DÜNYADA OLUP BİTENLER Amerika Gençliğin zaferi Gecen haftanın ortalarında Los An- geles tarihinin belki de en önem- li günlerinden birini yaşıyordu. O gün Demokrat Partinin Konvansiyonu ge- lecek Kasımda yapılacak olan seçim- leş için adayını seçecekti. Temsilciler Meclisi Başkanı ye Demokrat Parti- nin en hürmet edilen İhtiyarlarından Texaa Temsilcisi Sam Rayburn ne yapacağını şaşırmıştı. Binlerce insa- nın tezahüsatım durdurmağa imkân bulamıyordu. Bütün delegasyonlar isimlerini belli eden dövizleri sallıyor- lar, en aşağı 20 tane bando en gürül- tülü şekilde değişik marşlar çalıyor- lardı. Mayolu güzel kızlar, kalabalık arasında dolaşıyor ve muhtelif aday- ların propagandasını yapıyorlardı. Nihayet, adayların resmen gösteril- mesine başlandı: (Messachussets Se- natörü John Kennedy, Texas Senatö- rü Lyndon Johnson, -Truman'ın ada- ya- Missouri Senatörü Stuart Syming- ton ve eski Başkanlık adayı Adlai Stevenson. Stevenson'un adı okunur okunmaz Konvansiyon yerinden kalk- tı. Oylarını başkalarına vereceklerini evvelden açıklamış olan delegasyon- lar bile Demokrat Partinin Ike kar- şısında iki defa yenilmiş olan eski a- dayını görülmemiş bir coşkunlukla selâmlıyorlardı. Stevenson, onlar için bütün dünya için olduğu gibi- Ame- rikan politikasında çalışkanlığı, ay- dın ruhu ve seviyeyi temsil ediyordu. Konvansiyonu osusturmak için Ste- venson'u destekleyen Madam Roose- welt'in kürsüden bizzat müdahalesi gerekti Nihayet, Sam Raybumn'ün idare- sinde reye geçildi, Evvelâ oFedere Devletler oylarını açıklamağa başla- dılar. Seçilmek için 761 oy yetiyordu. Alfabenin sonlarına (o gelinince genç Massachussets oSenatörünün yarışı kazandığı anlaşıldı. . Wisconsin'inki- lerle birlikte Kennedy 750 oy sağla- mıştı. Sıra oWyoming'deydi. o Wiyo- ming de 15 oyunun hepsini Kennedy'- nin hanesine yazdırınca, genç Ayan üyesi daha ilk turda lüzumlu çoğun- luktan 4 oy fazla almış okta. Daha sonra federe devlet statüsünde olma- yan "toprak'ların delegasyonları oy- larım vermeğe başladılar. (o Bunların çoğunluğu da Kennedy'nin oy hane- sin' kabartıyordu. Bunun üzerine, vaziyeti kolaçan etmeği tercih edip o zamana kadar oy vermemiş olan Kan- sas gibi delegasy unlar da Kennedy*- nin lehinde el kaldırmağa başladılar. Hatta, Missouri delegasyonu Syming- 30 John Kenn 43 yaşındaki oOBaşkan adayı ton lehindeki oylarım geri alıp Ken- nedy'nin hanesine kaydettiriverdi. -Symington herhalde Başkan Yar- dımcısı adayı olacaktı-. Sam Ray- burn, rey değiştirme usulüne başvu- rulmasını durdurduğu zaman Ken- nedy 845, Johnson 409, Stevenson 79 ve Symington da 45 oy almışlardı. Durum artık kâfi derecede anlaşıl- mıştı. Sam Rayburn âdet olduğu üze- re Konvansiyonun, Kennedy'yi itti- fakla seçmesini teklif etti ve muaz- zam bir sevinç içinde John Kennedy 1378 oyun İttifakiyle Demokrat Par- tinin 1961 Başkanlık adaylığına se- çildi. O anda Amerikan demokrasisi - nin en asil geleneklerinin tezahürleri başladı. Kennedy'nin, Dışişleri Bakan- lığına tâyin edeceği muhakkak olan büyük politikacı Stevenson ilk olarak kürsüye geldi. Gülüyordu. Kennedy'- ye olan büyük sevgisini açıkladı. Onu bütün kalbiyle odestekleyecekti. Sa- dece oOAmerikanın değil, oOAmerika dışındaki oOmilyonların istikbali (Ode Kennedy'nin kazanmasına bağlıydı. Johnson ise, Kennedy'ye tebrikle- rini (o bildiriyor ve (önümüzdeki kampanyada en hararetli destekleyi- cisi olacağını söylüyordu. o Syming- ton'un da tebrikleri aynı anda geldi. 43 yaşındaki genç senatörün ar- dında parlak bir siyasi hayat vardı. İlk defa 1946 da Temsilciler Meclisi- ne seçilmişti: Daha sonra iki kere aynı vazifeye seçilmişti. 1952 de ye- nilmez sayılan Cumhuriyetçi Cabot Lodge'u oMassaahussets'de yenerek Ayan Meclisine girmişti. 1958 de ay- nı yerden görülmemiş bir. çoğunlukla tekrar seçilmişti. Ayan Meclisindeki çalışmaları esnasında genç Senatör, bilhassa dış politika meseleleri üze-, rindeki müdaheleleriyle dikkati çek- ti. Kennedy'nin Hindistana yardım lehindeki çalışmaları, 1957 Temmu- zunda Fransanın Cezayir siyasetini şiddetle tenkit eden meşhur nutku, onu Batı Avrupa ve gelişmemiş mem- leketler âleminde bu dâvaları en iyi gören Amerikan politikacılarından biri olarak tanıttı. Kennedy'nin a- leyhtarları onun bilhassa katolik ol- masını tenkit etmektedirler. 1928 de Katolik Demokrat aday Smith'in ye- nilgisinden beri hiçbir parti katolik aday göstermek istemiyordu. Lâikli- ge tamamen bağlı olan Amerikalılar, Katolik bir Başkanın Vatikana bağlı olmasından çekmiyorlardı. Fakat, Kennedy seçim kampanyası sırasında daha şimdiden bu konudaki şüpheleri izale etmiş gibidir. Aleyhtarlarının o- nun hakkındaki tenkitlerinden biri de meşhur demagog Mc Carthy hakkın- da açık takbihte bulunmamış olması- dır. Fakat, Kennedy'nin bu tarz ha- reketleri tasvip etmediği de gün gibi açıktır. Kennedy'nin müsbet hanesi- ne kaydedilen noktalardan biri de, işçi sendikalarının desteğini haiz ola- rak bu sendikaları gangsterlerden te- mizlemek için giriştiği büyük müca- dele olmuştur. Kennedy'nin seçimi, Kongodaki a- narşinin zenci ahaliyi tamamen Batı aleyhtarı yaptığı, Kongo ila Belçika arasındaki diplomatik münasebetle- rin kesildiği, Afrika Devletlerinin as- keri o birliklerinden müteşekkil bir Birleşmiş Milletler (Kuvvetinin Gü- venlik Konseyinin kararıyla Kongoya gittiği ve Krutçefin icabında Kongo- ya askeri yardımda bulunmağı vaad ettiği bir avrada, Amerikan halkında beliren korkulan giderebilecekti». Bunun gibi, Amerikan halkı, Küba- daki olaylardan da endişelenmekte- dir. Krutçef, Amerikanın almağı red- dettiği 700 bin ton şekeri Rusyanın mübayaa edeceğini ve Kübaya karşı bir Amerikan askeri müdahalesi o- lursa, yardımına koşacağını Castro'- ya vaad etmekle asırlık Monroe Doktrinini bir kanara atmıştı. Ame- rikan milleti, dış politika, dış iktisat, iç iktisadi gelişme ve askerlik saha- larında Sovyetlere erişmek için yani ihtiyacı olduğunu, bu hamleyi Nixon gibi muhafazakârla- rın yapamayacağını ve ancak Ken- nedy gibi genç ve yeni fikirli insan- AKİS, 20 TEMMUZ 1960