Dikilecek Heykeller Milletler uzak veya yakın tarihleri içersinde, kendileri- ni dünya umumi efkarına tanıtan ve bilhassa, milli bünyelerini aksettiren çeşitli ve ehemmiyet dereceleri birbirlerinden farklı hâdiseleri yaşamışlardır. Tarihten evvelki zamanlarda bile, muhtelif kavimlerin bugün ha- lâ medeniyetini muhafaza etmiş olan âbideleri mevcut- tur. Orta Asyadaki Orhun âbideleri, Hindistandaki Buda mabetleri, Kadim Yunan çeşitli heykeller Mısırın eh- ramları, Roma medeniyetinin yetiştirdiği büyük devlet ve siyaset adamlarının heykelleri, bu milletlerin tarihle- ir bakımından ayrı ayrı değer taşımaktadırlar. İslâm âlemi, dini bir inanışın neticesi olarak resim ve heykeli yasak ettiğinden, bu medeniyet sahasında aynı çeşit sanat hareketlerine rastlanmaz. Bununla be- raber cami, imaret, mescit, çeşme gibi bir hayır gayesi- ni güden ve milletin değerlerini ebedileştiren eserlere bu medeniyet sahasında da rastlanmaktadır. Gerçi Mi- mar Sinanın zamanında yapılmış ve dikilmiş bir heyke- li yoktur ama bir Süleymaniye camii, bir Selimiye şa- heseri düşünüldüğü veya görüldüğü zaman gözlerimizin önünde azametli Ur Osmanlı İmparatorluğunun hâkimi Kanuni Sultan Süleyman, Yavuz Sultan Selim ve Mimar Sinan gibi dehâlar canlanır ve bunlarla, millet ve vatan- daş olarak gururlanırız, iftihar ederiz. Beşiktaş iskelesi- ne çıkıpta Ak denizin güneşi altında yanmış çehresiyle koca Barbarosu ve leventlerini tunçlaşmış olarak gördü- gümüzde bir Türk gölü haline gelmiş olan Akdeniz göz- lerimizde canlanır ve alevler arasında Andrea Doria do- nanmasının kaçışını, perişanlığını hisseder, talihimizin bir parçası olan bu büyük adamı bir daha benliğimizde duyarız. Memleketimiz tarihinin ve bu tarihi bizzat yaşamış olanların heykellerinin dikilmiş olması Cumhuriyet dev- ri ile başlar. Bu hareketin ilk belirli eseri, yanılmıyor- sak İstanbul Taksim abidesidir. İstiklâl savaşımızda bi- rinci derecede rol almış bulunanlar, başta Atatürk, İs- met İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak olmak üzere, bu âbidede ebedileşmişlerdir. Daha sonraları memleketin muhtelif yerlerinde bu devrin ileri gelenlerinin heykel- lerinin dikildiğini görürüz. En küçük bir köy meydanın- dan eh büyük şehirlerimize kadar her yerde Atatürkün bir büstü, küçük bir heykeli veya tarihi bir anı ifade eden âbidesi mevcuttur. İşte bir milletin tarihini yaşatan ve ebedileştiren bu sanat eserleridir. Tarihleri müstakbel nesillere inti- kal ettiren bunlardır. 1950 senesinden sonra, gericilikte en ileri safhaya ulaşmış olan Demokrat Parti İktidarında bir heykel do- layısıyle bir tarih düşmanlığı başlamıştı. İsmet İnönü nün heykellerinin kaldırılması yanında Atatürk heykel- AKİS, 20 TEMMUZ 1960 Dr. Cemal AYGEN lerini taşlamak ve EN Ee de maalesef rastlanmıştır. Bu devrin at Partisinin ileri ge- lenleri, tâli bir takım davranışlarla bu hareketleri tas- vip etmediklerini bildirmiş olmalarına rağmen, alttan alta, gizliden gizliye, iktidarda kalmak hırsıyla, rey te- mini gayesiyle bu çirkin ve gerici tutumu desteklemiş- lerdir. Nihayet Atatürk inkılaplarını reddeden zihniyet, her şeyi ile bu inkılâplara bağlı, ruhen her biri birer A- tatürke olan Türk gençliği ve Türk Ordusunun azmi kar- şısnda mukavemet edememişler ve 27 Mayıs İnkılâp hareketi ile lâyık oldukları muameleye maruz kalmış- dır. Ama bu devrin unutulmaması ve bu karanlık on seneyi bu millet çektirmiş olanların hafızalardan silin- memesi için memleketin muhtelif yerlerine bu şahısların heykelleri dikilmelidir. Roma tarihinin meşhur bir hâdisesi vardır. Büyük bir devlet adamı olan İmparator Cattonun bir heykelinin dikilmesi için kendisini seven arkadaşları ve bazı sena- törler harekete geçmişlerdir. Vaziyeti ve niyetlerini Cat- toya anlatmak için huzura çıkmışlar ve kendisinin bir heykelini dikmek üzere teşebbüse geçtiklerini bildirmiş- lerdir. Catto, bir an düşünmüş ve onlara şu cevabı ver- miştir. "Yok böyle bir' teşebbüse girişmeyiniz. Roma halkının Cattonun heykeli niçin dikildi diye birbirlerine sormalarını asla tasvip etmem ve istemem. Fakat Ro- malı vatandaşlarım Cattonun heykeli niçin dikilmedi diye birbirlerine sordukları an, ben daha ebedileşi- rim ve bundan daha fazla memnun olurum Şimdi biz, demokrasi getireceğiz, insan haklarına hürmetkarız vatandaşın bu hakkı ancak bizim kuracağı- mız rejimle teminat altına alınmış olacaktır diyerek iş başına gelmiş olanların, bu memleketi 6-7 Eylül hâdi- selerine sürüklediğini kendi partisine rey vermediği için bir vilâyeti kaza yaptığını, Tahkikat Komisyonları kurarak keyfi bir idare içersinde vatandaşın her türlü mukaddes hakkını ortadan kaldırıldığını, ateşli silâhlar. göz yaşartıcı bombalar ve coplarla gençlerin hayatla- rını tehdit ettiğini unutturmamak için temsili dahi olsa onların heykellerini dikmeliyiz. Vatandaşlar bu heykeller niçin dikildi diye birbirle rine sorsunlar ve sualin cevabını kendi saf vicdanların da bularak, desinler ki "Bunların heykelleri, insan hak- larına hürmet etmedikleri, vatandaşı hiçe saydıkları, yalnız kendilerini düşündükleri, Atatürk inkılâplarına bağlı gençleri öldürmek üzere plân kurdukları için di- kilmiştir. Bunları lanetle anarız. Böyle hareket edenle rin cezaları bu âdil ve haksever millet tarafından veril- miştir. Türk milleti bunu asla unutmıyacaktır. Unut- mak istiyen bedbahtlar olursa, işte bu heykeller onların karşısına dikilecek ve istikballerini hatırlatacaktır." 13