lunun kardeşi olan Adananın şöhret- li valisi Turan Kapanlı da mevkuftu. İhsan Çavuşoğlu iki ziyayaretçisine sert davrandı, hâttâ acı serzenişlerde bu- lundu. İçi kin ve hırsla doluydu.Yu- nus Nadinin kızı bir an baktı, sonra sözlerin en güzelini söyledi: — Unutma ki insancığını, eğer biz sana desi olsun demeye gelme- seydik ser. bize baş sağlığı dilemeye gelecektin". Hakikaten Nazik İhtilâlin dağıt- YURTTA OLUP BİTENLER tığı adalet, bugün emniyet altına a- lınmışların tasarladıklarının yanında bir cennet hayatı kalıyordu ve doğ- rusu istenilirse duyulması tabi! şahsi merhamet hislerinin ötesine geçmek için hiç bir sebep yoktu. MEKTUPLIİ eni Sabah gazetesinin sahibi Minin yeni bir delilidir. riden tecavüzler alınıştır. gul, dürüst ve haklı gördüğü ve tamamile hakkı olan- muameleyi tazeledik. O mevzuu bırakmaya mecbur Safa Hatırlardadır: Kılıçlıoğlu Çankaya doymuyor. Milli kaldı. İyi de etti. Kılıçlıoğlu zannediyor ki şirretlik kendi halinde, insanları ürkütür. Bir gazeteye sahip Birlik oKomitesinin inkâra yeltenmişti; Bu. “yenilen doymaz" üyeler Hafizasını Ama bunun yerini yeni kendi işiyle meş- olmak lekesiz kimseleri lekeleme vasıtası sayılabilir. Yanılıyor ve yanıldığını görecektir. Bunu idrak edinceye kadar her yalanını ilk pabuç bırakmadığını Kılıçlıoğlunun lâfi ühamlar bulunan yazısına mecmuam bu cevâbın Meslek âdabı! Kihçlıoğlu aldırmadı bile. "meslek âdabı” adına dadır. Bay Safa Kılıçlıoğlu r gerçeğin “Veledin Yalanla- Meselenin esası hatırınızda olmak gerekiri Çankayada, memleketin yeni idarecilerinden gördüğünüz bir belirli muameleyi bu muamele, sizi kabine toplantılarına alan ve şahsi emirle keyfinize binlerce do- ları Türkiyede eşi bulunmayan bir otomobil getirtesiniz diye tahsis e- den sabık ve sadık ideal arkadaşı- nız Menderesin size muamelesin- den pek değişik olduğundan hava- dis kabilinden nakletmiştik; Böyle- ei 180 derecelik dönüşlerin itibar bulacağı ve eski "Etraf" ların bir yeni "Etraf" şeklinde devam ede- ceği endişesinin varit (olmadığını, herkesin aldığı notla kalacağını be- lirtmek istiyorduk. Fütursuz inkâr teşebbüsünüz karşısında yer zZa- mân, şahıs zikrederek hadisenin doğruluğunu açıkladık ve bunun Yeni Sabah okuyucularına da du- yurulmasını sizden istedik; (Bunu yapacak yerde, bu sefer, sizinle alâkalı haberi "Akis'in kini" ne vermeye kalkışıyorsunuz. Esas meseleyi artık dokunma- ma dikkatinizden dolayı sizi takdir ediyoruz. Bu, o mevzuda gerçeğin inkarma imkân kalmadığının biz- tat tarafınızdan kabulü mânasın' taşımakladır ki bir insanın noksa- nını anlamasından büyük fazilet ta- AKİS, 20 TEMMUZ 1960 yalanı gibi ona oyalatacağız. ızın, Yeni Sa bah Na gam! savvur olunamaz. Ancak lafı değiş- tirmeye kalkışmanızın da sizi fe- rahlatmayacağını göreceksiniz. A- kis'in her hangi bir kimseye karşı ne kini vardır, ne sempatisi. Akis'- in herkes hakkında, hareketlerin- den doğan bir kanaati mevcuttur. Hareketleriniz ortadayken hakkı- nızdaki kanaatimizi mukayyet bir kine atfetmeniz pek garibimize git- ti. Haydi, Akis'in kini var. Peki. sizi bilen herkisin sizi dair Histe- rini de hep şahsi kinlere Bil yükle- yeceksiniz? Kaldı ki "Akis'in ki- ni"ne sebep diye gösterdiğiniz hâ- dise hiç de anlattığınız gibi cere- yan etmemiş, isminden bahsettiği- niz kimse Pariste tahsiline devam ederken isminden bahsettiğiniz ga- zetenin sahibinden "artık muhabir- lik ücretini ödeyemeyeceğiz -bu üc- ret ayda 200 liraydı-, başka bir yer- den bu parayı sağlayabilirsen kal, sağlayamazsan dön, karadaki ma- san seni bekliyor" tartında aldığı mektup üzerine başka gazetelere, bu arada Yeni Sabaha da iş tekli- finde bulunmuştu. Bunda "unutul- mayacak kin" doğuracak ne var? Zaten bu hususu açıklamak bana değil; lüzum görürlerse isminden bahsedilen şahıslara ve gazeteye düştüğünden o basit taktiğiniz üze- rinde durmağı dahi boş sayıyorum. Benim Yeni Sabah okuyucularına duyurmamak gene meslek âdabı icabı istediğinin Akis'in etti karşı hiç bir kin beslemediği, ancak ha- reketlerinize, aklınız sıra giriştiği- niz manevralara eski ideal arkada- şınızı yermekte gösterdiğiniz süra- ai yazdığı ve AKİS mtiyaz sahibi mektupla okuyucularına duyurulmasını Tâ ki lak ve hakikatin şantaja hakkında eğlenceli cevap verdi ve istedi. Kurtul Altuğun mektubu aşağı- te not verdiği hakikatinden ibaret- tir. Yalnız bir nokta daha var. “Meslekteki ihüöaÜeleleHftii -gerek Halk Partisiyle, gerek Demokrat teker teker açıklayaca- gım" diyorsunuz. Aman ihmal et- meyiniz, bu kahramanca "mücade- leler"inizin O hikâyesini pek eğlene- rek okuyacağız. Bunu söylediktin sonra Akis'in Sarolla müzakereler neticesinde ne çıkarıldığını da o atacağınızı aad buyuruyor- sunuz.İşte o faslı bilhassa biz ina- namayacağınız tehalükle bekliyo- ruz. Akis, demek Sarolla müzakere- ler neticesinde çıkmış! Dr. Müker- rem Sarolla! İlk defa duyduğumuz bu son derece parlak keşfin tafsilia tını öğrenmek bizi de, Yassiadada- yiflendirme göreceğinden pek makbule geçecektir. Ne olur. Bay Safa Kılıçlıoğlu, kıymetli ha tıralarınıza -Menderese Türk Bası- nnı yola getirmek için yaptığınız tavsiyelerden ve nedense hepsi aynı akibete maruz kalan dostlarınızdan Nuri Saitle müdaveli efkârınızdan da önce- o kısımdan başlasanıza Pek ümitli bunamakla beraber meslek âdetlerine bu defa riayet nizi bekler, mektubunun Yeni Sa- bah okuyucularına (duyurulmasını dilerim. Akis Mecmuası Imtiyaz Sahibi Kurtul Altuğ