gazetelerın hadıselerı tefsirine inti- kal e D. P. li Umum Müdür son gunlerın ateşli Demokratı gazetesinin hadiseleri en objektif gö- ren gazete olduğunu ileri sürdü ve "hele son günlerde — hadiseleri tam manasıyla aksettırmesını biliyor. İyi bir gazete oldu" Sohbette bulunan basın mensup- larından biri gülümsiyerek Tekile şunları söyledi: — Doğru beyfendi! Hürriyet, tiraj gazetesidir. Büyük tiraj yapa- bilmesi için Muhalefete yakın olması lazımdır. Seçimler Mayısta yapıla- cağına göre, istikbalini düşünüyor". Geçen haftanın ortalarında bir gün Akşehirli iş adamlarından biri İ- ran Şahının armasını taşıyan zarfı açmağa uğraşırken yanındaki arka- daşları heyecanla ellerini oğuşturu- yorlardı. Zarf kemali itinayla açıldı ve içindeki yazı okundu. Akşehirli iş adamları mektuptan ziyadesiyle mem- nun kaldılar. Mesele, yeni piyasaya çıkarılacak bir bisküviye verilecek isim için is- tenen müsaadeyle alakalıydı Akşe- hirli iş adamları Şaha, düğünü sıra- sında piyasaya arzedecekleri biskü- vilerin adını Diba koymak istedikle- rini bildirmişlerdi. Gelen cevapta Şa- hın "pek memnun olacağı ve iş adam- larına gösterdikleri yakınlıktan dolayı çok teşekkür ettiği" yazılıydı. Yakın bir gelecekte, Dibayı ağız- larını şapırdata şapırdata yemek her bisküvisevere nasip olacaktır. üyük Millet Meclisi Başkanı Re- fik Koraltan geçen haftanın orta- larında bir gün hususi bir davette et- rafındakilere ne kadar içli ve hassas olduğunu ispat etti. Hadise beş da- vetlisi hanım olan oniki kişilik bir davette cereyan etti. Davet sahipleri, salona kurdukları projeksiyon maki- nesiyle Koreye ait bir film gösteri- yorlardı. Koraltan filmin Türk şe- hitliğini gösteren kısmında madı ve derin derin içini çekerek: — Gözlerim yaşarıyor. Kalbimi Korede bırakıp geldim" dedi. Salon- da bulunanlar başlarıyla Meclis Baş- kanını tasdik ettiler. Bu hüzünlü ha- va uzun müddet devam etti. Yavaş yavaş neşelenen Koraltan bir ara: " " — Bu gibi şeyler beni sarsıyor ve zayıflamama sebeb oluyor" diye etrafındakilere dert yandı. Derdi dep- reşmiş olacak ki arkadan ilâve etti: " — Son günlerde adamakıllı şiş- manladım. Rejim yapmam lâzım ge- lecek!" 32 TİYATRO Ankara Maceralı piyes Dçylet Tiyatrosunun, geçen hafta Üçüncü Tiyatroda temsiline baş- ladığı "Toreadorlar Valsi" piyesinin tercümesi bir hayli maceralı oldu. Eserin tiyatroya verilen tercümesi kifayetsiz. görüldü, —ıslahı cihetine gidilmek istendi. İlk mütercim buna razı olarak ortaklaşa bir metin mey- dana getirmeği kabul etmeyince de eser, bir ikinci mütercime yeniden tercüme ettirildi. Fakat iş bu kadarla bitmedi. İlk mütercim mahkemeye başvurdu, ön- ce kendi tercümesinin oynanmasına karar verilmiş olduğunu, ileri sürdü, bu iddiasını tevsik için Edebi Heyet kararının bilirkişi marifetiyle tesbi- tini istedi. Böylece, tiyatroya baskın yapılarak tesbit kararı yerine getiril- di. Halbuki hâdise pek iddia olundu- . Edebi Heyet tiyatroya ve- rildiği şekilde etmiş değildi. Görülen aksaklıkların ıslahı cihetine gidilmek, bu mümkün olmadığı tak- dirde yeni bir tercümesi yaptırılmak üzere Jean Anouilh'un eserinin re- pertuara alınmasını uygun görmüş, bu hususta Umum Müdüre, halin icaplarına göre hareket etmek yetki- sini vermiştir. Öyle anlaşılıyor ki Edebi Heyet de, Umum Müdür de ilk mütercimin emegını boşa gidermemek için müm- rar etmiştir. sayısında verilen bilgiye göre de ilk tercümede "atlanmış" yerler vardır, "yazarın —ince, — güzel esprilerinin kaybolduğu" — görülmüştür. Üstelik bu tercümeyi yapan zatın "fransız- ca bilmediği tiyatro ve sanat çevre- lerince zaten biliniyor"dur ve müter- cim olarak imzasını koyduğu eser "nişanlısı tarafından türkçeye çev- rilmiş"tir... Aynı yazıda ikinci ve oy- nanan tercümeyi yapan Lütfi Ayın müelliften gerekli müsaadeyi alarak tercümeyi yaptığı belirtildiğine göre, ilk mütercimin Anouilh'dan tercü- me —müsaadesini almıya da lüzum görmediği belli olmaktadır. O halde Devlet Tiyatrosuna da, seyircilerine de, geçmiş olsun. Fakat daha çok galiba, bütün bunlardan haberi bile olmıyan, zavallı Jean Anouilh'a... "Toreadorlar Valsi" ercümesi maceralı olan bu güzel komedinin konusu da maceralıdır. Jean Anouilh —generalleri sahneye çıkarmaktan, onların dram veya ko- medilerini göstermekten zevk alır. "Ardele ou la Marguerite" de, "L"- Hurluberlu" de olduğu gibi. Zaten "Toreadorlar Valsi" de "Ardele"in, aynı şahıslarla, devamı gibidir. "Toreadorlar Valsi"nin kahrama- nı olan general Saint-Pe, evlilik ha- yatında mesut olmamış, teselliyi kü- ük "kaçamak"larda, kalıp kıyafe- tine, parlak bıyıklarına ve ateşli mi- zacına ram olmakta gecikmiyen ka- dınlarda aramış, çapkın bir adam- dır. Bu "ihtiyar kurt", emeklilik gün- lerini geçirdiği bir kasabada, bir yan- Hatıralarını yazdırmakta, bir yandan da hizmetçi, terzi ne bulursa onunla, "iki kapı arasında" veya gül bahçesinde, dertli gönlünü avutma- ya devam etmektedir. Dertlidir, çün- "Toreadorlar Valsi"nden bir sahne Maceralı tercüme... AKİS, 10 ŞUBAT 1960