Saidi Nursi ve müritleri Onlar da "Milli Birlikci!" Ve sonrası.. İşte, 27 Mayıs sabahına kadar at meydanda böylece kolayca oyna- tıldı. Değirmi sakallı, enseleri kalın, başları sıfır numarayla traş edilmiş lâstik mes giymiş gençlere o günler- de ,sık sık rastlanıyordu. Ama 27 Mayıs hareketi ve onu takibeden ilk iki hafta, Menderes - Bayar rejiminin alkış tutucularıyla birlikte Nurcula- rı da inlerine çekilmeğe mecbur etti. Kalın enseliler ortalıktan birden bite kayboldular. Risale-i Nur broşürleri- nin ardı kesildi. Ne zamana kadar? Kendilerine ümit ışığı veren -aslında tamamen başka gayelerle hazırlanan- Mili Birlik Komitesinin 35 numaralı tebliğinin (o yayınlanmasına (okadar! Tebliğ Nurcuların neredeyse sevinç- ten gözlerini yaşartacaktı. İbiği ko- parılmış bereler derhal saklandıkla, rı yerlerden çıkarıldı ve kalın ensele- rin üzerine oturtulmuş kafalara geçi- rildi. Hele tebliğin bir kısmı vardı ki tadından yenmiyordu. Bu kısım şöy- leydi: "Vatandaşlarımızın din hak- kında inanış ve ibadetlerine ne ka- nun, ne de zor kullanılarak müdahale edilemez" Eh, bundan iyisi de can sağlığıy- dı! Demek İhtilâl Hükümeti, İnkılâp Hareketi gibi laflardan boşuna kork- muşlardı. Öyle ya, işte hükümet ken- di ağzıyla vatandaşın ( inanışlarına karışmıyacağnıı (o söylüyordu. Hürri- yet dediğin de böyle olurdu. Hay Al- lah! Ne demeğe çekinmişler, ne deme- ge bu kadar korkmuşlardı yâni.. Saidi AKİS, 24AĞUSTOS 1960 Nursinin geride bıraktığı müridleri derhal faaliyete giriştiler. İlk adım, tebliğin kendilerince, kendilerine gö- re tefsir edilen kısmını çoğaltıp ailesine dağıtmakla atıldı. Nurcuları saran korku kalkacak ve faaliyet gene bütün hızıyla başlıya- caktı. Tebliğin çoğaltılıp dağıtılma- sıyla birlikte toplantılar da başladı. Toplantı yeri Çankırı e Murat lokantasının üstün Nurcu- ların "Aşağı Medrese" dedikleri dai- reydi. Odalar Risale-i ii külliyatıy- la lebalep doluydu. rler ve duvar- lar nadide halılarla den Rima, Sa- idi Nursinin sözleri yazılı tablolar göze çarpıyordu. Toplantılar sâdece e münhasır kalmadı. Eskişe- hir, Kütahya, Bursaya tebliğler ile- tildi. Buralarda da çalışmalara baş- landı. Doğrusu, oNurcuların keyfine diyecek yoktu. Kazın ayağı.. Nevar ki İnkılâp Hükümeti lâiklik prensibinin bir neticesi olan teb- liğin kötüye kullanıldığım bu arada anlamış ve İçişleri Bakanlığı bir teb- liğle bütün irticai hareketlerin başı- nın ezileceğini açıklamıştı. 22 Hazi- randa yayınlanan tebliğ Nurcuların il kar suyunun kaçmasına yetti. Ama ok bir kere yaydan çıktı- gından faaliyet büyük bir gizlilik içinde devam etti. Bu faaliyet emniyet kuvvetlerinin "Aşağı Medrese"yl basmasına kadar sürdü. Çankırı caddesindeki merkez basıldığında işin ne kadar ciddi ol- duğu Ur kere daha anlaşıldı. "Aşağı Medrese" bir Nurculuk fabrikasıydı. Saidi Nursinin eserleri, Risale-i Nur- dan çoğaltılmış parçalar, ayrıca Nurculukla ilgili birçok fotokopi ora- ya depo edilmişti. Bunlar zaman za- man diğer o vilayetlerdeki şubelere gönderiliyordu. o Beyan nnamelerin ise haddi hesabı yoktu. kâğıda yazılı, teksire binlerce bastırılmak üzere eski yazı ile kaleme alınmış 29 tane beyanna- me ele geçti. Ayrıca Nurcular Başba- kanlık Müsteşarı (Alpaslan Türkeşe bir mektup yazmışlar ve kendileri hakkında çıkarılan şayiaların yalan olduğunu bildirmişlerdi! Bu mektu- bun bir kopyası da evrak arasında bulundu. Nurcuların faaliyetinin idare edil- diği ikinci merkez sakıt Isparta mil- letvekillerinden Tahsin Tolganın e- viydi. Tolganın evine "Küçük Medre- se" deniliyordu. Burası da bir fabri- kaydı. Yapılan araştırma sonunda ele geçenler, Nurcuların nasıl kesif bir faaliyette bulunduklarım ortaya çı- kardı. "Küçük Medrese"de "Beddü- üzzaman Cevap Veriyor" adlı bir ki- taptan yüzlercesi ele geçti. Ayrıca, YURTTA OLUP BİTENLER "Ayetülkübra" ve "Nur Meyvaları" adlı iki kitap da bulundu. Mustafa Yüksel adında birisi tarafından kale- sahifelik bir broşür, sini taşıyordu. Broşür enim bi- ricik Başbakanım" o hitabıyla başlı- yordu Anlaşılıyordu ki broşür sakıt ve sabık Başbakan Menderese ithaf edilmişti. Broşürün ilk sahifelerin- de muhterem Başbakanlarının Nur' cuları ne kadar sevdiği anlatıldıktan sonra Milletvekillerine hitaben şöy- le deniliyordu: "Aziz ve yüksek ruhlu oBaşbaka- nımız Adnan Menderes bu mübarek, ulvi dâvayı bundan on sene evvel İz- mirin berrak semalarında bütün düş- manlara karşı müslüman Türk mille- tinin asil bir evlâdı olarak ilân etmiş- ti. Hâlen aynı şeyleri söylemektedir. Parlâmentonun sayın üyeleri, böyle kahramana sahip li için SİZ- leri tebrik ediyoru Broşürün alt tarafında Saidi Nur- siden bahsediliyor ve milleti böyle bir adama kavuşturduğu için Allaha dua ediliyordu.. Milletvekillerinden isteni- lene gelince, Risale-i Nur külliyatının serbest bırakılması ve radyoda bun- ların okutulmasıydı! Hani ilk bakış- ta bu talep insana pek komik geliyor du. Ama zamanın D.P. Grubu düşü- nülünce dudaklarda acı bir tebessüm beliriyordu. o Talep bununla kalmı- yordu. Risale-i Nur külliyatının satı- ına mâni olmağa kalkanlar tevkif ettirilmeliydi. Diyanet İşleri Başkan- İstasyondaki ilân Cüretin zaferi