YURTTA OLUP BİTENLER konuşmalarda, memleketin yarını bakımından idealist gençliğe sonsuz itimat ve tesanüt temalarını işlemiş ve hep aynı parolayı tekrarlamıştı: “Çalışalım, vE çalışalım!" El öpmeğe paydos Gürsel, cumartesi günü evinden çık- tığında sabah saat 8.30 du. Üze- rinde çorap ye gömlek hariç bir gün evvelki giyim eşyaları vardı. Bir baş- ka yenilik te eşini yanma almasıydı» Evvelâ İzmir dışındaki Karantina a- dasındaki Kemik Veremi Hastahane- sini ziyaret etti. Vali Uluça, Kemik Verem Hastahanesinin yarım kalmış ana bina inşaatı bir saplantı olmuştu. Ne yapıp edip, ana binayı mutlaka tamamlamağa azmetmişti. Devletin ardım elinin uzanmasını temin mak- sadıyla olacak, İzmire gelen her hü- enera ndistan Pavyonunda Demir - Çelik fabrikasında Gür- selin Özel Kalem ve Milli Birlik Bomitesi oüyesi sivil kıyafetli Yüzbaşı Rifat Baykalla (gazeteciler arasında ufak bir anlaşmazlık olmuş- tu. İzmirin gözde Emniyet Müdürü Nevzat Emrealp, Enternasyonal Fu- arı teftişi sırasında mal Paşanın gazetecilerin kendisine refakat etme- sini istemediğini basın mensuplarına açıklamıştı. Basın mensupları Bay- kal nezdinde itirazda bulundular. Baykal sinirli bir tonla, gazetecilerin herşeyi yazdıklarını, eğer böyle gi- derse basını frenlemek (o gerekeceğini ileri sürdü. Baykala göre, İnkılâp Re- jiminin basına gösterdiği kolaylıkla- rı, gazeteciler de kendilerine göster- meliydiler. Gürselin özel olarak sar- fettiği bir söz, ertesi gün basında yer Dostun hâlinden dost anlar kümet azasını bir punduna getirerek behemahal Karantinaya götürüyor- du. Merhametli Uluç, bu hayırlı te- şebbüsün üzerine o derece hassasiyet- le eğilmişti ki, Kemik Veremi Hasta- hanesindeki hâlleri yürekler parçala- yıcı hastaların isimlerini teker teker öğrenmişti. Gürseli de oraya O sev- ketmişti. Karantinadan sonra İnciraltı Plaj Sitesine giden Gürsel, öğle yemeğini Belediye oGazinosunda eşiyle yedi. Sonra bir Demir - Çelik fabrikası gez di. Saat 16.10 da ogün 110 dakika sonra açılacak Enternasyonal Fuarı tetkik için Kültürparka geldi. Işık- lar köyüne giderken yolda Orduevine bıraktığı eşi, Kültürparkta kendisine mülâki olmuştu. Melâhat Gürsel, ko- yu renkli sâde bir emprime elbise giy- mişti Gürselin alıyordu. Baykal nedense, İstanbulda Floryada haşlanmış mısır yerken çekilip gazetelerde intişar e- den resmini hiç beğenmemişti. Maa- mafih, gazetecilerin arzularını Ce- mal Paşaya arzedeceğini zikrederek işi tatlıya bağladı. Gazeteciler de En- ternasyonal Fuarda Gürseli takip e derken hiçbir engelle (o karşılaşmadı- lar ve yasak emrinin Devlet Başka- nından çıktığı konusunda o şüpheye düştüler. Yahut, yüzlerine karşı sert davranan Baykal arkalarından Bası nın avukatlığını yapmıştı. Gazeteci- ler Baykalı daha çok beğendiler. Hazırlanmış programa uygun Oo- larak Gürsel ilkin Hindistan Pav- yonunu gezdi. Boynuna asılan sarı El bir koyle, ile, Hindistanın Ankara Büyük Elçisi J. K. Atal'ın izahatını dinledi. Daha sonra konfor- lu hayat konusunun işlendiği Ameri- kan Pavyonuna geçti. Burada kendi- sini en fazla, burnunda bir sun'i peyk bulunan Atlas füzesi ile dünya irtifa ve sürat rekorunu kuran "X-15" roket-uçağı alâkadar etti. Batı Al- manya Pavyonundan çıkınca elini öpmek istiyen bir adamı tersledi, ye- ni dikilen ve Milli İnkılâp Hareketini sembolize eden Hürriyet Heykelini ciddiyetle seyretti. Tam o sırada bir hanım, cinsiyetinden beklenmiyecek bir nezaketsizlik (göstererek Cemal Paşaya Opera Sarayı teberru mak- buzlarından satmağa kalkıştı, Çelik iradesiyle oasabına hâkim olmasını bilen Gürsel, soğukkanlılıkla kadına Yaver Bilgiçi işaret etti, "Söyleyin, benim için alsın" dedi. Bilgiç, portfö- yündeki mevcudun tümü 26 lirayı kadının avucuna o bırakarak, ellişer kuruşluk makbuzlardan 50 tane sa- tın altı. Gürselin — anlayışı Minyatür (OKıbrıs Pavyonu, Gürseli bilhassa alakadar etti. dilen mamüllerin hepsinin Rum sanayicilere aid olduğunu far- kedince üzüntüsünü gizliyemedi. Kıb- rıslı Türk Müdüre, "Bizimkiler böyle şeyler yapamıyorlar omı?" şeklinde bir sual sordu. Aldığı cevap menfiy- di. Cemal Paşanın yakınında dolaşan orta yaşlı, kısa boylu bir adam gaze- tecilere hiç yabancı gelmedi. Birisi a- tıldı: “A, bu düşük Menderesin son Ege ziyaretinde Bergama Tekstil Fabrikasındaki ateşli nutukçu değil Menderes sen bir ilâhsın " Basın mensuplarının kendi firi olan bir inzibat Binbaşısı, yaşlı ve kısa boylu adamı Gürselin çevresinden uzaklaştırdı. Gürsel, ağır sanayie ehemmiyet veren Sovyet Pavyonunda uzun boy- lu kaldı. Rus vazifeliler, hep atmos- fer dışında dolaşmakta olan -o sa- man daha yeryüzüne dönmemişti- ve içinde 2 köpek bulunan Sovyet fe- za gemisinden iftiharla yorlardı. Gürsel, Sovyet Müdürünün odasında istirahat ederek kendisine ikram edilen Rus şampan- ya ve havyarından biraz içip yedi. Ye ni açılan hatıra defterine ihtisaslarım yazarken, becerikli bir tezgâhtar tav- nyla Türk - Rus iyi komşuluk ve dostluk Oo münasebetleri (okonusunda ateşli nutuk çeken Sovyet Maslahat- güzarı Lihaçovun tercüme edilen nut- kunu dinlemiyordu bile. Gürsel ken- disine bir Sputnik maketi hediye edi- len Sovyet Pavyonunu terkederken, Lihaçovun zevkten ağzı yırtılıyordu. Gürsel vakit darlığından kendisi- ne ikram edilen içki ve yiyeceklere AKİS, 24 AĞUSTOS 1960