YURTTA OLUP BİTENLER lığı müftülüklere bu hususta emir yermeliydi. Bütün bunlardan başka okullarda da Risale-i Şu külliyatı okutulmalıydı; Ancak ve ancak böy- lece nurlu İstikbale kavuşulabilirdi. Aşağı ve Küçük Medreselerde bunlar ele geçirilirken, bir başka yerde Nurcuların faaliyeti devam et- mekteydi. Bu, kadınlar koluydu. Bah- çelievlerde 61. sokaktaki 21 numara- lı ev üçüncü ve en faal karargahtı. Karargâhı Ulviye Sümer adında bir kadın idare etmekteydi. Bütün ayin- leri organize eden bu kadın azılı bir Nurc m İşin güzel tarafı, bayan Nur n yanından hiç eksik etme- diği Şirin kızlardı. Bu güzel ve genç kılların ne işe yaradığı bir türlü an- laşılamıyordu. 15 Ağustos günü Ankara Emniye- ti bütün hazırlıklarını tamamlıyarak Nurcubaşıları toplamağa karar ver- di. İlk baskın Aşağı Medreseye yapıl- dı. Burada ele geçenler yabancı de- ğillerdi. Saidi oONursinin baş müridi Ziver Gündüzalp, Mustafa Sungur ve medresenin kâtipliğini yapan Ekrem Göker orada yakalandı. Aşağı Med- resenin arşivleri Emniyet mensupla- rı için pek faydalı oldu. Bu arşivler- de Nurcuların ileri gelenleri birer bi- rer dosyalanmıştı. Bunlardan Gedik- li Başçavuş Fahri Türkmen, Pilot Başçavuş Ali Demirel, İsmail Kuru- cu, Abdullah Yegin, Ali Gürbüz, Sab- -i Özdemir, Mehmet Çağlar, Tevfik Özdemir, Kâmil Çavdar, Halim Tunç- bilek, Hüseyin Biçer, Osman Çağlar adlarındaki şahıslar derhal toplandı. Ayrı ayrı ifadeleri oalındı. İfadelere bakılırsa hepsi masumdu. Hepsi, sa- dece dini bütün müslümandı. Adam- ların tek günahı Atatürk ismi anı- lınca soğuk soğuk terlemelerinden ibaretti. Bir de İnkılâp kelimesinden hoşlanmıyorlardı. Emniyet mensupla- rı Aşağı Medreseyi bastıkları anda, bir kısım Birinci Şube memurları da Bahçelievlerde araştırma yapıyorlar- dı. Bahçelievlerdeki araştırma da ve- rimli oldu. Nurcu kadınlar yakayı ele verdiler. Bir üçüncü baskın da Nur- cuların yayın işlerini tanzim eden matbaaya yapıldı. Matbaa Denizciler caddesindeydi. Salih Özcan adında azılı bir Nurcuya aitti. Hilal Basıme- vi adı altında çalışan bu basımevinde Nurculuğa ait yığınla omevkute ele i. Matbaanın sahibi Adapazarın- ylığım (o yapmaktaydı. Durum ilgililere bildirildi. Temizleme tesirini çabuk göster- di. Haftanın sonunda başkentte yakı- cı sıcağa rağmen, saçları sıfır numa- rayla traş edilmiş kaim enseliler kesili bereleri (o başlarından atmışlar ve Ağustos güneşinden bol bol istifadeye koyulmuşlardı- Soruşturma Gayya kuyusu Geçen haftanın başında, yeni Büyük Millet Meclisi binasının D bloku- nun üst katındaki koridorun sol tara- fına isabet eden, üzerinde "Başkan- lık" yazılı kapının ardında ellerini alınlarına koymuş bazı adamlar acı acı düşünüyorlardı. Nasıl yapacaklar- dı? Nasıl olacaktı? Nasıp edip te bir an evvel bu işi bitireceklerdi? Uzunca bir masanın etrafına otur- muş adamların hemen hepsi ceket- sizdi. Kravatlar çözülmüş, gömlekle- rin yakaları aralanmıştı. Alınlardan icim gibi ter boyunlara sızıyordu. Mendilleriyle osık sık o alınlarını ve boyunlarım silen bu adamların gerçi şikâyetleri yoktu. o Yüzlerinde, yap- tıkları işin önemini kavramış insan- ların rahatlığı okunuyordu. Başladık- ları işi yüz akıyla bitirmeğe çabalı- yorlardı. Ama üzüldükleri nokta bü- tün gayretlerine rağmen işin daha ortasına bile gelemedikleriydi. Orta- sına bile gelinemiyen iş sakıt iktida- n şimdi Yassıadada bulunan men- supları hakkında dosya düzenleme işiydi. Gerçi pek çok kişi hakkında pek çok dosya hazırlanmış ve bir kenara konmuştu. Ama neticeye varmak için belli ki biraz daha zaman lâzım gele- cekti. İş zincirleme bir işti. Sabıkla- rın birbiriyle olan yakın alâkası bu- nu gösteriyordu. Vurgunculuktaki işbirliğine bakılırsa oYassıada sâkin- lerinin Adada gül gibi geçindiklerine hükmetmek gerekirdi. Zira sakıt ik- tidar mensupları sanki aynı terzide giyinen büyük bir aileydi. Kirli çama- Daktilo makinesi Bu güneşe kar mı dayanır ? sırların üzerinde hep, eş markalara rastlanıyordu aftanın başında uzun masa sâ- kinlerinin tartıştıkları konu sakıt ik- tidar mensuplarının Anayasayı ihlâl suçlarıydı. Bu konuda tahkikat ev- rakı hazırdı. Delillerin hepsi toplan- mış, tasnif edilmiş, dosya itinayla ra- fa konmuştu. Eksik olan, sakıtların ifadeleriydi. İşte bu ifadeleri alacak eyetin Yassıadaya gitmesi ve işi bir an evvel ikmal etmesi gerekiyordu. Adaya gidecek heyet kaç kişi olacak- t1? Gideceklerin yerine kimler kona- caktı? Elde, doğrusu istenilirse ele- man azdı. Sakıt iktidar mensupları- nın kirlilerini tasnif etmek için değil kırkbeş, yüzkırkbeş kişi az gelirdi. Uzun masa sakinleri işi fazla uzat- madılar. Milli Birlik Komitesinin Ku- rula takviye olarak tayla ettiği 12 kişiyi muhtelif o komisyonlara böldü- ler. Üçünü Merkez Soruşturma Ku- rulunda vazifelendirdiler. Üç kişilik bir heyetin ise ifadelerin alınması için Adaya gönderilmesini kararlaştırdı- lar. İş bundan sonra Adaya gidecek heyetin oOOmuzlarına (o yükleniyordu. Anayasayı ihlal eden sanık dört yüz kadar sakıt iktidar mensubunun ifa- desi alınacaktı. Heyet geçen haftanın başında yola çıktı ve hafta ortasında Yassıadada (o vazifesine (o başlıyabildi. Tahkik Heyeti üyeleri Adada kala- caklardı. Günde cm ila onaltı saat a- rasında bir mesai sarfetmeleri gere- kiyordu. Akü taktirde ifadelerin alın- ması aylarca sürebilirdi. Zira sakıt iktidar mensuplarının konuşmaya o- lan merakı -konuşmağa mecalleri kaldıysa- malumdu. Kurul üyeleri meselâ sabık Meclis Başkam Koral- tandan Milli Mücadeledeki kahra- manlık masallarım' dinleyeceklerini ve bunun pek uzun süreceğini daha şimdiden bilmekteydiler. Nitekim öy- le oldu ve Koraltan heyet üyelerinin tarihi bilgilerini bir hayli arttırdı! Tempo bu olunca sabıklar hakkın- da 25 Eylülde Yüksek Adalet Divanı- na verilmeli gereken dosyaların ta- mamlanması güçleşiyor, hattâ ve hattâ imkânsızlaşıyordu. Duruşma- lar Ekimden evvel başlayamayacak- ti Çatlayan daktilolar.. Soruşturma Kurulunun çalışmala- rından ziyadesiyle memnun olan bir zümre vardı ki keyiflerine diye- cek yoktu. Bunlar başkentin daktilo tamircileriydi. Gün geçmiyordu ki bir iki daktilo bozulmasın, gün geçmi- yordu ki bir iki daktilonun değiştiril- mesi lâzım gelmesin. İş bu raddeye varınca çalışmaların aksamaması ve zamandan kazanılması için Yüksek Soruşturma Kurulu kadrosuna bir AKİS, 24 AĞUSTOS 1960