YURTTA OLUP BİTENLER hak edince, bu karara karşı kesin bir protestoda bulunanlar Rumlar ol- muştu. Türk Cemaati, İngilterenin önleyemeyecekleri bu kararından memnun kalmamakla beraber, Ada- nın Yunanistana gitmesindense | İn- giliz hakimiyeti altında (kalmasını tercih ettiler. Yunanistanda ise halk oyu, Adanın Türk (hakimiyetinden çıkmasından memnundu. Kıbrıs Rum Cemaatinin aksine Yunan halk oyu, Adada İngiliz hâkimiyetinin kurul- masını Kibrisin tam mânâsıyle Yu- nan olmasının ilk adımı osaymıştı. Nitekim İngiltere Birinci Dünya Har- bi esnasında, 1915'de, Yunanistana Atinanın (Yunan-Sırp İttifak (And- laşması gereğince Almanya, Avus- turya- Macaristan ve Osmanlı İmpa- ratorluğuna karşı harp ilân etmesi mukabilinde Kıbrısın ilhakını teklif etmekten çekinmedi. Fakat Alman taraftarı Kral Konstantin'in destek- lediği Zaimis Hükümeti o zaman bu teklifi reddetti. Birinci Dünya Harbinden hemen sonra o zamanki Etnark Başpisko- pos Siril Ill'ün başkanlığındaki bir Kıbrıslı Rum hey'eti Londraya gidi- yor ve orada Adanın Yunanistana verilmesi için elinden gelen her çâ- reye başvuruyordu. Bu durumda Türk Cemaati de harekete geçmeği ihmal etmiyordu. 1919 yılının Temmuz ayı- nın birinci günü İngiliz Sömürgeler Bakam Mr. L. S. Amery 60 bin Tür- kün temsilcileri tarafından imzalan- mış bir dilekçe alıyordu. Bu dilek- çede Adanın İngiliz hâkimiyeti altın- da kalması istenmekteydi. İngiliz Hü- kümeti de aynı kanaate katılıyor ve Adanın İngiliz hâkimiyeti altında kalacağını Avam Kamarasında ilân ediyordu. Türk Cemaatini, başka bir Rum hey'etinin Londradaki faaliye- ti ve İsçi Partisi Lideri Ramsa; MacDonald'ın Adada self-determina- tion prensipinin uygulanmasından bahsetmesi o kadar ürkütüyordu ki hemen Türkler arasında Kıbrısın Tür- kiyeye iltihakını sağlamak için bir teşkilât kuruluyordu. Teşkilâtın faa- liyetleri sonucunda Kıbrıs Valisi bu teşkilâtın liderlerini tevkif etmek so- runda kaldı. 1924'de -Lausanne Barış Andlaşmasının imzalandığı yıl- ilk İşçi Hükümeti Ramsay MacDonald'- in başkanlığında kurulduğu o vakit, Kıbrıs Rumlarının sesi pek hafif çık- tı. Yunanistan genç Türkiye karşı- sında muazzam bir yenilgiye uğra- mıştı. Bu durumda, İngilterenin ye- ni sulh imkânlarını baltalayacak tarzda müvazeneyi bozacak bir ta- lebe "evet" demesi elbette ki bekle- nemezdi. Nitekim verdikleri muhtıra MacDonald tarafından reddedildi. A- vi fori inde kendileri ni emniyette hisseden Kıbrıslı Türk- ler bu Rum muhtırasını ciddiye al- mak lüzumunu dahi duymadılar. Fa- kat Kıbrıs Rumları, 1929'da tekrar baş kaldırdılar ve Adanın . Yunanis- tana verilmesini isteyen sert bir muh- tırayı İngiliz Sömürgeler Bakanlığı- na verdiler. Temmuzda verilen bu um muhtırasına karşı Türkler de Eylülde statükonun devamını isteyen çok sert bir muhtırayla cevap verdi- ler. Kasım ayında İşçi Hükümeti adına Lord assfield (meşhur Sid- ney Webb Adanın Yunanistana il- tihakı konusunun tamamiyle kapan- mış olduğunu bildirdi. İkinci dünya savaşından sonra Bu üçlü konuşmanın bundan sonra- ki safhası daha iyi bilinir. 1929'- dan İkinci Dünya Harbine kadar. Kıbrıs Rumlarının İngiltereden Ada- nın Yunanistana verilmesini isteme- lerine karşılık Kıbrıs Türklerinin İn- giliz hâkimiyeti ve idaresinin deva- mını istemeleri, defalarca tekrarlan- mıştır. İkinci Dünya Harbi sona er- meden İngilterede menfada bulunan Yunan Hükümeti mensupları daha o samandan itibaren Kıbrısın Yunanis- tana verilmesi gerektiğinden dem vurmağa başlamışlardı. İngiltere Hü- kümeti, o vakit Türkiyeyle ittifak hâlinde olduğu için, bu iddiaları ce- vapsız bırakmağı otercih ediyordu. Makarios Bitmeyen didişme Fakat ilk defa 1948'de, İşçi Hükü- meti Adanın milletlerarası statüsü- nün değişmesinin bahis konusu ola- mayacağını belirtmekle beraber Ada- da Rum Cemaatinin hâkim olacağı muhtar bir idare kurulması için, bir Anayasa bahşetmeğe karar veriyor- du. Kıbrıs Rumları ise, muhtariyeti a ba Kİ tercih edemedikleri i- n bu Anayasa teklifini reddetmiş- lerdi. O tarihten beri Rum Cemaati- nin başta Ortodoks Kilisesi olmak üzere "Enosis" lehindeki faaliyetleri bir türlü sona ermek bilmiyordu. Başpiskopos Makarios ve arka- daşlarının ço zaman, Kıbrıs tarihinden gereken dersi (o çıkarma- dan, Kıbrıstaki Türk azınlığına rağ- men Adanın Yunanistana iltihakını sağlayabileceklerini sanmaları, si- yasi hataların en büyüklerinden ol- muştur. Yunan Başbakanı Mareşal Papagos da 1964 yılı Birleşmiş Mil- letler Genel Kuruluna Kıbrıs mese- lesini Adanın bütünü için bir self - determination meselesi olarak getir- diği vakit, ayni hataya düşüyordu. İngiltere o zaman Genel Kurulda ve Avam Kamarasında Kıbrısın millet- lerarası statüsünde herhangi bir de- gişikliğin yapılmasının . "asla" bahis onusu olamayacağım bildiriyordu. Türk Hükümeti ise, İngilterenin bu tutumundan memnun ve bu tutumun değişmeyeceğine fazla güvenen bir tavırla Kıbrıs meselesinin İngiltere- nin bir iç meselesi olması dolayısıyle Genel Kurulun bu konuda müzâkere- de bulunmağa dahi yetkisi olmayacağı tezini savunuyordu. Bu tez o Vakit Genel Kurul tarafından tam olarak kabul edilmedi. Gerçi, Genel Kurul meselenin esasına girmedi ama me- seleyi görüşmeğe hiç yetkisi olmadı- ğı e bir karar da kabul etme- di. Fakat, Makarios ve Grivasın Bir- leşmiş Milletler Genel Kurulunun bu karan üzerine, dünya halk oyunu te- sir altında bırakmak maksadiyle EOKA vasıtasiyle kesif bir tethişçi- lik faaliyetine giriştiklerini görüyo- ruz. Bunun üzerine, İngiltere' Hükü- meti Eylül 1955 başında Kıbrıs me- selesini görüşmek üzere Türkiye, Yu- nanistan ve kendisi arasında Londra- da Doğu Akdeniz hakkı da bir kon- ferans toplanmasını teklif etti. Bu konferansta Türkiyeyi Dışişleri Ba- kan Vekili sıfatiyle Fatin Rüştü Zorlu, Yunanistanı Dışişleri Bakanı Stefanopulos, İngiltereyi de -şimdiki Başbakan- o zamanki Dışişleri Baka- nı Mr. MacMillan temsil ediyorlardı. Bu konferans esnasında İngilterenin fikirlerinde bazı ufak (değişiklikler ilk defa müşahede edildi. MacMlillan, Kıbrısın milletlerarası statüsünün değiştirilmesi konusunda artık "as- la" kelimesini kullanmıyordu. "Görü- AKİS, 24 AĞUSTOS 1960