YURTTA OLUP BİTENLER tettigi 218 dakikalık toplantısı an- cak sona ermişti. Toplantıyı ilk terkeden Sanayi Bakanı Muhtar Uluer oldu. Elinde siyah fermuarlı bir çanta taşımak- taydı. Onu diğer kabine üyeleri Or- han Kubat, Fethi Aşkın ve Gözübü- yük takip ediyordu. Daha sonra mer- divenlerde Çalışma Bakanı Cahit Ta- şeliydiler, neşeli olmayan onların üç adım ilerisinde yürüyen Adalet Ba- kanı Gözübüyüktü. Saat 13,12 yi gos- teriyordu ki kapıdan Sağlık Bakanı Nusret Karasu ve Tarım Bakam Fe- ridun Üstün çıktı. Onları Kabinenin en popüler Bakam Amil Artüs takip etmekteydi. Artüs her zamanki gibi şıktı. Üzerinde pöti kareli açık gri bir ceket ve ceketine son derece uyan biraz daha koyu bir pantolon vardı. Kabinenin bu en uzun boylu ve en çok çalışmakla şöhret bulmuş Baka- nı adeti veçhiyle basın mensuplarım selâmladı ve otomobiline yürüdü. Gazeteciler ayrılmak üzereydiler ki Başbakanlığın büyük Oo kapısında Dışişleri Bakam Selim Sarper görün- dü. Gazeteciler gitmekten vazgeçti- ler ve toplantıyı en son terkeden Ba- kan ünvanını Artüsten kapan Sarpe- re doğru yürüdüler. Belli ki Bakan çok çalışmıştı. Nitekim AKİS muha- biri merakım yenemedi ve Bakana "Efendim en geç siz a Yl mühim bir mesele mi vardı?" Bakanın cevabı im. sapı in Başkent o gazetecileri (oarasında bir hayli de tuttu. 0 etmişti: zulmasın diye çalıştırıyorlar" "Kültür esastır" İşte Kabine toplantıları böylesine samimi bir hava İçinde devam e- derken, başkentte bir kısım insan da faydalı bir teşebbüsü tekrar ihya et- mek için feragatla çalışıyorlardı. Bunlar Türk Kültür Derneği kurucu- larıydı. Dernek geçen, haftanın ortasında faaliyete geçti. Ne var ki Kültür Der- neğinin faaliyete geçtiği Una hayli hatıraya sahip bir binaydı. Onun için açılış merasiminde bulunan gazeteci- ler, bu binayı bir başka vesileyle zi- yaret ettiklerini hatırladılar ve iki hatıra arasında bir bocalama geçirdi- ler. Türk Kültür Derneğinin çalışma- ya başladığı bina Koca Reis Koral- tanın on yıl müddetle ikâmetine tah- sis onman ve 27 Mayıstan sonra tah- liye edilen B.M.M. Başkanlığı köş- küydü. Onun içindir ki Koraltanın meşhur, güzelliği odillere destan 19 yaşındaki mürebbiyesi Barbara Kuta' C.H.P. Bayrağı Dalgalanmam bekliyor un mayo ile dolaştığı salonda 30 de- rece hararet altında oturmak ve Kül- tür Derneğinin açılışına şahit olmak gazetecilere garip geliyordu Ancak vazife vazifeydi. Gazeteci- ler mayolu dilber Kuts'u bir tarafa bırakıp işlerine baktılar. Bulunulan salon, bej renkli köşkün alt katınday- dı. Duvarlarında bir müddet önceye harflerle "Türk Kültür Derneği Ge- nel Merkezi" yazılmıştı. Böylece bi- na işret merkezi olmaktan çıkıyor. ültür Merkezi oluyordu. Kapının önü Cemal Gürseli görebilmenin he- yecanı ile dolu Ankaralılarla kaplıy- dı. Nitekim biraz sonra önlerinde duran siyah Cadillac'tan (Orgeneral Cemal Gürsel indi. Gri bir elbise giy- mişti. Grili siyahlı kravatı babacan Generale çok yakışıyordu. Ankaralı- hazırdılar. An- lar, alkış tutmaya cak lerde ve yüreklerde görmek istiyor- du. Babacan General halkı selâmladı ve köşke girdi. Arkasında Milli Bir- lik Komitesinin üç genç üyesi vardı: Sami Küçük, Muzaffer Özdağ ve Fik- ret Kuytak... Özdağ basın mensup- larına göz kırptı ve camlı bölmenin önünde durdu. Atanın yolunda " Atatürkün yolunda yürüyeceğiz. Atatürkün yolunda öleceğiz." Bu sözleri camlı bölmenin ilerisinde kurulmuş kürsünün başındaki esmer, orta boylu, koyu renk elbiseli adam söylüyordu. Adamın adı Sabahattin, soyadı Homrişti. o 46 yaşındaydı ve Türk Kültür Derneği Genel Başkam bulunuyordu. Yukardaki sözler onun ve derneğin gayesini özetlemesi bakı- mından manidardı. Herkes bu orta boylu adamı dinledi ve alkışladı. Tu- tulan alkış Homrişe değil, onun tem- sil ettiği derneğin gayelerineydi. Sa- bahattin Homris, kendi ifadesiyle "enteresan star adam" değildi sadece AKİS, 24 AĞUSTOS 1960