GENÇLİK yeni bir tezahürünü ortaya çıkardı. Galiba "yüzüncü yıldönümü" Demok- rat İktidar devrinde — müesseselere yaramıyordu. Zira yüzüncü yıldönü- münde Basın kurban üstüne kurban verirken geçen hafta Siyasal Bilgi- ler Fakültesinin boynu üzerine "Kır- şehir tipi" bir Demokles kılıcı asıldı: Fakülte "tenzil-i rütbe" edecek ve tekrar okul haline getirilecekti! Ar- tık İktidarın Üniversite Mütehassısı haline gelen Trabzonlu — milletvekili Mustafa Reşit Tarakçıoğlu -Üstadın idari muhtariyeti kaldırmağa matuf kanun tasarısı unutulmamıştır- yeni- den sahneye çıktı, S.B.F. nin tekrar Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir okul yapılması için dokuz arkadaşı ile birlikte bir kanun tasarısı imzala- dı. Mülkiye Mektebi 1935 te Siyasal Bilgiler Okulu haline gelmiş ve 1950 yılında da S.B.F. adıyla Ankara Ü- niversitesine katılmıştı. D.P. nin nü- fuzlu on milletvekili tarafından ha- zırlanan kanun tasarısının bir boş lakırdı torbasından farksız gerekçe- si, muğlaktı ve ciddiye alınabi- lecek bir tarafı yoktu. Neymiş de, "bir zamanların yersiz, aşırı ve faydasız bir özentisi olmaktan ileri hiçbir sebebe dayanılmaksızın Anka- ra Üniversitesi bünyesine dahil edil- miş bulunan Mülkiye Mektebini, şe- refli tarihinden almış olduğu hakiki hüviyetine irca etmek maksadıyla... yeniden Siyasal Bilgiler Okulunun tesisi düşünülmüş"' Böylece genç- lerimizin, "memleketimizin bütün tarihi ve halihazır hususiyetlerine uygun bir gayeye müteveccih olarak yetiştirilmeleri temin" olunacakmış! Tabii bu son cümle, tasarının -De- mokrat sözcülerin ağzıyla- "terbiye edici fazilet"ini belirtiyordu. Genç- lerimiz memleketimizin "halihazır hususiyetler"ine uygun tarzda yetiş- tirilecekti! — "Halihazır e a rak alınırsa-, — şakşakçılık olduğuna göre Herkes gider Mersine... flk defa muteber Zaferin 5 Şubat sayısında fazlasıyla mütevazı tarz- da arzı endam eden haber, sömestr tatili dolayısıyla içinde bulunduğu- muz haftanın başına kadar öğretim üyeleri ve talebelerden gelmesi bekle- nen şiddetli tepki ve infialden mah- rum kaldı. Sadece medeni cesur De- kan Fehmi Yavuz sesini yükseltmek- ten geri kalmadı ve vekarla, "Denen- miş ve gerçekten müsbet neticeler alınmış Fakülte sisteminden mahrum kalmak, geriye gitmek sayılır" şek- linde konuştu. Dünya, akademik hüviyetteki mü- esseseleri arttırmak ve Fakülteler kur mak doğrultusunda giderken bizdeki 18 Siyasal Bilgiler Fakültesi Kırşehir II geriye dönüş, üzüntü ile karışık hay- ret yarattı. En şerefli ve haysiyetli müesseselerimizden S.B.F., on sene- dir Fakülte statüsü içinde akademik ve idari sahalarda cidden çok ilerle- miş, gelişmiş ve eskisiyle kıyas edi- lemiyecek bir dinamizm kazanmıştır. Bugun Üniversitelerin — esas rolleri öğretim ve araştırma olmak üzere ikidir. Mülkiye, öğretim fonksiyonu- nu tamamladığı mülahazasıyla okul- luktan — Fakülteliğe yukseltılmıştı S.B.F. nin araştırmaları, bütün Fa- kültelere cesaret ve ümit verici ma- hiyettedir. Kanun tasarısının muhar- rirleri, anlaşılan S.B.F. nin araştırma faaliyetlerini fazla bulmuşlardır. Ba- zı yüksek okulları Akademi yaparak hürriyetler bağışlıyan bir İktidarın milletvekillerinin, şimdi tam 360 de- recelik bir dönüş yapmaları görünüş- te düpedüz tenakuzdur. Ama aslında yukarıdan telkin edildiğini farket- mek için üzerine pertavsız tutmağa zerrece ihtiyaç göstermiyen kanun tasarısının mânâ ve mahiyetinde öÖy- le pek anlaşılamıyacak taraf yoktur. İktidar ilkbaharda — genel seçimlere gitmeğe kararlıdır ve bütün yaptığı, resmi ilân kılıcı ile basına denediği blöf ve gözdağını, şimdi diğer bir murakabe müessesesi, Üniversite ü- zerinde tekrarlamaktır. At koştura- cağı meydanda belirebilecek bilu- mum pürüzleri tasfiye azminde olan İktidar zannınca müthiş bir silâh keşfetmiştir. Kanun tasarısı — kabul edilirse ne olacaktır? S.B.F. akade- mik ve idari muhtariyetini kaybede- cek, öğretim üyelerinin akibetleri ve talebelerin istikballeri Milli Eğitim Bakanının alt ve üst dudakları ara- sına terkedilecektir. Çatık kaşlı bir "Müdür Bey" vasıtasıyla da memle- ketin en atılgan bir murakabe mües- sesesi Zzapturapt altına alınacaktır. Kısacası böylece, S.B.F. ye ve dola- yısıyla Üniversitelere, ele matah bir koz geçirilmiş gibi gerine — gerine "Susun, yoksa vallahi..." denebilecek- tir. S.B.F. çevrelerinde, daha şimdi- den çatık kaşlı Müdür Bey adaylığı konusunda bir tahmin ittifakı hasıl olmuştur: Merkez Bankası ve Kızılay İdare Meclisleri azalıkları, Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitü- sü Genel Direktörlüğü, Avrupa Kon- seyi Mahkemesi Hakimliği — gibi “"zevkli vazifeler"i bol olan Medeni Hukuk Profesörü Kemal Fikret A- rık! Fakat kanun tasarısına karşı bir- kaç kişi hariç, sadece S.B.F. nin de- ğil, Türkiyedeki bütün Üniversitele- rin hocaları ve talebeleriyle ayak di- riyeceklerinden ve bir ölüm - kalım savaşı açacaklarından bu hafta hiç kimsenin şüphesi yoktu. Ancak, bir taktikten ibaret görünen kanun tasa- rısının, üç Mülkiyeli, Erkmen ile Po- latkân ve Şamanı barındıran gedik- ler dolu Beşinci Menderes Kabinesin- de dahi itibar görmeyeceği ümidi hayli kuvvetlidir. Meselenin önemi, Kiırşehiri kaza yapan zihniyetin şimdi de Üniversi- teleri cezalandırmak gibi bir yolu de- nemesidir. AKİS, 10 ŞUBAT 1960