YURTTA OLUP BİTENLER mıştı. Yüksek Soruşturma Kurulu- nun kararnamesi kendilerine verildi- ğinde, 14 Ekim tarihi için bir de celp çıkarılmıştı. Bu bakımdan her- kes cuma günü mahkeme huzuruna 26 çıkacağını biliyordu. Perşembe günü koğuşlarda hazırlık (o yapıldı. Ütülü elbiseler, temiz gömlekler çıkarıldı. Düşükler cuma sabahı traş oldular. Nitekim, Duruşma Salonunun tahta iskemleleri üzerine sıralandıklarında . parlak bir manzara arzediyorlardı. Ama yüzlerinden bir gece evvelini pek rahat ogeçirmedikleri gene de belli oluyordu. Hakikaten Yassıada- da "bir gece evvel"i düşükler diğer gecelere nazaran farklı (ogeçirdiler Meselâ geldiğinden beri düşünen ve ağzından dirhemle lâf çıkan Zorlu Dışişleri Bakanı o gece tamamen sus- muş ve gözlerini sabit bir noktaya dikerek saatlerce öyle kalmışta. Ca- kalı diplomatın eski halinden eser yoktu. Omuzları daha fazla çökmüş, bir hayli de zayıflamıştı. nın durumu da Zorludan farklı değil- di. Adamakıllı bitkindi. o Solgundu. Nitekim bunu cuma günü eşi Harika Yardımcı da farketmiş olacak ki du- manın sonunda Yassıada posta- haneye koştu, alelacele bulduğu bir kalemle telgrafını yazdı. o Telgraf şöyle başlıyordu: "Celâlciğim, Hayatımın en mesut ve heyecan- lı günü. Seni gördüm. Biraz soluksun. Hepimiz sıhhatteyiz. Sakın üzülme, bizi harap edersin...... "Bir gece evvel "in sakın adam- lar serisinin başında Sebati Ataman geliyordu. Atamanın süküneti belki de içine giren korkunun neticesiydi. Ama bu usta aktör hislerini belli et- memeyi çok iyi biliyor, arkadaşları- na bile oyun oynamakta devam edi- yordu. Medeni Berke gelince, bütün gece terledi. Ama ter dökenlerin şam piyonu muhakkak ki sabık (Meclis başkanı Koraltandı. Zira kararna- meler kendisine verilmiş, üstelik ne demek istendiği inceden inceye an- latılmıştı. Bu bakımdan Koraltan pek rahat sayılmazdı. Milletvekillerinden pek çoğu du- ruşmalara takaddüm eden son gece- yi oldukça rahat geçirdiler, öyle ya, onlar neler düşünmüşler, şimdi ne- lerle karşılaşıyorlardı. Kararnamele- i n sonra bir çoğu rahatla- mıştı. Şunun şurasında kendileri için istenen topu topu 5 ilâ 15 yıl ağır hapis cezasıydı. Zaman dediğin göz açıp kapayıncaya kadar geçiyordu. Beterin beteri vardı: İşte beterin beterini aklından bir türlü çıkaramıyan ve bu yüzden gün geçtikçe çöken biri vardı ki son ge- ceyi hakikaten pek sıkıntılı geçirdi. Avukatlarıyla (o konuştuktan (o sonra bile bir türlü. kendine gelemiyen Menderes çok zor uyudu. Sabahleyin de pek erken kalktı. Uykusuna uyku dahi denmezdi. Bir de hiç bir şeyi AKİS ,17 EKİM 1960 tınnuyormuş