YURTTA OLUP BİTENLER. mişti. Ama simdi Al tuğun ne olduğu kendiliğinden ortaya çıkmıştı. e Esa- sen Kemal Özer, Bartınlıoğlunu da- ha fazla merakta bırakmadı. AKİS çinin selâmına yaram yamalak mu- kabelede bulunduktan sonra : — Cemal Yıldırımın kapak ol- duğu sayıda bu zatla ilgili (oyazının müsveddesinin nerede olduğunu bili- yor musunuz?" diye sordu ve ar- kasından ilâve etti : "— Şayet bu yazıyı bulmamıza yardım ederseniz arkadaşınızı da kurtarmış olursunuz. Kurtul Altuğ şahadetten imtina suçuyla (oKomis- yonumuz tarafından tevkif edilmiş ve ihtilâttan men edilmiştir. Böyle- likle bir masumu da kurtarmış ola- caksınız. Genç gazetecinin ağzı bir karış açık kaldı. Kurtul Altuğun masum olduğunu söyleyen Kemal Özerle Kurtul Altuğu tevkif eden Kemal Özer aynı şahıstı. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusuydu. Başım tevek- külle sallıyarak sivil polisler gibi o da aramağa başladı. Gerçi yazının nerede olduğunu bilmiyordu. Esasen bulacağını da zannetmiyordu. o Zira müsveddelerin pek çoğu gibi o da bir kenara atılmış veya yırtılmış olabi- lirdi. Masanın bütün gözleri teker te- ker araştırıldı. Bu arada Komisyonun faal ve çalışkan azalan işlerine yara- yan birçok kâğıdı da alıkoyuyorlardı. Bunların içinde (Metin Tokere gelen davetiyeler başlıca kısmı teşkil edi- yordu. Bu ziyaretten en fazla zararlı çı- kanlar Ulus gazetesi mensupları ol- du. Komşularında cereyan eden ha- diseyi merak ederek karşı daireden AKİS idarehanesine gelen Ulusçular içerde mahsur kalmışlardı. Tahkikat Komisyoliu azaları (o dışarı bırakmıyorlardı. Azalar işlerini cid- den pek İtinayla oyapmaktaydılar. Kemal Özer dışarıdan gelecek her- Gireni lara kendisi cevap veriyordu. Ses t nu tesadüfen Atilla (o Bartınlıoğluna benzemekte ve bu benzeyiş işini ko- laylaştırmaktaydı. Mesela AKiS mü- essese müdürü Mübin Toker hiç bir şey anlamadan tam dört defa Özer- le Bartinlioğlu diye konuşmuştu. Vakit ilerledikçe AKİS çilerle Komisyon azaları arasında samimi- yet ilerledi. Artık senli benli muş ve memleket 'meseleleri üzerin- de münakaşalara bile , başlanmıştı! Yusuf Ziya Ademhan ile Kemal Öze- rin arası pek iyi idi. Ademhan mem- leketteki Demokrasi hayatımız hak- kında Özere bazı nasihatlarda bulu- nuyor, genç Kütahya milletvekili 30 AKİS çiyi ciddiyetle dinliyordu. He- le Bartinlioğlu Özerin pek hoşuna gitmişti. Gerçi genç gazeteci bu sa- mimiyetten hoşlanmış değildi oama alinden bir şey gelmediğinden Özerle dostça sohbette bir mahzur görme- mişti. Bir ara Kemal Özerin kendisi hakkında düşündüğü iyi (o şeylerden cesaret alan Bartinlıoğlu bir itirafta bulunacağım söyledi.Özer büyük bir dikkat ve ciddiyetle AKİS çiyi ke- nara çekti ve dinlemeğe koyuldu. Bartinlıoğlu şöyle dedi : "— Vallahi Kemal buy.. Ben bu kadar kötü adam değildim. Değildim ama 1954 yılında bir sene Zafer ga- zetesinde çalıştım, ahlakım ondan bozuldu Tehlikeli samimiyet Gariptir ama Özer, Bartınlıoğluna hak verdi. Onlar da bu Zafer ga- zetesinden memnun değillerdi. o Şu muhalefetle bir kısım basının hesabı- nı görsünler, ilk işleri Zafer gazete- sini bir düzene koymak olacaktı. Genç gazeteci çok iyi olacağını, işte o zaman Zaferde çalışılabileceğini Özere söyledi. Tahkikat Komisyonu azası pek memnun oldu. Bu arada es- ki siyasi şube müdürlerinden Ekrem Anıt kendine has polisiye manevra- larla AKlSçileri isticvap etmekteydi. Aniden bazı sualler soruyor, sonra cevabın hepsini dinlemeden vazgeçe- rek araştırmaya koyuluyor, derken hiç alâkası olmayan bir konuyu ele münakaşaya bunu i P devrindeki terör havasından ve kat- ledilen Demokrasimizden dem vuru- ordu! Sonra ani bir dönüşle gene suallerine geçiyordu. Gecen saatler Tahkikat Komisyo- nunun çalışkan azalarına idarehane- de birşey bulamıyacaklarını anlat- mıştı. Bir de matbaayı araştırmağa karar verdiler. Hep beraber dışarı çıkılıyordu. Bu sırada Kemal Özerin gözüne bir kapı ilişti. Kapı Metin Tokerin çalışma odasının kapısıydı. Kendisi İstanbulda olduğu için de ki- litliydi. Özer kapının açılması için Bartınlıoğluna emir verdi. n AKİS çi anahtarın kendisinde olma- dığını ve İsterlerse kapıyı kırabile- çeklerini söyledi. İki sene evvel hırsız aynı şekilde girmiş, halı çal- mıştı. Özer bir iki saniye derin ve ciddi düşündü. Sonra karar vermiş! gibi başıyla bir polis çağırdı. Kendiri leri gelinceye kadar kapıdan ayrıl- mamasını söyledi. Aşağıda bekliyen iki (o otomobille AKİS in basıldığı Rüzgârlı Matbaa- nın yolu tutuldu. Matbaada Müesse- se Müdürü Mübin Toker bulunuyor- du. Gerekli malümatı komisyon aza- larına verdi. Matbaa da sıkı sıkıya araştırıldı ve azaların hoşuna gide- cek bir şey bulunamadı. Tekrar ida- rehaneye dönülmesi ve kapalı kapı- nın kırılarak o odanın da araştırıl- masına karar verildi. (o Başyazarın odası kapısı kırılarak araştırıldı. O- dada esasen fazla bir şey yoktu! ,. Araştırmanın ortalarında Özer elini yeleğinin cebinden kısa bir müddet için çıkararak bir (o daktilo istetti. Daktilo getirildi. e Ulusçular- dan Teoman Karahunun önüne ko- Özer büyük DEE ciddiyetle Bartınlıoğluna dönerek : u ağzınızdaki sigarayı lüt- fen söndürün Atilla bey! Biraz fazla samimi olduk galiba.. İfadenizi ala- Generaller gençler arasında . Biri başladı, diğeri bitirdi AKİS, 30 MAYIS 1960