EL veriyor el Orta direk, bel veriyor! Döndüm baktım sağ yanıma Namık Gedik can veriyor... veriyor Polisleri bir telâş aldı ki görenler kahkahadan bayıldılar. Bununla be- raber adamcağızlara hak vermeme- nin imkanı yoktu. Ya bu söylenen türküyü müthiş İçişleri Bakanı du- yarsa?.. Maazallah yer yerinden oy- nar, milletin İçişleri Bakanlığı teb- liğlerini radyoda dinlemekten anası ağlardı. Gaz bombalı ve coplu polis- ler tekrar Kızılaya seğirttiler. Onlar gelinceye kadar meydanda şarkı söy- leyen kalmamıştı. Derhal kalabalığa coplarla geriştiler. Hem ne giriş, gören bu sportmen delikanlıları tak- dir etmeden geçemedi! Bu arada hal- kın arasından rastgele beş on kişi ya- kalanmış ve meşhur gri kamyona bindirilmişti. Ancak hamulesinin ta- mamını almayan kamyon bekletili- yordu. Biraz ileride başlayan üçüncü bir türkü diğerlerinden çok daha ca- Zipti: Ankaranın taşına bak Gözlerimin yaşına bak Menderese esir olduk Şu feleğin işine bak.. Amanın!. Polislerin neredeyse dudakları ouçukluyacaktı. Beyfendi ikiyüz metre ötedeydi. Bunu duyarsa muhakkak surette bir rezalet çıkar, hepsini ekmeğinden ederdi. Bulvarın bütün apartmanları lebalep insan doluydu. Kadınlar söylenen marşlara ve şarkılara iştirak ediyorlardı. Po- lisin copu insafsızca işlemeğe başla- mıştı. Toplananlar gri arabaya tıkı- lıyordu. Etraf biraz sakinleşti. Ya- kalananlar götürüldü. Nümayiş dağı- tılmıştı. Polisler biraz nefes alır gibi oldular. İşte ne olduysa bu sırada oldu. Başbakan Menderes Bulvardaki ka- labalığı görmüş, sahnenin hazır oldu- ğunu sanmıştı. Oldum olası böyle ka- labalığa dayanamazdı. Beyfendi a- lelacele Ordu evinden çıktı. Meşhur Cadillac'ına binerek ağır ağır Kızıla- ya doğru çıkmağa başladı. Mütebes- sim, etrafına bakmıyordu. Ordu evi etrafına toplatılmış iki yüz kişilik "Beyfendi hayranları" yaygarayı ko- pardılar. Mamafih pek uzun boylu da bir şey olmadı. Beş liralık alkış el- bette bundan fazla olamazdı. Şahane Cadillac ilerledi. Bu sırada Devlet Başkanı Celâl Bayar da Kızılayda belirmişti. Şahane Cadillac Bulvarın ortasına kadar içten olduğu için son derece sessiz, tezahürat arasında geldi. Orada toplanan halk Başbaka- na olan sevgisini, bağlılığını içine a- kıtacak cinsten değildi. Birden AKİS, 30 MAYIS 1960 parlayıverdiler. Yumruklar o sıkılmış- tı. Eller ağızlara getirilmiş avazları çıktığı kadar bağırmağa aşlan- mıştı. Bağırdan tek hecelik bir ke- limeydi: "- Yuh.." Şahane Cadillac Menderesin em- riyle nümayişçilerin arasında durdu. Arabadan atlayan Beyfendi kalaba- lığa döndü. Bağıranlar tek hecelik kelimeyi bırakmış, daha eğlenceli şeyler söylemekteydiler. Bir o kısım halk Başbakanın fena halde sinirine dokunan "İstifa" kelimesini haykı- rıyordu. Bir kısmı "Lüks Nermin" diye haykırıyordu. Bazıları da ince ruhlu, çıtkırıldım erkekler için söy- lenen ve son günlerde futbol maçla- rında hakemlere bol bol tekrarlanan bir kelimeyi tempo tutarak bağırı- yorlardı. Daha sonra "yuh"lar tek- YURTTA OLUP BİTENLER Başbakanı (o kalabalığın arasından çekti çıkardı. Fakat fazla taham- mül edememiş olacak ki elli met- re kadar ötede bıraktı. Zaten Men- deres çırpınıp duruyordu. Ancak Kızılayda oMenderesi de, Bayarı da yeni yuhalar bekliyordu. Sa- bık Başbakan çılgına dönmüştü. Ora- dan oraya kuşuşup duruyordu. Biraz evvel "İstifa et!" diyenlere "Öyleyse beni öldürün" demişti. Sanki iki şık vardı: Ya Başbakan kalmak, ya öl- mek! Halbuki hâdiseden sadece yir- mi gün sonra Menderes günde sayı- sız miktarda sigara içerek, üstelik Harbiyenin bir odasında mevkuf, ezi- yet ettirdiği gençlerin haklı nefretiy- le çevrili Başbakan olmadan da pek âlâ yaşayabilecekti! Islık meraklısı sakallı delikanlı- ların 655 K plânı istenildiğinden çok daha iyi tatbik edilmişti. Jandarmalar halkı dövüyor Emir yüksek rar başladı. Menderes sinirlenmişti. Elini şahane Cadillac'ın arkasına hiddetle vurdu Yumruğunun acıma- sına aldırmadan süratle geri döndü. Tam burnunun ucunda bir el sallanı- yordu. Elin sahibi bir genç kızdı. Gü- cünün yettiği kadar "yuh" diye hay- kırmıştı. Bir ara halk Başbakanın ü- zerine yürüdü. İpek gömleği pantalo- nundan dışarı çıkan Beyfendinin pa- halı kravatı da egrilmişti. Koluna bi- rinin girdiğini hissetti. Kolundan ya- kalayan Niyazi Bicioğluydu Bicioğ- lu Başbakanı hemen orada bulunan başka bir otomobilin içine soktu. Kü- çük Wolksvagen otomobilin sahibi Hürriyetin muhalif olduğu için Men- deres tarafından gazete sahibine söy- lenerek değiştirilen Ankara mümes- sili Emin Karakuştu Karakuş mana- lı manalı gülümsedi ve gaza bastı. yerden Olmadı baştan, , D.P. Gençlik Teşkilâtı Başbakanla- rının bu hallere düşmesine pek fazla üzüldüler. Üstelik dünya ba- sınında hâdise resimleriyle ve bütün tafsilatıyla yer almıştı. Gerçi hâdi- seyi Veren gazete ve dergiler Türki- yeye sokulmadı ama, kulak gazetesi şiddetle işliyor ve tirajı hergün biraz daha fazlalaşıyordu. Bir şeyler yap- mak gerekti. Bu ıslık meraklısı bal- dırıçıplak güruha hadlerini bildirmek şart olmuştu Ama Ankaralı Demok- ratlar boylarının ölçülerini almışlar- dı. Civardan sadık Demokratları to- parlayıp 7 Mayıs günü bir gövde gös- terisi yapmak vardı. Hem öyle bir gösteri ki sakallı gençlerin kulağına küpe olsun. Şöyle iri kıyım D.P.li- leri toplanıldı, bir iyi kafalarını tüt- sülenmeli, ellerine Allah ne verdiyse