Alpaslan Türkeş Merak edilen adam mu herkesin e Zira seçim- lerin, Gürselin tahmin ettiği gibi 27 Mayıs 1961'i bir kaç ay geçeceği an- laşılıyordu. Bu, realist bir görüştü. Ancak aynı derecede realist bir teş- his, seçimler geciktikçe huzurun av- detinin güçleşeceği ve Türk tarihinin en güzel, en asil, en meşru hareket- lerinden biri olan 27 Mayıs hareketi- nin kıymetinden çok şey kaybedece- dibe dönmüştü ama tehlikesinden bir şey kaybetmemişti. Hele iki taraflı bir asırdık Milli Birlik oKomitesiyle .P. yi, yâni memleketin aynı isti- kametteki iki büyük kuvvetini birbir- leriyle çatıştırmaya çalışanların ek- meğine yağ sürüyordu t P. liler halâ orada burada bir yeni tarzda partizan idare kurma hevesi içindeydiler ve DP. den boşalan yer- leri devralmayı ye Bun- ların hareket tarzları düşünüşleri, tutumları düşük DP. lileri şayanı hayret derecede andırıyor, kendileri- ne -ve maalesef e o nisbette antipati çekiy Buna mukabil Milli Bi lik Kü nitesi bu mahdut C.H. P. lilerin hareket tarzı karşısındaki infialini bütün bir namuslu, vatanse- ver, dürüst teşkilâtı kıracak şekilde gösteriyordu. Aslında, bir bütün ola- rak C.H.P. nin en azından Gençlik ve Silâhlı Kuvvetler kadar çorbaya tuz kattığı, fiili mücadelenin onun ve lide rinin kurduğu temel üzerinde yüksel- AKİS,24 AĞUSTOS 1960 hafaza edilen bu Örd. Prof is- Profesör dediğin.. Ünlü profesör Ali Fuat Baş- gilin çakalı tarzda sunduğu istilası “Hukuk Fakültesinin Profesörler Kurulu o tarafından U ilmemiş Oo bulunuyor. mucip sebebi daha da güzeldir. Kurul, bir hocayı suç taşıma- yan beyan ve fikirlerinden do- layı mahküm etmeyi o reddet- miştir. Demek Senato da bun- dan böyle Kubalıları, bu mede- ni cesaret âbidelerini, sırf "Mü- esseseyi korumak” için, yâni sadıyla okürsülerinden o uzaklaş- il Sevinmemek el- de değ in Başgilden ders almak zorunda o bulunan ( talebelerin haline kim çâre bulaca ilmi, iyan, (o aklıselimi ve hattâ Ata» bir yana bırakalım. Ama, bakınız, kürsüsünde mu- Ord. Prof. A.F. Başgil çi açıklayan ve tabii Yeni yayın nlanan makalesin- de ne diyo, “Müracdatınıza ne cevap ve- rilir, bu bence meçhul, Malüm olan: Senato beni Üniversiteden lir. Üniversiteler geri alabilir. e Resmi sıfat ve vazifeler, insan üzerin- de tıpkı ariyet bir üniformadır. Ariyet ve emanet daima geri alınabilir. Fakat size şunu söy- leyeyim: Senato içimdeki zen- gin irfan hazinemi, ruluumdaki yüksek ahlak o şuurumu, etra- Jimdaki o kıskançları o çatlatan müstesna ifade kudretimi ben- den alamaz. Affedersiniz, oböyle konuşan- lar üniversitelerde Ord. Prof yapmazlar. Ya ne yaparlar di- yeceksiniz. Ah, ah! Söz gümüşse, süküt hakikaten altın. Altın da değil. Platin! Platin! diği inkârı asla caiz olmayan bir ha- kikatti. Şimdi, o mahdut CELP. lile- re -haklı olarak- kızıp C.H.P. ye -haksız olarak- D.P. ile aynı muame- leyi reva görmeye kalkışmak sâdece soğukluk doğuruyordu. İstişari Mec- lis bu sürtünmeyi de önleyecek, açık- lık bir defa siyaset hayatımıza avdet etti mi su altında oyun oynama me- raklılarının ipliği pazara çıkacaktı, Şimdi mesele, gene lâf kalabalığına dalıp işi unutmamak, güzel fikri bir an önce gerçekleştirmekti. Kabine çalışıyor "Bu hafta başkentte, rejimin yeni intikal devresi üzerinde fikir yü- rütülürken bir kurul harıl harıl çalı- şıyordu. Kurul, geçen haftanın başla- rında hakkında rivayetler çıkan Ba- kanlar Kuruluydu. Bu Kuruldan A- dalet Bakanının -Peyami Safanın hi- maye kanatları altına aldığı Abdul- lah Gözübüyük- istifası beklenmiyor değildi. Ancak rivayet, bütün kabine- nin istifa ettiği tarzında yayıldı. Bu- nun bir diğer sebebi de bazı partili Bakanların hükümette vazife alma- larını mümkün hâle getiren bir ka- nun tâdilinin yapılmış bulunmasıydı Halbuki hükümet sağlam ve basiret- li çalışıyordu. Belki Ur kaç Bakan değiştirilebilirdi. Ama esas kadro kalacaktı. Nitekim kabinenin toplantılarından en uzunu geç afta da cuma günü cereyan etti. Saatle- rin 13,08'i gösterdiği sıralarda Ba- kanlar Kurulunun Cemal Paşasız ak- Selim Sarper Haftanın esprisi..,