Mecmua Hakkında Kn son sayısını tet- kik ettikten sonra şuna bir de- fa daha ve katiyetle inandım ki; tiği gibi hâdiseleri gördüğü, hisset- gibi ve basın mesleğine has o- bi Ralisi biz görüşle -okuyucuları- a sunmaktadır. Menfaatler kargısında -tâbiri ca- izse- robotlaşmayan,- his veya vicda- dim eden ve Türkiyede benzeri pek az olan şerefli bir yayın organı. İşte misali : oSon sayıc il "Bir Basın Meselesi" ve "İnö ü yanıltan a anar Okuyanlar, ise de hak verecek Rİ sındayım. BRAVO Akis. medyun . Bu şerefli yolda bale Sevgilerimle. Zeki Günaltay İZMİR sının başında oturuyordu. Üzerinde siyah bir pantalon, beyaz spor göm- lek vardı. Oda derli toplu, masanın ü- zeri darmadağınıktı. Vakit akşama yaklaştığından Başgilin kırmızı yüzü gurup güneşiyle daha da kızarmış, kıpkırmızı olmuştu. Konuşurken, her halde Paris camiinde imamlık yap- mış olduğu günlerden kalma bir alış- kanlıkla başını iki yana sallıyordu. Masanın üzerindeki bütün metinler eski türkçeydi. Çalışma odasında Ord. Prof. günün meseleleri (o hakkındaki fikirlerini ustalıkla ve ihtiyatla an- lattı. Bir defa Türkiyenin Amerikada- ki gibi Başkanlık sistemiyle idaresi- ni istiyordu. Neydi o, bizdeki Cum- hurbaşkanları? Kanun nazarında bi- rer manken, fakat fiiliyatta her şey! Cumhuriyet, padişah ünvanı taşıyan bir hükümdarı atıp yerine cumhur- başkanı adım taşıyan bir başka hü- kümdarı geçirmek değildi. Türkiye- nin artık bir bakıma sırf merasim şahsiyeti, bir bakıma taçsız bir mut- lakıyet hükümdarı mevkiinde idare- cilere ihtiyacı yoktu. Yeni kurula- cak rejimde her âmme hizmeti gören hem hizmetinin mükafatına, hem de mücazat ve mesuliyetine katlanma- lıydı Demokrasiye gelince, rejim ola- rak rejimlerin en az fenasıydı ama bir büyük tehlikesi ve Başgil bu tehlikeyi şöyle anlat Demokrasi b bum dejene- re Gl şekli anarşi ve demagoji a- rasında aşılması gayet kolay balık sırtı bir hudut yardır. Bütün mesele bu sırtın ötesine geçmemektir. De- 10 mokrasiyi itip ona bu hududu, aşıran ve onu ölüme sürükleyen müzmin iki belâ frensiz bir matbuat ve ihtiras, menfaat ocağı partilerdir. Eğer yeni Anayasa bu iki yaranın melhemini bulamazsa kuracağı Demokrasi pek kısa ömürlü olacaktır". Fakat üstadın asıl allika uyandı - rıcı fikirleri dinle alâkalı bulunan- -Allahtan- Anayasa- ilâve devlet birer din reformacısı kesilmesine yol açardı ki bu "ilâhi e- maneti ehil olmayanların elinde hır- palatmak demekti". Başgile göre bu- gün dinin devlet adamından beklediği bir tek şey vardı: "Gölge etme, başka ihsan istemem!." Ord. Prof. lâikliğin Anayasaya kelime olarak değil, tarif edilerek so- kulmasını istiyordu. oOBütün mesele bu tarifteydi. Fakat Ord. Prof. Ana- yasa (Komisyonunun tutumundan memnun değildi. Memleket insanları- nı iki düşman kampa ayıran sekter zihniyetten kaçınmak lâzımdı. Başgil şöyle dedi: "— Komisyonca dağıtılan anket- te bu mevzua temas eden soru şekli- ni bahsettiğim zihniyetten sıyrılmış görmedim. Anket, sanki şimdiye ka- dar bu memlekette herkes bol bol din hürriyeti içindeymiş gibi bu hürriye- tin sadece istismarına ve suiistimali- ne mâni olacak tedbiri arıyor. Ümit ve temenni ederim ki zihniyet deği- şir. Türkiyede büyük bir müslüman ekseriyetin var olduğu hakikati ar- tık kabul edilir ve bu ekseriyete hak- kı olan din hürriyeti verilir". Ord. Prof. bu sözleri söylerken AKİS muhabirinin hatırına üstadın iki gün önce telefonda söyledikleri geldi. o Başgilden telefonla randevu alan AKİS muhabiri konuşmanın hangi mevzuda olacağı sualine karsı "politika ve din mevzuunda" demiş- ti. Bunun üzerine Ord. Prof. din mev- zuunda konuşmak istemediğini bil- dirmiş, “o husustaki fikirlerimi söy- lemek zamanı gelmedi" buyurmuştu. İhtimal yeni cereyanın başlıca şampi- yonu Başgil Havadisin o başyazısını yazma zamanı geldiğine göre kendi- sinin de din hakkında pek âlâ konu- şabileceğine inanmıştı. "“C.H.P. gelmesin" A vcak Ord. Prof. daha evvel aktif politika Ohakkında da konuşmuş ve Tercümana parlak bir beyanat vermişti. Başgil, oO(Cemal Gürselden yanaydı! Elbette ki seçimler derhal yapılmamalıydı. Yapılırsa C.H.P. nin. kazanacğı aşikârdı. D.P. başsız kal- mış, kopmuştu. C.K.M.P. pek cılızdı. O halde? O halde seçim yapmak de- mek iktidar C.H.P. ye buyur demek- ten farklı mâna mı taşıyacaktı? Ce- mal Gürsel haklıydı. Erken seçime lüzum yoktu. Bütün Milli Birlikçiler' aynı kanaatteydi. Zira Milli Birlik hareketinin ruhuna, iktidarı C.H.P. ye teslim etmek aykırı düşecekti! Garipti ama bu fikir, iyiniyet er- babı bir takım yazarlar tarafından, da paylaşıldı. Sanki C.H.P. eski ik- tidar bir serbest ve dürüst seçim yap- saydı yüzde bin kazanamayacakmış gibi iktidarın bu partiye gitmemesi için bir başka partinin kuvvetlen- mesi ne müddet istiyorsa seçimlerin Kılıçlıoğlunun meşhur "YeniSabah"'ı Yanar,döner AKİS, 20 TEMMUZ 1960