YURTTA OLUP BİTENLER sıfatlarla kontrol ve murakabe eden birçok şahıs vardı. Böylece sorguyu yapacakla, sorgusu yapılacak aynı şahıs oluyordu. Hele ortaya çıkan, bir hadise endişelilar grubunun büyüme- sine ve endişelerin ziyadesiyle art- masına sebep oldu. Hâdise suydu: Etlik tesislerinde İdari İşler Şefi olarak çalışan ve D.P. Varlık mahal- leni V.C Ocağı Başkanı bulunan Ekrem Erk adındaki şahıs, bu tesis- inin ambarlarında 15 ilâ 33 lira yev- miyeyle çalışan bazı gençlerle geçi- nemiyordu. Bu geçimsizlik eski İkti- dar devrinde had safhaya gelmişti. Sebep, gençlerin V.C. ye girmemele- riydi. Ancak 27 Mayıs sabahından bu yana V.C. şampiyonu şefin kulağına kar suyu kaçmıştı. Rahatı iyi değil- di. Uykuları gayrı muntazamdı. Her- gün bir şeyler olmasını bekliyordu. Hela inim inim inlettiği genç memur- ların -pek çoğu üniversitelidir ve o- kumak için çalışmağa mecburdurlar- kendisini ihibar edeceklerini duyunca bir plân hazırlamak lüzumunu his- setti. Haziran ayının ortalarında bir gün, sabahın erken saatlerinde, Ma- kine ve İkmal Reisi Suat Yelkini zi- yaret etti. Ona gençlerin bir isyan hazırladıklarını bildirdi! İhbara göre gençler Etlikteki 300 kadar işçiyi kandırmışlardı. Konur sokaktaki Ko- rur apartmanında bulunan -Ahmet Salih Korurun da hissesi vardır ve yıllığı için peşin olarak 480 bin lira ödenmiştir- Reisliği basacaklar, taş- lıyarak camlarını kıracaklarda Hâdi- se önemliydi. Suat Yelkin yanma mu- avini Orhan Sorgucu da alarak atöl- yeye, bu gençlerle bizzat konuşmak için gitti. Erk tarafından bu ziyaret evvelce haber alınmış ve gerekli hazırlık yat Kendi adamları -eski V.C. arasına katılmaları sağlandı. ve muavini geldiğinde mizansen Ha- sırladı. Komedi omuvaffakiyetle oy- nandı ve perde indiğinde seyirci atöl- yede bir "iş ihtilâfinın" mevcudiyeti kanaatına vardı. İşçi işyerini toptan terkediyordu. Bu, grev demekti. İş derhal ve büyült bir çabuklukla Ge- nel Müdürlük Haysiyet Divanına, o- radan da Bakanlık Disiplin Kurulu- na aksettirildik Suçlu: Sekiz fokuz kişilik V.C. aleyhtarı gençlerdi.. Tah- kikat o kadar kısa zamanda netice- lendi ki olan bitenden teşkilatın bile haberi olmadı. Sadece beş genç, işle rinden çıkarıldıklarını hâdiseden bir- kaç gün sonra öğrendiler; ak iş kapanmamıştı: Bakanlık Disiplin Kurulu tarafından islerine on nihayet verilen gençler Mili Birlik Komitesine müracaat ettiler ve duru- mu bütün çıplaklığıyla anlattılar. Komita kendine has gizlilik ve hak- kaniyetle küçük bir tahkikat yaptı. Çok fazla derine gidilmesini lüzum kalmadan mesele bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştı. Gençlerin tekrar işe alınması Bakanlığa gizli olarak bil- dirildi. Geçen haftanın sonunda, iş- ten çıkarılanlardan üçü vazifelerinin başına tekrar döndüler. Işin böyle mükemmel bir şekilde neticelenmesi Su işlerinde çalışanla- rı ziyadesiyle memnun etti. Biraz ra- hatlamışlar ve Milli Birlik Komitesi üyelerine olan sonsuz güvenleri bir kat daha artmıştı. Ama endişelerinin tamamen zail olmaması normaldi. Zira bu işlemi yapanlar ve büyük bir çabuklukla yürütenler (Ohâlâ vazife başındaydılar. Ayrıca Etlik ambarın- da bazı suiüstimallerin ortaya atıl- masından Birçok kimsenin memnun olmadığı dedikodusu Kulaklara gel- mişti. Söylenen, bu ambarlara alman malzemeyle ilgiliydi. Satın alınan malzemenin içinde bilhassa Verdi Limited Şirketi tarafından monte e- dilen jipler ve pikaplar vardı. Verdi Limited Şirketi bu jiplerden D.P. ye de satmıştı. Ancak satış muamelesin- de şirket, sattığı malların normal fi- atının dünunda bir para almıştı. Bu açığı kapamak için ikinci bir işlem yapılmış ve Devlet Su İşleri aynı şir- ketten normal ve resmi fiatın çok ü- zerinde bir fiatla jipler, pikaplar al- mıştı. Yani D.P. ye verilen haraç bir Hilmi Yavuz Eğitimde bir eğitimci devlet dairesinden Su İşlerinden çı- karılmıştı. Böylece Verdi zarar etmi- yor, D.P. ucuz jip alıyor, -tâbir ma- zur görülsün- kazığı hazine yoluyla millet yiyordu. İşin eğlenceli tarafı, Verdi Limited Şirketi Umum Müdü- rünün şimdiki Bayındırlık oBakam Daniş Koper olmasıydı... Verdi Ltd. Şirketi işin ne derece içindeydi, bilin- mez. Ama Bakanın o müesseseyle bir alâkasının bulunması -hiç kastı ol- maksızın tahkikata yardım etmek isteyecekleri (ogayrıihtiyari oOürkütü- yordu. Bir kayıp aranıyor pövlece, geçen hafta içinde başkent- te hayat devam edip giderken bir dairede de bunların neticesi alınıyor, deliklerden adamlar çıkarılıp alâka- lılara teslim ediliyordu. Dairenin adı Emniyet Genel Müdürlüğüydü, So- ruşturma Kurulunun işe başlayışın- dan bu yana Genel Müdürlükte vazi- feli askerlerin başlarını o kaşıyacak zamanı kalmamıştı. Gün geçmiyordu ki birisinin yakalanması veya sak- landığı yerden alınıp getirilmesi icap etmesin. İşte bu iş yorgunluğu ile ge- çen geride bıraktığımız hafta içinde bir gün 25 yaşlarında, gözlüklü, ha- reketlerinden son derece çekingen ve üzgün olduğu anlaşılan bir genç Em- niyet Genel Müdürlüğü Hususi Kale- minin kapısını korkarak iki defa vur- du. İçeriden bir cevap alamayınca aynı Ürkeklikle darbeleri tekrarladı ama gene de duyuramamıştı. Çekine çekine, odanın kapısına araladı. İçeri- de iki genç Binbaşı hararetle bir şe- yi tartışıyorlardı. Mevzuun mühim olduğu belliydi. Anlaşılıyordu ki ka- pının çalınmasını bu yüzden işitme- mişlerdi. Gözlüklü Binbaşılardan bi- rinin önünde durdu. Elindeki kâğıdı uzattı ve bekledi. Halinden bir şeye ziyadesiyle üzüldüğü açıkça seziliyor- du Binbaşı Emniyet Genel Müdürlü- güne hitaben yazılmış dilekçeyi dik- katle okudu. Sonra yanındaki arka- daşına gösterdi. O da dilekçeyi göz- den geçirdi. Başını kâğıttan kaldırdı ve bekleyen gence: "— Peki kardeşim: Derhal tahki- kata başlarız. Sizde bir resmi var, mı acaba?" dedi. Gözlüklü genç cebinden bir cüz- dan çıkardı. Cüzdandaki dört resim içinden birisini subaya uzattı. Nere- deyse ağlayacaktı. 6X9 ebadındaki resim Ankara Akşam Tekniker Oku- lu Makine Şubesi birinci sınıf öğreti- cilerinden Gökhan Kılıçkırana aitti. Resmi veren genç, Gökhanın ağabey- siydi. 20 yaşlarında olan Gökhan iki ay- dan beri kayıptı. Ağabeysi kardeşini AKİS, 20 TEMMUZ 1960