ları istendiğinde hiç kimse yerinden dahi kımıldamamıştı. Yer tutmuş olanların çoğu sabah karanlığında gelmişler ve sinemaya girmişlerdi. Hiç oradan ayrılırlar mıydı? Paşayı dinleyecekler ve köylerine - döndük- lerinde Paşadan dinlediklerini nak- ledeceklerdi. Paşa, kalabalık halkdan dağılma- sını rica ederken atlı polislerin kam- çıları ve yaya polislerin copları sık sık inip kalkıyor, onlar da aynı şeyi daha az nazik şekilde istiyorlardı. Fa- kat vali, daha parlak bir buluşla or- taya çıktı. Halka karşı göz yaşartıcı bomba kullanılması için emir verdi. Bir bomba halkın yuha sesleri ara- sında patlatıldı. Ancak, yuha sesleri- nin bomba sesinden daha fazla gü- rültü çıkardığını duyanlar bu oyuna devam etmemeyi tercih ettiler. Zaten rüzgârlı havada bombadan çıkan göz yaşartıcı gazların kimin gözünü ya- şarttığı da pek belli olmuyordu. Nutuk peşinde İnönü,kongreye geldiğinde delegele- rin ayakta, uzun alkışları, sesleriyle karşılandı. ması yarım saat kadar sürdü. Muha- lefet lideri gene düellonun zarif, nük- teli konuşmalarından birini hazırla- mıştı. Başbakanın Kırşehirde tertip- lettiği karşılama töreni ve orada si- yasi ahlâk mevzuunda söylediği söz- lere ait cümlelerindeki ince istihza Konyalılar tarafından farkedildi ve pek beğenildi. Ama asıl tezahürat, seçimlerin dürüst cereyanı hususun- da bütün tedbirlerin alınacağını ve bu husustaki kararın verildiğini İnö- nü ilan edince yapıldı. Konyalılar coşmuşlardı. Alkış, alkış, alkış.. İnönü — işini bitirmişti ki, "alâkalı- lâr"ın işi başladı. Bunlar nutkun metni peşindeydiler. Tıpkı Bursadaki gibi, idare âmirleri gayet dostane şe- kilde Halkçı ahbapları nezdinde te- şebbüse geçtiler: Acaba kun metnini kendilerine miydi? Gene Bursada olduğu gibi, metnin verilmesinde Halkçılar hiç bir mahsur görmediler. Hatta neşelendi- ler ve karşı tarafın bu telaşı karşı- sında eğlenceli nükteler yaptılar. Konuşma, azami süratle Ankaraya nakledildi. O akşam saat 20.15 de Radyo Ga- zetesini dinleyenler dehşetengiz baş- yazarın mutad üslubuyla İnönünün nutkunu bahis mevzuu ettiğini duy- dular. Memurlar iyi çalışmış, metni İktidarın bu yeni Tahrirat kâtibinin eline ulaştırmışlardı Ancak Radyo Gazetesinin mukabelesinin — havası İnönünün attığı bütün okların tam hedefe isabet ettiğini gösterdi. Mu- kabele, canı yanmış kimselerin fer- yatlarını —aksettiriyordu. Tahrirat AKİS, 10 ŞUBAT 1960 kâtibi, bir kaç küfür sıkıştırmaktan da kendini alamamıştı. Fakat eğlencenin ikinci kısmı, sa- at 23 de okunan haber bülteni vesile- siyle ortaya çıktı. Vali Keleşoğlu -Konya valisinin adı budur- bir beya- nat vermişti. Keleşoğluna göre İnö- nüyü pek az kimse karşılamıştı. İnö- nü pek az alâka görmüştü. Keleşoğlu gaz bombasının patlatılmasını başka sebebe bağladı ama, dinleyiciler bu bombanın acaba İnönüye kalabalık toplamak, İnönüye alâka sağlamak için mi atıldığını düşünmekten ken- dilerini alamadılar. Keleşoğlunun beyanatı, Ankara - Konya telefon muhaberesini arttır- maktan başka -böylece P.T.T. ye ge- lir sağlandı- ameli fayda vermedi. İnönüye refakat edenler, yakınları- nın kazaen radyoyu dinlemiş olup te- YURTTA OLUP BİTENLER yük alaka topladı ve "inanılır kay- naklar" tarafından teyit edildi. Baş- bakan, seçimlerin sureti katiyede 1960 içinde yapılmasını istiyor, o ta- rihteki seçimlerde D.P. için şans gö- rüyor, fakat daha geri bir tarihte girilecek seçimler hususunda hiçbir mesuliyet kabul etmiyordu. Hakika- ten Adnan Menderes, geçen hafta- nın sonlarına doğru Kırşehırden baş- kente — döndüğünde — "Bölükbaşının bölgesi" nde aradığını bulamamış ol- ması ve hadiselere doğru teşhis koy- masını bilenlerin önümüzdeki seçim- lerde orada "Bölükbaşılı C.H.P. lis- tesinin kazanacağını anlamış bu- lunmalarına Trağmen seçim senesi hâlâ 1960 ın üzerinde durduğunu bel- li etti. Yakınları da, bu inancı D.P. Grubu azalarına nakletmekte te- halük gösterdiler. Konyada emniyet kuvvetleri çalışıyor Akıllı atlar peşinde laşlanacaklarını düşünerek telefona sarıldılar ve o gün cereyan eden vak'- aların radyoda anlatıldığı şekilde ol- madığını bildirdiler. Aldıkları ,cevap şu oldu: ruz, yahu! "Biliyo- D. P. Yoklanan nabızlar Bu haftanın başında B.M.M. nde her- kes bırbırıne şu haberi veriyordu: u til esnasında D.P. mılletvekıllerı se- çim bölgelerine giderek vaziyeti son bir defa görecekler, — dönüşlerinde, Mart içinde Meclis seçimler hakkın- daki kararını ilân edecek! Haber bü- Menderes Kırşehirde aradığını ne- den bulamamıştı? Bunu anlamak ıçın geçen haftanın başlarında bir gün Kırşehirde cereyan eden hadise- nin üzerinde durmak gerekir. İnatçı belediyeciler eçen haftanın başındaki o gün GKırşehırın bir karış karla kaplı bozuk caddesinde asık yüzlü bazı adamlar kararsız adımlarla Belediye binasından içeri girdiler. Belediye- nin toplantı salonunda kendilerini gene asık yüzlü adamlar bekliyordu. Ağzına kadar doldurulmuş soba, salonu Isıtmağa kâfi gelmiyordu. Soğuğa rağmen asık yüzlü adamlar paltolarını üstlerinden atarcasına çı- kardılar ve gruplaşarak konuşmağa başladılar Asık yuzlu adamlar Kırşehirin 7