YURTTA OLUP BİTENLER karşılaştırılmalı bir hadiseyi vr salıverilmeliydi .Salıverilmeliydi görsünler nümayiş nasıl olur! C.H. P genel merkezini bunlar basmalı, ca- nma okumalıydı D.P gençlik teşki- lâtı ileri gelenleri gözlerini kapayıp bunları (oOdüşündükçe (o keyiflerinden kıs kıs gülüyorlar, neşeli kahkaha- lar atıyor, bir birlerine göz kırpıyor- lardı. O gün büyük gayretlerle yeri yüz kişi toplandı. Ceplerine para, delerine istedikleri cins alkol oldu ruldu. Öyle ki öğleye doğru getirillen- lerin gözlerini kan bürümüştü Yolda düz bir hat üzerinde yürüyemiyorlar- dı. Atatürk bulvarında bir aşağı bir yukarı dolaşmağa başlamışlardı. Kanlı gözlerle etrafı süzmekteydiler. Garip bir tesadüf, sakallı gençler de o gün kalabalıktı. Bulvar birbirini dikkatle süzen iki grubun istilâsına uğramıştı. Tesadüflerin en garibi, 7 Mayıs günü Atatürk Bulvarında Harp Okulu talebeleri de pek fazlaydı. Gözleri kan çanağına dönmüş adam- lar bu tesadüfü havanın güzelliğine verdiler. (o Aksi şeytan, resmi elbise- leriyle pırıl pırıl Harbiyeliler C.H.P Genel Merkezinin etrafında dolan- maktaydılar. O civardan ayrılmıyor- lardı. Kanlı gözlüler bu tesadüfü de Başbakanlarının açtırdığı geniş yo- lun güzelliğine verdiler. Harbiyeliler bu güzel ve geniş yolda gezmeği her- halde pek seviyorlardı. Yalnız tesa- düfler pek sıklaşmıştı. Meselâ kafa- ları dumanlı adamlara Harp Okulu talebeleri pek iyi nazarlarla bakmı- yorlardı. Gelip geçerken biraz tuhaf- ça sesler çıkarıyorlardı. Acaba bi ra mı öyle gelmekteydi?. Aman gi olsun, bir kere işe irişilmiş- ti, yapılacaktı. Saat 17.30 a doğru D. P. İl Merkezinden beklenen işaret geldi. Aynı anda sakallı ve ıslık me- raklısı gençler de harekete geçmiş- lerdi. Ortalık birden karıştı. Her iki taraf ta C.H.P. Genel Merkezine dog- ru yürüyorlardı. Gene garip Bir tesa- düf, bu sefer asker pek çabuk yetiş- miş ve kalabalığı dağıtmak için ge- rekli tedbiri almıştı. İşte bu anda başları dumanlı D.P. lilerin hali görülecek şeydi. Asker herbirini teker teker toplamağa baş- ladı. Hem de evveli hüviyetini soru- yor ve cakayla çıkarılan D.P. hüvi- yetini gösterir göstermez sadık D.P. li ayaklarının yerilen kesildiğini his- sediveriyordu. Bu arada nazikâne ok- şanmalar da olmuyor değildi. Birkaç dakika içinde, etraftan toplanan Ehlisalip ordusundan bir tek fert kalmadı. Harp Okulu talebeleriy- le ıslık meraklısı gençler de. garip bir tesadüf, hâdise başladıktan bir- kaç dakika sonra ortadan kaybol- Baki muş ve sadık D.P. lilerle askeri baş- başa bırakmışlardı. Birkaç gün son- ra köylerine gönderilen bu imi askerle başlarının hoş olmadığını ar- kadaşlarına yana yakıla anlattılar. Gelen Hürriyet... Geçen günler Bulvardaki ıslık ses- lerini arttırdı. Gazi Osman Paşa marşı ayın plâğıydı. Pek rağbet gör- müştü, ağızlardan düşmüyordu. Ye- diden yetmişe kadar bu marşı herkes pek sevmiş, pek tutmuştu. D.P. liler, ikinci tecrübeden sonra da toplanma merakından vazgeçmediler. Şimdi sevgili Başbakanlarına yeni bir sev- gi tezahüratı hazırlayacaklardı. Ma- yısın yirmisinde Hindistan Başba- kanı Nehru resmi bir ziyaret yap- mak üzere Ankaraya gelecekti. An- Namık Argüç Kısa süren ikbal 27 Mayısta D.P. il merkezi kalan kubbede bir bet veda karalılar kıymetli misafirlerini kat- şılamak üzere sokaklara dökülecek- ti. Bu arada sevgili Mendereslerine şöyle fiyakalı bir tezahürat yapıla. hani hiç te fena olmazdı. Ama, işi bu teşkilini Başkanı Mehmet Akın bizzat üzerine aldı. Ci- vardan getirilecek binlerce insan yol boyunca sıralanacaktı. Yol boyunca Menderes alkışlanacak, bu arada Nehru da aradan çıkmış olacaktı. Ankaralılar nasılsa misafirlerini a- ğırlarlardı. Tam Üç yüz kamyon ci- var kaza ve köylere gönderildi. Kam- yonlar her zamanki gibi resmi da- irelere aitti. Getirilecek olan Demok- ratlara sıkı sıkıya tembihat yapıldı ler yedirilerek ve ceplerine biraz harçlık konulacaktı. Hakikaten gelenleri görünce Meh- met Akının gözleri yaşardı. Teşki- lât çok iyi çalışmıştı. Getirilenler DI9 Kapıdan Kızılaya kadar ince bir dizi halinde sıralandı. oUlustan bu yana vatandaş işin pek. farkında değildi Ama Ulusu geçince sadık Demok- ratlar derhal kendilerini belli oedi- yorlardı. Hele Kızılaya yaklaştıkça işin eğlencesi pek fazla arttı. Nehru- yu bekleyen Ankaralılar bıyık altın- dan gülmeğe ve olacak hâdiseleri beklemeğe koyuldular. Gene eğlene- ceklerini anlamışlardı. Sakallı deli- kanlılara, her nedense pek itimatları vardı. Ne çare ki protokol dairesi gene yanılmıştı. Nehru ve Menderes meş- hur Cadillacla Ankaraya girdiler. İş- ler Ulus meydanına kadar normal gitti. Mehmet Akınn O silahşörleri