YURTTA OLUP BİTENLER gösterdiği sıralarda kapıda peydan olan mütecessis yüzler, foto muha- birlerinin flâşlarıyla karşılaştılar. Bir garip tesadüf muhabirler, ken- dilerine en çok zulmetmiş olan polis- lerin resimlerini çekmek fırsatını el- de ettiler. Konvoy, Önde jipler, ar- kada kırmızı emektar Ford olmak üzere yola koyuldu. Tabii en geride de vazifeşinas basın mensupları var- dı. Yolculuk Etimesgut hava alanına kadar devam etti. Yol boyunca Yas- amda yolcuları tek kelime konuşma- dılar ve başlarına gelecekleri tahay- yüle çalıştılar. İçlerinde en fazla dü- şünenlerden birisi de bir zamanların ali kıran başkesen gazinocusu Gazi Avşardı. Yolculuk başladı Etimesguttan... Sanıkları hava alanında sten taban- calı subaylar ve hazırlanmış bir uçak beklemekteydi. Sanıklar tek sı- ra halinde, hiç bir iteleme ve kakala- maya maruz kalmadan vasıtalardan indiler, makineli tabancaların neza- retinde 62, 66 ve 80 numaralı askeri uçaklara bindirilmeğe başlandılar. Bu arada, bâzı yüzsüz ve müteca- viz sanıklar vazifelerini yapan su- baylara çatmağa başlamışlardı. İşte bu mütecavizlerden biri de meşhur gazinocu Gazi Avşardı. Kendisini sü- zen bir subaya amiyane bir tavırla, "Beni neden süzüyorsun, ka bir subaydan alınca sürüyerek uçağa doğru ilerlemek 70- runda kaldı. Subayın cevabı mani- va iaklaban adsız ma Av- şara, "Seni süzmüyorum. Halinin pe- kk hayıei <aiyornim dedi. Tabii Yassıada yolcularının en enteresanı ültramodern armatör Ali İpardı. İparın otomobilden inmesiy- le etrafına mütecessis nazarlar at- fetmesi bir oldu. Belli ki armatör bu kabil seyahatlara pek alışkın değil- di. Üstelik askeri bir uçakta hiç yolculuk yapmamıştı. Bu yüzden is- temeye istemeye hazır uçağa doğru âdeta sürüklendi. Uçakların içinde pek konfor yoktu ama ne de alam ce- zaevinin karanlık (o koğuşlarından i- yiydiler. Sanıklar nakliye uçağının kanapelerine yerleştiler ve kemerle- rini bağladılar. Her sanığın yanıba- şında bir stenli teğmen bulunmakta, sanıkların tam bir emniyet içinde adaletin pençesine teslim edilmesini aağlamaktaydı. Uçaklar Yassıadaya sanıkları bırakmak üzere havalanır- ken, Ankarada yeni bir gün başla- mak üzereydi. İşler kızışıyor gitarın ortasında Etimesgut hava alanından kalkan uçaklar yeni 28 sanıkları tarihi Yassıadaya götürür- lerken, Ankarada, Yeni Meclis bi- nasının meşhur D blokunda işler kı- zışmağa başladı. Duruşmalarla bir- likte hafifliyeceği zannedilen soruş- turma faaliyeti, aksine, birden eski temposunun bile üstüne çıktı. Duruş- maların devamı müddetince oYük- sek Adalet Divanına delil, Savcılar Heyetine ise ham madde teşkil ede- cek evrakın tasnifi, yeni delillerin düzenlenmesi ve Soruşturma Kurulu- nun ifade almasına devamda büyük faydalar mülâhaza edilmekteydi. Zi- ra düşüklerin hususi kirli çamaşırla- rının esaslıları asıl bundan sonra orta ya çıkacaktı. Bu kesif faaliyetin bir- den başlamasıyla Başkent siyasi kulisi yerine Soruşturma çalışmala- Komitesinin 3 Numaralı (Kanunu gerekse mer'i Ceza Muhakemeleri U- sülü Kanunu, Yüksek Adalet Divanı- na bu mevzuda selâhiyet veriyordu. Ankarada faaliyetin merkez-i sikle- tini, düşüklerin yolsuzluklarıyla ilgi- li dosyalar teşkil ediyordu. Bakanlık- larda kurulan tali kurulların lâğve- dilmesiyle Soruşturma Kurulunun o- muzlarına yüklenen bu işler de , çalış- ma temposunun hızlandırılması için kâfi sebepti. Bütün bunların yanısıra bir de yeni kararnamelerin hazırlan- ması işi vardı ki, üyelerinin bir kıs- mını Yassıadaya, Savcılar Heyetine gönderen Sorutturma (Kurulu için bu da bir mesele oluyordu. Geçen haftanın başından itibaren bu minval üzere işe girişen Kurul, ilk Yassıada yolcuları askeri uçakta Hesap günü n ehemmiyet kazandı. Nitekim haf- tanın başından itibaren gazetecilerin en fazla itibar ettikleri mahal gene Yeni Meclis binasının D bloku oldu. İşlerin böylesine (| hızlanmasının sebebi, bir parça da Yassıada duruş- malarının temposuyla alâkalıydı. Zi- ra, Kurulun Yassıadaya sevkettiği dosya yekünu bir hayli yüksek ra- kama baliğ olmaktaydı. Fakat bu meselede inisiyatif tamamen Yüksek Adalet Divanının elinde (bulunduğu onlara mümkün mertebe fazla bu dosyalar içinden istediğini öne a- lacak, istediğini gerilere bırakacak- tı. Gerçi önceden belli olmuş bir sıra mevcuttu. Fakat, gerek Milli Birlik olarak duruşmaya yetiştirilmek üze- re elde bekleyen Uşak, Turgutlu, Ye- şilhisar, Kayseri, Gaziantep, Mersin hadiseleriyle Vatan Cephesi macera- larını tetkike ve nm hazırla- mağa devam etti Bu sırada D blokunun ikinci ka- tında da yorgun yüzlü bir takım a- damlar Soruşturma Kuruluna fayda- lı olmağa çalışıyorlardı. Bunlar, dü- şüklerin millet kesesinden gasp et- tikleri malları tespitle vazifeli uz- manlar grubu idi. Geceli gündüzlü mesai sarfediyorlar ve düşüklerin mal beyanlarını tetkike tâbi tutuyor- lardı. Ancak onların çalışmaları. So- ruşturma Kurulunun aydınlık yüz- lü elemanlarınınki kadar faydalı o- AKİS, 17 EKİM 1960