30 Mayıs 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

30 Mayıs 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S.B.F. nin muazzam nümayişi u defa tasvip ediyorlar cağız." Bartınlıoğlu şaşırmıştı. o Esasen samimi olmağ iç niyeti yoktu Canını sıkan yeni yaktığı oOHarman sigarasının ziyan olmasıydı. Sigarayı yüreği "cız" ederek söndürdü.Öze- rin sorduklarına cevap vermeğe baş- ladı. Sualler Komisyonun o geldiğin- den beri konuşulan şeylerin kâğıda dökülmesiydi. Aranılan yazıyı oOkim yazmıştı? Metin Toker ne iş yapar- dı? Bartınlıoğlu hangi yazılan yaz- mıştı? Kurmay Heyeti kimlerden müteşekkil di ? Bartınlıoğlu bütün bunlara o so- gukkanlılıkla ve doğru cevap verdi. Komisyon azalarının aldıklan cevap- lardan memnun olmadıklan yüzle- rinden belli oluyordu. Bunları birkaç saat evvel Kurtul Altuğ da söylemiş- ti. Onlar başka şeyler arıyorlardı. Mesela Bartınlıoğlu demeliydi ki "— C.H.P. ihtilâl dır. Bu yazıda kasdedilen de bu ih- tilâl metodlarıdır. Esasen Metin To- ker bütün bu işlerin basında bulun- maktadır. Hattâ İstanbul hadiseleri- ni organize etmek için şimdi kendisi İstanbuldadır." Genç gazeteci Tahkikat Komis- yonu azalarını memnun edemediğini anlamıştı. Yüreği parçalandı. Hiç değilse bu kadar yorulan milletvekil- lerine bir şey ikram etmek düşünce- si içinde üç milletvekilini bir kadeh bir şey içmeye davet etti. Özer tek- lifi pek beğendi ama işi olduğu için gelmesinin imkânsız olduğunu be- lirtti. İşini bitiren Komisyon azalan dı- şarı çıkarken Kemal Özer pek me- raklı olduğu Spor - Toto oyunu için gazetecilerin fikrini sormaktan ken- hazırlamakta-, dini alamadı. Cebinden çıkardığı Spor - Toto kuponunu Bartınlıoğluna- göstererek oynadığı oyun hakkında fikir serdetmesini rica etti. Bartınlı- oğlu tevazuyla başını öne eğdi ve: "— Aman beyefendi.. Su sıralar- da sizlerin karşısında fikir (o serdet- mek kimin haddine.. Her halde en münasibini oynamışsınızdır" dedi ve manasını odada bulunanların, hepsi- nin pek iyi anladığı küçük bir kahka- ha atarak azalara iyi geceler diledi. Halkın sevinci 07 Mayıs hareketi bütün bu hâdise- lerin tabii neticesi olduğundan do- layıdır ki, daha ihtilâlin ilk haberleri duyulduğunda yurt bir bayram neşe- sine boğuldu. İhtilâl Ankarada ger- çekleştiğinden en büyük sevinç baş- kentteydi. Nitekim o sabah saat dörtbuçuk, beş sularında Bahçeliev- ler 6. sokaktaki bir apartmanın üçün- cü katında oturan yirmisekiz yaşla- nnda genç bir kadın, deliler gibi o- dadan odaya koşuyor, bütün ev hal- kını uyandırıyor, bir yandan ağlıyor, bir yandan gülüyor, bir yandan bağı- rıyordu: "Uyanın! Kurtulduk! Müj- de! İhtilâl çıktı" Kesik kesik, birbi- riyle bağlantısı az bulunan kelime- lerin bütünü olanları bütün açıklığı ve berraklığı ile ifade edebiliyordu. Genç kadın bir çocuğuna bir kocası- na, bir annesine, bir kardeşine sarılı- yor, balkona çıkıyor, yerinde duramı- yordu. "Şimdi, şimdi radyoda dinlet dim! Ordu idareyi ele aldı!" Uyku- dan birden bire uyandırılan ev halkı kısa bir şaşkınlık anından sonra bir- birine sarılmaya, Öpüşmeğe, ağla- mağa ama bu sefer sevinçten ağla- maya başlamışlardı. "Bayrak!" de- diler, "Nerede bayrağımız?" Telâş ve YURITA OLUP BİTENLER heyecandan, her zaman büyük bir titizlik ve itina ile sakladıkları bay- raklarının yerini bile bulmakta güç- lük çekiyorlardı. İki bayrağı birden balkonlarına astılar! Karşı evlerin balkonları da doluydu. Oralarda da bir telâştır, bir sevinçtir gidiyordu. Çevredeki bütün balkonlar kısa za- manda bayraklarla donandı. Evin dörtbuçuk yaşındaki küçük kızı, "Anneciğim ne oldu? Babacı- ğım ne oldu?" diye durup dinlenme- den soruyordu. Kimsenin çocuğun sorusunu cevaplandırmaya Oo vakti yoktu! Yalnız kendi heyecanları, se- vinçleri ile başbaşaydılar. Sonunda küçük kızına annesi cevap Verdi: "Adnan Menderes düştü çocuğum!" Çocuk biran şöyle bir duraladı, ve- rilen cevabı pek kavrıyamamıştı. Ye- niden annesinin eteğine yapışıp Sor- du: "Anneciğim, Ad-nan Men-de-res kuyuya mı düştü!" Bütün ev halkı kahkahadan kırıldı. Bu sefer babası sarıldı kızına, kucağına aldı, yanak- larından öptü: "Evet ya kızım kuyu- ya düştü. Kendi kazdığı kuyuya ken- disi düştü!" Aynı gün öğleden sonra ise otuz beş yaşlarında bir genç adam şöyle diyordu: "— Dünyanın hiç bir yerinde ve tarihin hiç bir devrinde bu kadar kı- sa süren, bu ölçüde sükünet içinde yapılmış, bu derece halkın desteğine mazhar olmuş, böylesine bir bayram havası içinde karşılanan bir ihtilâl hareketi yapılmamıştır!" İhtilâl gününün öğleden sonrasın- da saat 16 dan itibaren, yani harekâ- tın başlamasından on iki saat sonra, Başkent halkının sokaklarda ser- bestçe dolaşmasına müsaade edil- mişti. Harekâtın ilk saatlerinde bü- tün memleket uykuda bulunduğuna, ancak sabahın beşinde altısında hâ- diseden haberdar olduğuna göre, de- mek ki on saatlik ilk tedbir mahiye- zur içinde, halka güven içinde yapıl- mış, ve başarılmış bir başka ihtilal var mıydı? Doğrusunu söylemek ge- rekirse, ilk sokağa çıkma yasağına ait tebliğ de halkı büyük kütleler hâ- linde olmamakla beraber sokağa çık- makdan alıkoyamamıştı. Alıkoyama- mıştı, çünkü bütün halk öylesine dol- muştu, öylesine sıkılmıştı ki, onu kendinden geçirircesine sevince bo- gan böyle bir hareketi alkışlamak, kurtarıcılarını selâmlamak, bağ rına basmak, öpmek isteğinden hiç bir tedbir alıkoyamazdı. Esasen, bü- tün Ankara sokaklarını vızır-vızır tarayan Ordu birlikleri de, dan Harbiye ve Yedek Subay talebe- lerine, erlerine kadar- bu misli görül- memiş sevgi gösterilerine engel ol-

Bu sayıdan diğer sayfalar: