alakadar oldu. Saat 20.30 u gösteri- yordu ki iradei seniye çıktı. Tahkikat Komisyonu tam kadro halinde top- lanmış, şahidi dinlemeye omüheyya idi. Genç AKİS çi iki polis nezaretin- de iki adım mesafedeki karsı odaya sokuldu. Buradaki manzara cidden görülmeğe değerdi. Bu oda diğer iki odaya nazaran biraz daha büyükçey- dI. Mefruşat bakımından diğerlerin* den farklı değildi. Ne var ki burada bir parça daha kalabalık vardı. Ko- misyon tam kadrosuyla faaliyet Oha- lindeydi. Riyaseti, neşrettirdiği teb- liğlerle şöhret yapan A. Hamdi San- car işgal ediyordu. İlk söz düellosu Kurtul Altuğ ile Çorum millletvekili Kemal Biberoğlu arasında cereyan etti.. Kemal Biber- oğlu Komisyonun karşısında duran zatın bildiklerini (o «altlamakta ısrar ettiğini İleri sürüyor ve şöyle diyor- du : "-Bu karşınızda duran zat bas- tan beri suallerimize cevap vermek- ten kasıtlı bir şekilde imtina etmek- tedir. Lütfen riyaset makamı bu za- ta komisyonun her şeyi oyapmağa, hatta kendisinin tevkifine bile karar almağa selâhiyetli bulunduğunu teb- liğ etsin". İlâve ediyordur: "- Tekrar soruyoruz: Cemal Yıl- dirimin orijinal fikirleri ve ekzantrik tasavvurları nelerdir ?" Mesele anlaşılıyordu. Bunca taz- yik, bunca asap bozucu tedbirler is- tenileni söyletmek içindi. oKomisyo- nun fert hak ve hürriyetlerini o bir parça olsun kıymet verdiği (o yoktu. O halde bu adamlara onların lisanıy- la hitap etmek yerinde olacaktı. Ni- tekim Altuğ da böyle yaptı. Kemal Biberoğlunun iddialarım şiddetle red- detti ve Komisyona hitaben "Cemal Yıldırımı hayatımda bir defa bile görmüş değilim. Ancak iktidar bo- razanlarının feryadı figanı AKİS in objektifinin bu politikacı üzerine çevrilmesine sebep (oolmuştur" dedi ve ilave etti: "Kaldı ki parti içinde hareket tarzı bizim tarafımızdan tasvip görmese dahi Cemal Yıldırı- mın, haksızlığa uğramış o heyecanlı ve idealist bir politikacı lIduğunu lâzım gelir." Bunun üzerine tekrar elektriklendi, Kurtul Altuğa son defa hakikati ifade etmesi ihtar edildi ve polis nezaretinde oyeniden yeşil odaya gönderildi. Sabır küpü... Tam bu sıralarda ayni koridorun giriş kapısı yanındaki soldan ikin- ci odada sabırlı bir başka adam me- tanetle kendisiyle alakalı neticeyi bekliyordu. Bu sert yüzlü, babacan tavırlı, etine hafifçe dolgun adam bir AKİS, 30 MAYIS 1960 YURTTA OLUP BİTENLER D.P. Matbuat ocağında indirilen tabelâ Eski olitikacıydı. Adı Cemal Yıldırımdı. ünün birinde İştanbuldan "bir hu- sus hakkında şehadetine omüracaat iki sivil memur refak- ekspresle Ankaraya getirilmişti. Ankarada Berlin oOte- lin bir odasında ikâmet ediyor, gün- düzleri C.H.P. Genel Merkezinde par- tili arkadaşlarıyla temaslar yapıyor- du -tabii Tahkikat Komisyonuna ça- ğırılmadığı günlerde-. Günlerden bir gün, günlük güneş- lik bi Nisan günü Komisyona çağı- rılmış ve koridorun öteki ucunda bu- lunan AKİS Yazı İşleri Müdürü ile kader birliği etmişti. Saat 21.15 de her iki odadaki mevkutlar teker teker Tahkikat Ko- misyonunun karşısına çıkarıldılar ve kendilerine 'bir tedhiş havası içinde tevkif edildikleri bildirildi. Her ikisi de dudaklarında acı bir tebessüm, hiç ama hiç irkilmeden kendilerine tahsis edilen bir otomobile bindiler. Nereye götürüldüklerini bilmiyorlar- dı. Ne var ki imanları sağlamdı. Ce- mal Yıldırım ve Kurtul Altuğ otomo- bilde tanıştılar, konuştular ve nere- ye götürülebileceklerini mütalaa et- tiler. AKİS Yazı İşleri Müdürü oto- mobil Anafartaları kıvrılınca gülüm- semeğe başladı. Zira yeni bir Hilton yolculuğunun eşiğinde bulundukları- nı artık biliyordu. Giren kazanıyor... Cemal Yıldırım ve Kurtul oAltuğu götüren otomobil köşeyi döndüğü sırada bir başka otomobil de emek- tar Rüzgârlı sokağın köşesinden kıv- rıldı ve biraz ilerledikten sonra dur- du. Otomobilden inen adamlar ağır adımlarla Ove Hanın merdivenlerini tırmanmaya başladılar. Hemen ar- kalarından gelen bir başka otomobil- den inen resmi ve sivil polisler adam- çamlar... lara -merdivenlerde yetişmiş, vere- çekleri, emirleri bekliyorlardı. . Grup Ove Hanın ikinci katma geldiğinde durdu. Üzerinde AKİS yazılı.: kapı- nın Ziline bastılar. Kapı e birdenbire içeri daldılar ve bir an AKİS idarehanesini kaplayıverdiler İçeri evvela Kütahya milletvekili ve Tahkikat Komisyonunun en genç azası Kemal Özer girmişti. Eli yele- ginin cebindeydi. Arkasından Nec- mettin Önder ve Ekrem Anıt etraf- larım tetkik ederek Yazı İşleri Mü- dürünün odasına (yöneldiler. o Nec meddia Önderin ağzında yarısına ka- dar içilmiş nefis bir puro vardı. Kor misyon azası sindire sindire purosu- nu içmekte ve etrafı seyretmekteydi. Kemal Özer yanında , bulunan sivil polislerden birine sadece işaret etti. Polis işaretin "Arayın" demek olduğu nu her ne hikmetse anladı ve Kurtul Altuğun masasına uzanarak çekme- celeri karıştırmağa başladılar. (o Bir- kaç dakika içinde Anıt, Önder ve si- vil polisler idarehanenin içine dağıl- mışlar, etrafı didik didik etmeğe başlamışlardı. Aradıkları Cemal Yıl- dırıma ait oyazınmın omüsveddesiydi. Ayrıca, işlerine yarayacak diğer ba- zı mühim evraka de el koyuyorlar- dı. Bu sırada bir başka AKİS çi ka- pıdan içeri girdi. Gelen Atilla Bar- tınlıoğluydu. Örfi İdare Kumandan- lığından gelmekteydi Sabah saat 12 sıralarında Tahkikat (Komisyonuna çağırılan arkadaşından bütün lara rağmen bir haber alamadığın- dan hayatından endişeye kapılmış ve kumandanlığa resmen müracaat ederek Kurtul Altuğun ne olduğunu sormuştu. Bir Tuğgeneral (o Bartınlı- oğluna en kısa zamanda Altuğ hak- kında malumat verileceğini o bildir-