YURTTA OLUP BİTENLER Menderesin asılan portresi İmza Oscar Wilde değil! kim sabahleyin büyük gürültüler, al- kışlar, tekbir sesleri arasında temele atılan harç, çabuk neşelenen ve aynı çabuklukla sinirleniveren Başbaka- nın yüzüne tebessümünü iade etti. Trafo tesislerinin temelini atan Men- deres Kırşehirden ayrılırken memnun ve neşeli görünüyordu. Kar dinmiş, güneş açmış, soğuk biraz kırılmıştı. Menderes Kırşehirden toparlanıp te- mel atma mahalline getirilen halka veda ederken saat 14 ü gösteriyordu. 0002 numaralı Cadillac Kaman ka- zasına girdiğinde Kamanlı Demok- ratlar Başbakana ne söyliyeceklerini bilemiyorlardı. Gerçi kurbanlar ha- zırlanmış, yeni taklar kurulmuş, kürsü yerine konmuştu. Ama köy- lerden gelen haberler hiç iyi değildi. Nitekim Kamanın — kalkınması için gerekli vaadleri yapan Menderes ko- nuşmasından sonra girdiği Belediye binasında Kırşehir seyahatinin bilan- çosunu açıkça öğrendi. Kaman D.P. idare kurulundan Hacı adındaki genç adam, salonda Başbakanına şunları söyleyiverdi: "— Kasabanın içinde az farkla da olsa kazanırız Beyfendi, ama köylü inat edıyor Ben Demokrata rey ver- mem, diyor. İşte bu sözlerdir ki Beyfendinin içi- ni dökmesine sebep teşkil etti. O da anlamıştı ki Kırşehirde D.P. nin ka- zanması imkânsızdır. Bütün baskıla- ra rağmen bir tek Belediye azası isti- fa etmemişti. Haydi bunları bırakın, üç gün kalıp Kırşehirin kalkınması 14 için elinden geldiği kadar çalışacağı- nı ve Hükümetin sihirli elinin artık Kırşehirlilerin — üzerinde — olduğunu soylemıştı de gene Kırşehir Beledi- yesi kendisine bır Fahri Hemşehrilik bile vermemişt Kamandan ayrılırken yüzündeki tebessüme rağmen Beyfendiyi iyi ta- nıyanlar, Menderesin gayesine erişe- memenin hayal sukutu içinde oldu- ğunu kolaylıkla anladılar... Horoz şekeri Bu halden ıstırap duyanların başın— da Etibank Umum Müdürü Bur- han Ulutan geliyordu. Belediye dai- resinde uğradığı — hezimeti mutlaka tamir etmeli, D.P. için ne derece gayretli çalıştığının — delillerini Bey- endiye vermeli, bir şeyler yapmalı, bir şeyler yaratmalıydı. Nitekim, haf- tanın son günü meramına erdi. Haftanın son günü Ankarada Göl- başı sinemasının altındaki güreş sa- lonunun kapısından bakanlar, odacı- lar ve hademeler cemiyetinin kongre- sinin akdedildiğini sandılar. Göğüs- lerinde kırmızı rozetler bulunan kur- şuni elbiseli, pos bıyıklı odacılar gü- reş pistinin etrafına dizili sandalye- lerde oturmanın tadını çıkarıyorlar- dı. Toplantıda göze çarpan en mühim husus, rollerin — değişmiş olmasıydı. . Roller değişmişti. Etibankın hademe ve odacıları sandalyelerinde kalantor beyler gibi oturuyorlar, bu- na mukabil kısa boylu, koyu renk el- biseli, gözlüklü bir zat durmadan sa- ğa sola koşuyordu. Koşan adam Eti- bankın Umum Müdürü ateşli Demok- rat Burhan Ulutandı. Oturanlarımıza V.C. nin yeni ve şerefli üyeleri!.. Eeee, V.C. ye iltihak etmek için odacılar ve hademelere göre bu sebep dahi kafiy- di. Ulutanın telaş etmekte hakkı var- dı. O gün D.P. Vatan Cephesi Etiler Ocağı açılıyordu! Salonda hademe ve odacılardan sonra çoğunluğu kadınlar teşkil edi- yordu. Esasen Etibank müessesesi en fazla kadın memur çalıştıran mües- seselerden biriydi. Kadın memurlar da nin yeni azalarıydı. İşin en eğlenceli tarafı, zannediliyordu ki bu murlar seçımlerde reylerini D.P. ye vereceklerdir! Açılışın şeref misafirlerini Tevfik İleri, Baha Akşit, Mazlum Kayalar, Hamdi Sancar, Bahri Turgut, Neca- ti Çelim gibi ünlü Demokratlar teşkil etmekteydi. Eski Sanayi Bakanı Sıt- kı Yırcalı da misafirler arasında bu- lunuyordu. Açış konuşmasını bizzat Bur- Ulutan yaptı.. Umum Mü- lazım gittiğini bir solukta anlatıverdi. ra V.C. nin gayelerine geçti. V.C. nin en büyük gayelerinden biri de sosyal hizmetlerdi. Dinleyenler kıstas gülü- yorlardı. Ulutan sözü bundan sonra "sayın büyükleri"ne Sayın büyüklerden ilk olarak Hamdi San- car konuştu. Çoktandır Mecliste ko- nuşma merakını -Beyfendi emretme- diğinden- tatmin edemiyen Sancar yine de kısa kesti. D.P. Grubu Baş- kan Vekili Baha Akşit öylesine sert konuştu ki, bazı kimseler -bilhassa i Muhalefetten ayrıl- dıklarına pek memnun oldular! A- man efendim, Akşit neler demiyordu. Meselâ Muhalefetin pek fazla tuva- let yapan bir kadın gibi aynanın kar- şısından ayrılmadığını ve kendini gördükçe hırslanarak bağırıp çağır- dığını söylüyordu. Bu arada elinde olmıyarak -heyecanına vermeli- bir de gaf yaptı. "Yapılan fabrikalar" diyecekken aklı, »nurlu istikbalin imar faaliyetlerine giderek "Yıkılan fabrikalar" deyiverdi. Mazlum Kayalara sükünetle başladı, sonra coştukça coştu. Hele Basına hücum faslı bir hayli firaklı oldu. Basının, memleke- te yaptığı fenalıklar Kayaların ağzın- dan sayıldı döküldü. Sayın büyüklerden Tevfik İleri- nin konuşması eski vs taze Demok- ratları bir hayli terletti. Büyük bir ciddiyetle demokrasi dersine girişen AKİS, 10 ŞUBAT 1960 gelince, evvelâ