S A N Dernekler "Sanatsevenler Klübü" (gecen hafta salı akşamı "Sanatse- venler Klübu"ne gidenler, bu klü- bün gerçekten son zamanlarda iyi bir yola girdiğine bir kere daha inan- mış oldular. Gerçi, bu "iyi yola giriş" tam meyvalarını vermemişti ama klübün yeni idarecilerinin hepsi genç, çalışkan ve dürüst insanlardı ve bin- lerce lira harcanarak meydana geti- rilen bu klübün yaşaması için ellerin- den gelen bütün gayreti gösteriyor- lardı. Üstelik altından nasıl kalkıla- cağı her insanı kara kara düşündü- ren ağır bir borcun ödenmesi ipini de, bu kadro üzerine almıştı. Sanatsevenler Klübü 1954 yılında kurulmuştu. Klüp gerçekten çok pa- ra harcanarak iyi devamlı ve esaslı bir çalışma yaptığı da pek görülmemişti. "Sanatseven- ler Klübü" bir çeşit "Mason Locası" gibiydi Herkes üye olamaz, herkes klübe giremezdi. "Rüesayi devlet'in bir çeşit övünme ve vakit geçirme yeriydi Ankarada bir "Sanatseven- ler Klübü" kurulmuştu ama bu klübe hangi sanatı, sanatın nesini sevdik- leri pek de açık saçık belli olmıyan, sosyeteye mensup kimseler üye alın- mıştı da, sanatçılardan hemen hemen kimse yoktu. Sanatçıdan üyesi olmı- yan bir klübe nasıl "sanatsevenler" denirdi? O sanatsevenler neyi seve- ceklerdi? Eski iktidarda rütbe sahibi ve bir manasıyla bu alanda iyiniyetli kişilerin kurdukları bu klüp sallarca "göstermelik" olarak kaldı. Gayesi- ne uygun, elle tutulur, gözle görülür bir çalışma yapamadı. Ancak muay- yen kişilerin girip çıkabildikleri, Kordiplomatikle "rüesa"ya ziyafetle- rin çekildiği, "kibar" bir klüp oldu. Çalışmaya doğru çin yılın Aralık ayından beri, sa- nat hareketlerini takip o edenler, "Sanatsevenler Klübü"nde hissedilir bir kıpırdanma olduğunu görmekte nrecikmediler. Edebiyat toplantıları daha sık yapılmaya, Devlet Tiyatro- sunda oynanan oyunlar üzerinde açık tartışma günleri tertip edilmeğe başlandı. Bu pek alışılan bir çalışma değildi "Sanatsevenler Klübü". "Ma- son Loca"lığından çıkıyordu. Gerçek sanatsevenler bu değişikliğin sebebi- ni anlamakta gecikmediler. İdareyi İyiniyetli genç sanatsevenler ele al- mıştı. "Evet efendimci"ler, yerlerini sözünü sakınmıyan bir avuç gence bırakmak zorunda kalınca, klüp de benliğine kavuşmak yolunu tutmuş- 36 A T tu. 27 Mayıs devrim hareketinden sonra ise, klübün tutumu bütün bü- tün değişmişti. (o Yapılan olağanüstü bir kongrede, iyiniyetle girişilmiş bir işte, omurakabesizliğin ve iktidara mensup olmanın verdiği sorumsuz- luk duygusu içinde oklübün ağır bir borç altında bırakılmış olduğu görül- dü Ne yapmalıydı? Yapılacak iş, bu borcu kabul etmek, ödeyebilmek için ne mümkünse onu yapmak ve klü- bün kapanmamasını Oo sağlamaktı. Kongre bu yolda karar verdi ve yeni bir idare heyeti seçti. Artık Sanatse- venler Klübünde yeni bir zihniyetle çalışma başlamış sayılırdı. Başkanlı- ğa Prof. Dr. Celâl Ertuğ, 2. başkan- lığa Dr. Şinasi Kıpça, Genel Sekre- terliğe Fehmi Özçelik, saymanlığa Suat Beriker, oveznedarlığa Bülent Sokollu Sanat Kolu Başkanlığına Ö- mer Atillâ Sav, Organizasyon Baş- kanlığına Dr. Hayati Sevgen getiril- mişti. Mevsimin yaz olmasına rağ- men, Türk Dil Kurumunun IX. Ku- rultayı dolayısiyle Ankaraya gelecek sanatçılardan faydalanma yoluna gi- dildi ve bir "Edebiyat Gecesi" düzen- lendi. Bu geceye Ankarada bulunan bir kısım sanatçılarla İstanbul ve İz- mirden gelen sanatçılar katıldılar. Bunlar arasında Oktay Akbal, Hal- dun Taner, Salâh Birsel, İlhan Berk, Naim Tirali, İbrahim Zeki Burdurlu, Behçet Kemal Çağlar, Sunullah Arı- Ü Yaşar Oğuzcan, soy, Ümit Nahit Ulvi Akgün, Necati Cumalı, İlhan Geçer gibi sanatçılar vardı. Takdimi Ümit Yaşarla Ergun Sav yaptı. Her ikisi de sanatçıların takdiminde "eğ- lenceli" bir tarzı tercih etmişlerdi. Bu tarz, dinleyiciler tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı ve sevildi. Sa- natçıların okudukları hikâye ve şiir- ler de büyük takdir topladı. Gerçek- den seviyeli, düzenli bir edebiyat ge- cesi başarıyla yürütülmüştü. Önümüzdeki çalışma devresi için yeni idare heyetinin klübün daha ve- rimli bir hale gelmesi için şimdiden tasarılar hazırlaması ve kış devresin- de kesif bir faaliyete girişmeğe ka- rarlı görünmesi çok sevindiricidir. Ankaranın daima böyle bir sanat klü- büne ihtiyacı vardır ve "Sanatseven- ler Klübü" her bakımdan bu iş için hazırlanmış bir yerdir. İlgililerin bu klübe anlayışla el uzatıp ' yardımcı olmaları, ağır bir borcu ödemek için çırpınan idarecilerine (kolaylık gös- termeleri ve herhalde "Sanatsevenler Klübü"nün yaşamasını ve devamını sağlamaları, sanatımızın faydasına olacaktır. JİNEKOLOG - OPERATÖR Dr. NİHAL SİLİER Kadın Hastalıkları - Doğum Müte hassısı Muayenehan Samanpazarı Billur Han, Kat 2, No. 32 9031 AKİS, 20. TEMMUZ 1960