me- 24 sude Varol da aralarına katıldı ve rıhtıma geldi. Fakat, başvurduğu büroda vazifeli olan subay, son dere- ce nâzik bir tavırla kendisine adının listede bulunmadığını bildirdi. Genç kadın: "— Ben Mesude Varolum, dedi. Kardeşim Celâl oYardımcının aynı zamanda avukatıyım da.." Subay listeye dikkatle baktı. — Hanımefendi, listede isminiz maalesef yok!" Mesude Varol ısrar etti — İmkânsız! Nasıl olur? Celâl bana vekâletname verdi. Bakın, yaz- dığı mektuplar burada. Kendisini ben ve Orhan Arsal müdafaa edece- giz." O sırada, gişenin biraz gerisinde duran orta yaşlı bir adam genç ka- dının ia yaklaşmıştı. e oldu, Mesude hanım, diye sordu. okan size yer (o ayrılmamış mı?" Mesude Varol ani bir hareketle döndü. Karşısında, kardeşinin öteki avukatı Orhan Arsalı görünce ferah- ni — Geldiğiniz iyi oldu, Orhan bey. Mim benim adımı listeye dahil etmemişler.. Sonra, Yardımcının iki müdafii bir kenara çekilip aralarında görüş- tüler. Mesude Varol ümitsiz değildi. *— Celâl Bayara üç kişilik avu- kat kontenjanı ayrılmış, Eğer bu dolmazsa, ki dolmayacağından emi- nim, o takdirde bana müsaade ede- cekler. Hiç olmazsa sanık yakını ola- rak gitmek istedim ama, Harika gi- deceğinden ona da imkân bulunama- dı. Müsaade vermediler." Orhan Arsal ısrar etti: "— Muhakkak gitmeniz lâzım. Bu, bilhassa Celâlin maneviyatını takviye bakımından mühim Mesude Varol da bu hususu müd- rikti. -— Evet, gitmem lâzım.. Biliyo- rum" dedi. Yardımcıların işi, öğleden sonra neticeye bağlandı. Mesude Varol, ya- nında Orhan Arsal bulunduğu halde tekrar Dolmabahçeye geldi. Vapur- da yer bulunmuştu. Mesude Varol da ilk duruşmaya katılabilecekti. Nite- kim cuma günü, avukatlara ayrılan sırada genç kadını görmek kabil ol- du. Mesude Varol perşembe günü AKİS , 17 EKİM 1960