o Cilt : XVIL, Sayı ; 301 AK I & 30 Mayıs 1960 HAFTALIK AKTÜÂLİTE MECMUASI YURTTA OLUP BİTENLER Millet Hikayenin sonu 27 Mayıs 1960 sabahı -günlerden cumaydı- Ankar: 32394 numa- ralı telefon çaldığında saat dördü gösteriyordu. Heyecanlı bir kadm sesi: — Metin beyle rum?" diye sordu. Metin Toker uykulu bir sesle vet, benim" dedi. "- Askeri birlikler Çankayayı zaptettiler. Reisicumhur ve Koral - tan tefkif olundular. Haberiniz var mı?" diye devam etti. Bu saatte bu neviden telefonlara ziyadesiyle alışık bir insanın umur- Ea içinde Metin Toker: Öy mi görülüyo- “E. Telefondaki ses: mi?Hayır, haberim yel Duymamıştım" dedi. Telefondaki oses devam etti: "-İhtillal oldu ve hükümet dev- rildi" Metin Tokerin uykulu sesi sordu: Si imsiniz, hanımefendi?" Cevap, beklenen cevap oldu: "- Bir vatandaşınızım... (Metin Toker telefonu kapadıktan sonra' salona dönüp yattı ye dudak- larının arasından "Deli karı!" diye mırıldandı. Fakat bir çeyrek saat geçmişti ki telefon yeniden çaldı. Me- tin Toker aynı uykulu sesle: "- Efendim "dedi Hattın Öbür ucunda gene bir ka- dın vardı. Ama bu defa ses tanıdık " — Ben Leylâ Çambel Metin " bey.. Leylâ Çambel konuşmasının geri kalan kısmının yarısını fransızca, yarısını ingilizce olarak yaptı. Leylâ Çambelin Atatürk Bulvarı üzerinde- ki evinin önünden tanklar Çankaya- ya doğru çıkmışlardı. Koraltanın tev- kif olunduğu omuhakkaktı. Bayarın da yakalandığı bildirilmişti. Demok- rat iktidar devrilmişti. Leylâ Çam- bel "Mutlu olsun.. Kutlu olsun.." di- yerek sözlerini bitirdi. Gerçi Demok- rat iktidar devrildiğine göre Leylâ telefonları (o dinleyenlerin için niçin Oo fransızca ve ingilizce konuşmaya lüzum his- ssettiğni Metin Toker pek anlamadı âma Alman Ajansının Türkiye mu- 3 Orgeneral Cemal Gürsel basın mensuplarıyla Tarihi habiri olan meslekdaşının daima doğ- ru haber aldığını bildiğinden kalk- mayı tercih etti. Yatak odasının pen- ceresinden dışarı baktığında hem kendi evinin,hem de İsmet İnönünün oturduğu yandaki evin süngülü tüfek taşıyan askerler tarafından kordon altına alınmış bulunduğunu gördü ve sokakta bir general ile bir yarbayın dolaştıklarını farketti. Yarım dakika içinde giyinerek bahçeye bakan mut- fak kapısından dışarı çıktı. İki ev a- rasında bahçeden gecen bir yol var- dı. Fakat dışarıya adımınıl atmıştı ki evin arkasında bekleyen genç bir Harbiyelinin oOtabanca namlusuyla burun buruna geldi. Genç Harbiyeli "Gir içeri.. Yasak.." dedi. Sonra bir an baktı ve tabancasını indirerek "Afedersiniz, tanımadım.. Buyrun" diye devam etti. Bu sırada sokaktaki Tuğgeneral İsmet İnönünün evininn bahçesine girmiş, Metin Tokere doğ- ru geliyordu. Metin Toker "Hayrola Paşam" diye sordu. Tuğgeneral adı- nın Gani Paşa olduğunu, İnönünün evinin emniyetini sağlamakla vazife- li bulunduğunu, Ordunun idareyi ele aldığını bildirdi. o Verdiği malümata göre askeri birlikler saat üçte hare- kete geçmişlerdi. Bayâr ve Koraltan tevkif olunmuşlardı. Alınan tertibat vazife icabı daha harekete geçilmeden, ilk iş olarak İnönünün evinin emniyeti sağlanmıştı. Her şey yolundaydı. Metin Toker "Paşayı uyandırıp ha- berdar edeyim" dedi. Gani Paşa İşle- rin yolunda gittiğinden öylesine e- mindi ki itiraz etti: "— Hiç rahatsız etmeyin, Metin bey.. Ne zaman kalkarlarsa kendile- rine o zaman arzederiz Genç Harbiyeliler Emniyet tertibatına memur edilmiş bulunanlar (oOHarbiye ve (Yedek Subay Okulunun genç talebeleri, ni tam bir ay evvel istanbul Üniver- sitesinin bahçesinde (oMenderes reji- mine karşı ayaklanmış olanların ne- sildaşlarıydı. Hepsi çakı gibiydiler ve oynadıkları tarihi rolün azametini omuzlarında hissettikleri anlaşılıyor- du. İnönünün evini beklemeye me- mur edildiklerinden okullarından di- ger birliklere evvel, çi di Kendilerine takip edilecek yol ola- cak Anıt Kabirin altından geçen top- rak yol 'gösterilmişti. Bunun sebebi yol üzerinde polis okarakolu bulun- mamağıydı. Zira Örfi İdarenin soka- ga çıkma yasağı saat dörtte bitiyor- du ve askeri vasıtalar içinde Harbi- ye talebelerinin silâhlı olarak nakle- AKİS, 30 MAYIS 1960