Köprülerin altından çok sular geç- . His bir hizmet yeri, hiç kimse " bırakılamazdı. Üstelik iyi çalışsa bile. Demokratik düzende bir "nöbet değiştirme" me- selesi vardır. Bu Kurumda da böyle olmalıydı. Üniversitelerin oRektörle- ri,, Dekanları iki yılda bir değişiyor- du; Bir çok demokratik memleketler- de Devlet Başkanlığına seçilme sınır- landırılmıştı. Kurumda da, Yürütme Koluna seçilenler, yani Genel Yas- man, Sayman ve kol başkanları an- cak iki devre bu görevi yapmalıydı- lar, Üzerinden iki devre geçmedikçe yeniden seçilmemeliydiler. Ama Yö- netim Kuruluna seçilebilirlerdi; oBu suretle de yeni yürütücülere yardım- cı olabilirlerdi. Bu yepyeni bir mad- deydi ve Kürümün eski yürütücüle- rini hiç de memnun etmedi. Arısoy, maddenin savunmasını açık, sâde ve Uma edici delilerle yaptı. Bu madde hiç bir şâhsı hedef tutmuyordu. Kim- senin, alınmasına lüzum yoktu. Bu bir zihniyet değişikliği demekti. Genç neslin ilimcisi de sanatçısı da vardı. Bu nöbet değiştirme işi rahatça yü- rütülebilirdi. Bu suretle kim gelirse gelsin oturduğu yere alışıp da, kalk- mamak için fareler, oyunlar düşün- mezdi. Bu arada elbette seçim yoluy- le vazife almış bir kimsenin gene se- çim yoluyla iş başından ayrılması, ona bir ikramiye ödenmesini gerek- tirmezdi. Bu da maddeden çıkarıl- malıydı. Ve çıkarıldı. Tüzüğü baştan sona inceleyen, daha önce teklifle- rini hazırlamış olan Cevdet Kudret- Arısoy ekibi ile Ergin - Korkmaz e- kibi tüzüğün mütekâmil ve demok- ratik esaslara bağlanmasını, açık kapıların bırakılmamasını, her orga- nın yetkilerinin açıkça belirtmesini ve sınırlandırılmasını üç gün süren ve zaman zaman sert tartışmalara yol açan görüşmeler sonunda kabul ettirdiler. Ettirdiler ama, haberciler diğer üyelere durumu başka türlü aksetirmekte de gecikmediler. Tü- züğün Komisyonda aldığı şekil ta- sarıyı hazırlayanları hiç memnun et- görüştür- memenin çaresini bakmamalıydı. Yıl- lardan beti bu işlwrin içinde ve bı- şında bulunanlar yılların verdiği o sonsuz tecrübe ile bu işi gerçekten basardılar. (o Arısoyların (o Erginlerin- Korkmazların, Kudretlerin, Tekinle- rin Tunalıların alabildiğine bir ülkü- cülükle yaptıkları çalışmalar, usta- lıklı ve tertipli bir taktikte sıfıra in- dirilebilirdi: Nitekim sonuç da buna yakın Hesaplara gelince Bütce ve Hesap Komisyonu rapo- runun görüşülmesi çetin oldu. AKİS,20 TEMMUZ 1960 Komisyon bazı noktalarda Kurulta- yın dikkatini çekiyordu. Görçi tesbit ettiklerini bir bir açıklamamış, yal- nız "bazı noktalara" işaretli iktifa edilmişti ama bu noktalar bile Ku- rum hesaplarının pek yolunda olma- dığını göstermeğe kâfi geliyordu. Kurumda yetki dışı ödemeler yapıl- mıştı; Her ne kadar bunlar bir işe harcanmıştı ama, harcamada yetki- sizlik vardı. Asıl önemli olan mesele ise bina yapım hesaplarıydı. Bu ka- sapların iki günde incelenmesine im- kan yoktu. Üstelik, bazı usulsüzlük- ler de vardı. Binanın geçici kabulü yapılmadan mütehhidden teslim alın- mıştı. Müteahhide, mal ihzar etme- den ihzarat bedeli ödenmişti, oÖde- nen meblâğ 250 bin lirayı buluyordu. Müteahhidin parayı alışı ile ihzara- ti arasında uzun bir müddet vardı. Ayrıca mukavelenin sekizinci mad- desine göre; müteahhide hiç bir fiat farkı ödenmemesi gerekirken, (800 bbin lirayı aşan bir fark ödenmişti. Konstrüksiyon bakımından binanın durumu belli değildi. Ve daha başka- ları.. Bu durumda bina yapım hesap- larının tasdikinden önce tetkiki ge- rekiyordu. Kurumun yıllardır o say- manlığını yapan; aynı zamanda Ta- rih Kurumunda da görevli bulunan Uluğ İğdemir, sabık iktidarın Mali- ye Bakam Polatkana taş çıkartan bir bütçe savunması yaptı, bina he- sapları yuvarlak rakamlarla açıklan- dı ama bunlar kimseyi tatmin etmedi. Kurum 1 milyona yakın bir borca gir- mişti. Gelecek yıl bütçesinden para harcanmıştı. İğdemiri göre şimdi Sa- tılsa iki milyon edecek bir binaya sahip olunmuştu.Borcun Önemi yok- tu. Bu açıklamayı dinleyenler eski İktidarın yatırım politikasını düşü- nüp gülümsediler! Onlar da borçla- rın savunmasını böyle yaparlardı. Arısoy ve arkadaşları bir önerge ile bu işi en iyi şekilde halletmek yolunu teklif ettiler. önergede İki esas vardı. Biri Bütçe Komisyonu raporuna göre hesapların iyice tetki- ki gerekiyordu. Öyleyse Yürütme Kurulu üyeleri bu defa aday olma- maıydılar. Bu tetkikin neticesi alın- malıydı. İkincisi (o tetkinin (Maliye müfettişleri ile Mimar ve Mühendis- Yabancılar tarafından Nöbete aday gösterilen YAŞAR KEMAL 23 Temmuz Cumartesi günü Eserlerini Yenişehirdeki Bilgi Kitabevinde imzalayacak DİLCİLİK ler Odasından istenecek iki yüksek mimar mühendisi tarafından yapıl- masıydı. Bu heyet bütün hesapları incelemeli, bir kanun dışı harcama veya yolsuzluk tesbit edilirse, so- rumluları kanuni kovuş- turma yapılmalıydı. İnceleme sonu- cunda herhangi bir yolsuzluk bulun- mazsa, heyet ibra edilmiş sayılma- lıydı. Bu suretle hem Kurumun ma- nevi şahsiyeti hem ilgililerin şeref ve haysiyetleri en iyi ve en teminat- lı tekilde temizlenmiş olur, gerçek de meydana sıkardı. Bu teklif okununca salonda bir mırıltı başladı. Arısoy sözi aldı ve en muhaliflerinin bile kabul ve teslim ettiği sön derece sakin, hiç bir şahsi tariz ve suçlamaya girişmeden, ölçü- lü ve ikna edici uzunca bir konuşma yaptı. Bu teklifin kabul edilmesinden elde edilecek faydaları saydı. Konuş ma boyunca, ortalığı (bulandırmak, havayı bozmakta usta bir takım üye- ler bile susup dinlemek zorunda kal» lılar. Seçimler Tüzüğün görüşülmesi için çoğunluk sağlanamazken iş seçimlere ge- lince salon birdenbire doluverdi. Çe- şitli listeler elden ele dolaşıyordu. Biri "sarı" listeydi ki "resmi liste" adını lamıştı.ı Eski Yönetim Kurulu tarafından hazırlanmıştı. Bir "Genç- ler Listesi" vardı. Ayrıca bu iki lis- teyi destekleyen "gölge liste" ler çı-- kırılmıştı. "Gençler Listesi" da baş- tan şanslı görünüyordu. Nitekim oyla ma sona erince 75 resmi listeye mu- kabil 73 gençler listesi o kullanıldığı anlaşıldı. Kesin neticeler alınınca gençler- den Naim Tirali. Bülent Ecevit Ok- tay Akbal Haldun Taner, Sami Özerdim, Fazıl Hüsnü, Behçet Neca- tigil, Sunullah Arısoy ve Salah Bir- selin Yönetim Kuruluna girdikleri anlaşıldı. Bu sanatçılar için gerçek- ten büyük bir başarı idi ama kurul- da genç ilim adamları yazık ki yer alamamışlardı. Bunun ne kadar bü- yük bir boşluk olduğunu Yönetim Ku- rulu daha ilk toplantısında tesbit etti. Hepsi ayrı ayrı bir ihtisas dalı olan kollara Başkan seçiminde 85 kişi içinde aday bulabilmek bir (mesele olmuştu. Nitekim eski kol başkanla- rını seçmekten öteye de gidilemedi. Bir değişiklik Genel Yazmanda oldu. Levendin yerine Çağlar getirildi. Ya- yın kolu Başkanlığına da Salah Bir- sel seçildi; Asıl isabetsiz seçim elbet- te sayman üyelikte idi. Çünkü bura- ya gene Ulufğ İğdemir getirilmişti. Bu isabetsizlik yeni Yönetim Kuru- lunun ilk ve en büyük hatası oldu. Gerçi iğdemir sadece t oy farkı ile sayman olmuştu ama neye yarardı!