YURTTA OLUP BİTENLER İnönü ve Konyadan kendisiyle beraber dönenler Cephe kumandanı ve arkadaşları Dinleyiciler birbirlerine bak- tılar. Yetmişbeş yaşındaki Paşa, he- likopterle mi — gelmişti? Anlaşılan ak koyun ile kara koyun böyle gün- lerde bellı oluyordu. Aslında yolculuk son derece zevk- yordu. li geçti. İnönü, otomobildeki arka- daşlarıyla bol bol şakalaştı, onlara bir kaç hatırasını nakletti. Kazalar ve köyler halkları yollara çıkmışlar— söyledi- ler, başarılar dilediler, dualar ettiler. Bilhassa Kumlular Genel Başkanı pek mütehassis eden bir alaka gös- termişler, kalabalık bir kafile halin- de, ellerinde bayraklar ve dövizlerle yola çıkmışlardı. İsmet İnönü bu k altı saatte ancak alındı.Yerler kayı- yordu. İnönünün bindiği arabayı kulla nan Kars mılletvekılı Ali Yenıaras da, diğer araba sürücüleri de son dere- ce dikkatli davranıyorlar bır kazay meydan vermemek için azami itina- yı gösteriyorlardı. Bir çok otosever, sevgili otomobillerini bu karda ve ti- pide yollara dökmekten çekinme- mişti. Böylece, — arabalarının emrinde olduğunu göstermek fırsa- tını bulduklarından seyahate katılan 6 otoseverler pek memnundular. Teş- kilâtın milletvekilleri üzerindeki bu faziletli baskısını görenler bir De- mokraside murakabenin — nasıl mü- him olduğunu bir defa daha anladı- lar. Cop, kamçı, bomba Fakat kafile Konyaya girerken, he- le büyük meydana geldiğinde or- talıkta bir tedhiş havası estiği derhal dikkat nazarını çekti. C.H.P. merke- zinin baktığı bu meydan polisler ve jandarmalar tarafından boşaltılmış- tı. Halk, bir tepeye toplanmıştı. Mey- dana çıkan sokakların başları zabı- ta kuvvetleri marifetiyle — tutulmuş ve Konyaların ancak onların arka- sına birikmelerine müsaade edilmiş- ti. Halk, İnönüyü görünce bütün kor- donları yararak fırladı. İşte o zaman atlı polisler marifetlerini göstermek fırsatını buldular. Gerçi polislerin fazla merhametsiz davranmamak için gayret sarfettikleri ve iyi niyetli oldukları sezilmiyor değildi. Ne ya- zık ki atlar daha az akıllıydılar ve onlar bazen insanlara, bazen otomo- billere Ççarpmakta mahzur görmü- yorlardı. Elbette ki hata atlı polis- leri işin içine sokmak, yaya polisle- rin pek âlâ sağlayacağı — emniyeti bindirilmiş kuvvetlerden beklemekti. Talihsiz emir, ne kadar dikkatle ifa olunursa olunsun büyük kalabalığın asabını bozmakta gecikmedi. Muhalefet lideri doğruca ve halkın büyük tezahüratı arasında C.H.P merkezine geldi, oradan halkı se- lamladı. Balkonda bir mikrofon var- dı. Ee, Kırşehirde bırakınız Başba- kanı, D.P. il başkanı bile halka hitap etmemişmiydi? Kamanda hoparlör- ler alkışın ve sevgi gösterisinin ya- sak olmadığını bildirmemiş miydi? Fakat kanunların Kırşehirde başka, Konyada başka mana taşıdığı, daha doğrusu idare âmirlerinin tutumu- nun gelen Menderes İnönü olursa başka ol: ortaya sıktı. Muhalefet liderinin bal- kondan, kendisini çılgınca alkışlayan büyük halk topluluğuna eliyle ve şap- kasıyla selam verdiğini gören idare âmirleri derhal “mütelâşi bir polis memuru'nu partiye — gönderdiler ve bir takım emirler verdiler. Partiyi dolduran milletvekilleri gelen polisi mütebessim dinlediler, kendisini gön- derenlere selam söylemesini bildire- rek mütelaşi zatı yolcu ettiler. Fakat mikrofonu çalıştırmak kabil olmadı- ğından İnönü mikrofonsuz halka te- fekkür etti, öğleden sonra kongreye giderek konuşacağını bildirdi. Bil- mediği, meydandaki halktan bir tek kişinin bile kongreye giremeyeceğiy- di. Zira toplantının yapıldığı salon ağzına kadar doluydu. Delegelerden ve dinleyicilerden İnönünün parti merkezinde karşılanışında bulunma- AKİS, 10 ŞUBAT 1960