EĞLENCE zerinin yerine Zeki Müren adında hiç duyulmamış bir ses okumuştu? Bu, insan hayatındaki nâdir mesut tesa- düflerden biriydi. O gün Perihan Sözeri aniden has- talanmıştı. Haber radyo idaresine geldiğinde, programda — değişiklik yapmak imkanı yoktu. Sözerinin ye- rine bir başka solistin okuması gere- kiyordu. Zeki Mürene haber verildi. Genç Zeki -kendi tabiriyle- bu dave- te "fırlamak suretiyle" icabet etti. Az daha genç sanatkârın belki de bir müddet daha beklemesine sebeb ola- cak bir hadise Vukua geliyordu. Ze- ki Müren bu anı, hâlâ heyecanla ve boncuk boncuk terlıyerek şöyle an- latır: * — Telefon edildiğinde ne kadar heyecanlandıgımı tarif edemem. Dü- ünün, uzun zamandır beklemişsiniz. Üstelik çok ehemmiyet verdiğiniz bir imtihanı da kazanmışsınız Radyo- nun kapısından içeri — giriyorsunuz. Karşınıza biri çıkıyor. Hem radyoda memur, hem de ses sanatkârı. Bütün boş seansları dolduran bir zat.. Prog- ramda hangi parçayı okumak iste- sem, o parçanın bir diğer sanatkarın seansında olduğunu söylüyor. Zaman Ne yapacağımı şaşırıyo- büyük bir ümitsizliğe düşüyorum. Allahtan Refik Fersan yetişiyor. Beni stüdyoya sürüklü- yor ve mıkronun karşısına çıkarıyor. İşte, böyle O günden sonra genç Zeki için ay- dınlık günler başladı. Bir yandan A- kademi, diğer yandan Radyo başa- rıyla yürüyordu. Zeki müstesna ka- biliyetini iki uzu bir koltuğa sığdırmakla ispat ediyordu. Şöhret, 30 Zeki Müren evinde Başarının sırrı: Çalışma yavaş fakat emin adımlarla Mürene doğru geliyordu. 1953 yılında Akademi bitti. Artık Zeki Müren asıl sahasına rahat ve emin dönebilirdi. Fakat hayatı bo- yunca tek küçük adımı dahi hesaplı atan genç şarkıcı için profesyonel olmak öyle kolay verilir kararlardan değildi. Evvelâ halkın nabzı yokla- nacak, sonra sahneye çıkılacaktı. Ni- tekim Müren öyle yaptı. Anadoludaki bir aylık turnesinde Bandırma, Ba- lıkesir, Aydın, Tüurgutluyu dolaştı. İzmirde sahneye beyaz frakla çıktı. Artık Müren bazılarına önce acaip gelen, fakat sonradan büyük sada- katle taklit edilen yenilikleri alatur- ka musiki salonlarına sokmağa baş- lamıştı. Turne sonu Küçük Çiftlik gazinosuyla anlaştı. — Küçük Çiftlik onun için iyi bir reklâm fırsatı oldu. Sahnede makam değiştirir gıbı frak değiştirme alışkanlığı bu gazinonun yadigârıdır. Pembeden tutun da gri, vi, kırmızı her renkten frak Türk sahnesine Zeki Müren tarafından o gazinoda sokuldu Son devrin en büyük ve en gözde ses sanatkârı dinleyicinin göz zevkini de böylece tatmin ettiği kanaatında- dır. Dinleyiciler ise göz — zevklerini sadece frakların rengiyle değil, Zeki Mürenin tatlı fizyonomisiyle de tat- min ettiklerini söylemektedirler. Başarının sırrı Tesadüfün ve Allah vergisi istida- dın, tatlı sesin getirdiği şöhret arttı, arttı, arttı. Ama, çalışma saye- sinde.. Bugün Zeki Müren sadece şöh- ret değil, büyük bir de servet sahibi- dir. Şişlideki Müren apartmanının ikinci katındaki dairesinin mavi ve kapısını sıcak ve zevkle döşenmiş bir ev bu- lurlar. Evin dekoru tanınmış şarkıcı- yeşil boyalı çalanlar içerde nın kendi eseridir. Burada salon iki kısımdan ibarettir. Birinci kısım, di- ğerine nazaran daha aydınlık ve da- ha sadedir. Sadeliği bozan tek şey salonun bu kısmında yer alan koltuk- ların frapan renkleridir. Diğer kısım ise daha loştur ve daha modern dö- Duvarı baştan başa kap- lıyan bir şömine salonun bu kısmına ayrı bir hususiyet vermektedir. Şö- minenin kenarlarında gemici feneri şeklinde aplikler vardır. Milyonların sevgilisi şarkıcı evinde ekseriya renkli bir gömlek, gri fla- nel pantalon, gene yumurta topuklu süet ve deri karışımı uzun burunlu mokasen — ayakkabılar giyer. kimselerin zannının aksine, kendisine bakan orta yaşlı bir kadın hizmetçiden başka kimse yoktur. Ze- ki Müren o frapan renkli koltuklara sağ ayağını sol ayağının altına ala- rak, oturur ve samimi arkadaşlarıyla konuşurken anlatır, anlatır, anlatır. Onun bu anlattıklarında bugün ka- vuştuğu inanılmaz başarının da sırrı yatmaktadır Türk musikisinde bir hareket, bir yenilik yapmak lâzımdır. Bunun tek yolu batı müziği ile Türk —müziğini mezcetmektir. Kendisi buna çalış- maktadır. Nitekim bütün bestelerin- de Nihavent makamını ve vals tem- posunu kullanmasının sebebi budur. Türk müziğinde yenilik yapmak sa- dece muhtevada değişiklikle olmaz. Sahnede de müziğin nağmelerine u- yularak hareket lâzım gel- mektedir. İşte Müren bunun için sah- nede ilk zamanlar pek acaip karşı- AKİS, 10 ŞUBAT 1960