BASIN Gazeteciler Beyhude gayretler (;eçtiğimiz haftanın başında bir gün Zafer gazetesini alanlar, birinci sayfanın en gösterişli yerine çift sü- tun üzerine oturtulmuş "Ankara Ga- zeteciler Sendikası bölündü" serlev- halı haberi görünce, istihza ile "Ooh, oh maşallah, şimdi de sıra gazeteci- lere geldi" dediler. Haber, bir telgraf- tan ibaretti. Hepsi A.A. ve Zafer mensubu 32 kişinin "Kongre Başka- nı ve eski İdare Heyetinin tutumunu beğenmiyerek" A.G.S. den istifa et- tikleri bildiriliyordu. Ancak işin ga- rip tarafı, istifa —ettikleri bildirilen- lerden dört kişi, A.G.S. nin azaları bile değildi. Ayrıca, — dağdağalı tel- grafta isimleri okunan birçok Zafer ve A.A. mensubu da, istifa ettikle- rinden haberleri olmadığını ifade e- diyordu. Dahası da vardı: "Ağır" hastalığı — dolayısıyla bir yıldanberi hapis cezası infaz edilemiyen bir mu- teber İktidar Organı mensubu da Kongre Başkanı ve eski İdare Heye- tinin tuttumunu beğenmemişti. Ha- berin hemen sonunda bir de iltihak listesi yayınlanmıştı. Zafer ve A.A. a ne kadar adam varsa, hepsi Kong- re Başkanı ve eski İdare Heyetinin tutumunu beğenmiyenlere katılmış- lardı! İltihaklar ertesi gün de devam etti. Çarşıya uymıyan hesap Kon gre pazar günü toplanınca, yıl- lardır Kızılaydaki Lokalin kapısı- nın zilini çalmayan bazı Zafer ve A.A. mensupları, çok önceden salondaki yerlerini almışlardı. A.G.S. Kongre- si normal seyri ile devam ederken, bazı gazeteciler, IPI hakkında bir gün önce son derece seviyesiz bir manşet-başmakale neşreden D. sempatizanı, katıksız besleme bir ga— zetenin durumunu bahis konusu et- mişler ve içinde pek çok Türk gaze- tecisinin bulunduğu bir teşekküle "köpek sürüsü" demenin çok çirkin olduğunu belirtmişlerdi. Müteakiben Kongre Başkanlığına bir önerge ve- rilmiş, IPI konusunda bir karara va- rılması istenmişti. Önerge üzerinde lehte ve aleyhte ikişer konuşma ya- pıldıktan sonra, meselenin halli ye- ni İdare Heyetine bırakılmıştı. IPI ile alakalı olarak A.G.S. Kongresin- de cereyan eden müzakereler, işte sadece bundan ibaretti. Ama çekilen kimseler, bazı Hükümet ileri gelen- lerine meseleyi işlerine geldiği şekil- de aksettirmekte menfaat mülahaza etmişler ve saatlerce onların da huzu- runu kaçırmışlardı. AKİS, 10 ŞUBAT 1960 Radyoda okutulmıyan tebliğ eni İdare Heyeti vazife taksimi için ilk toplantısını aktediyordu ki, bir üye, bazı Zafercilerin birta- kım Bakanlarla temas ettiklerini ve Kongresinde IPI'ye teşekkür edıldıgını söylediklerini —anlattı. İt- am, yabana atılacak cinsten değil- di. Derhal, Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürü Altemur Kılıç aran- mağa başlandı. Esasen yeni İdare Heyeti ile görüşmek arzusunda olan Kılıç, onları evine davet etti. Namık Kemal Mahallesi, Uçuncu Sokak 8 numaralı evde, yeni İdare Heyetinin yedi üyesi ile Genel Müdür iki saat süren bir konuşma yaptılar. A.G.S. Kongresinde cereyan eden olaylar anlatıldı ve Kılıç, meselenin kendi- sine bambaşka şekilde ifade edildi- ğini açıkladı. Bir parti ajanı gibi ha- reket etmesi dolayısıyla yıldırımları üzerine çeken Kılıç, müteakiben bazı tavsiyelerde bulundu. Madem ki, IPI hakkında karar alma yetkisi yeni İdare Heyetine tevdi edilmişti, o halde derhal harekete geçmek lâ- zımdı. Münasebetsiz ve başbelâsı IPI karşısında Türk gazetecilerinin mil- li hisleri elbette galebe çalacak ve hiç kimsenin müdahalesine lüzum kalmadan — içişlerimize — karışanlar tel'in edilecekti! Zaten Kılıçın yaptı- ğı, "ufak bir hatırlatmadan" ibaretti. Meslekten yetişme — gazeteci Kılıçın bir tavsiyesi daha vardı: A.G.S Kongresinin havası yanlış aksettiril- mişti. Dolayısıyla tebliğ derhal ya- yınlanmalı ve Devlet — Radyolarının saat 23 haberler programına yetiş- tirilmeliydi. Kendisi de Başbakan ile görüşecek, meseleyi anlatacaktı; a- ma tabii ki tebliğ elinde bulunsaydı "Beyfendileri" daha çabuk ikna ede- bilecekti. Şaşırıp kalan yeni İdare Heyeti düşünebilmek için mehil iste- di, derhal Kızılaydaki Lokale döndü ve toplantılarına devam etti. Toplan- tı devamınca Kılıç sık sık telefon edi- yor ve neticeyi öğrenmek istiyordu. Her defasında da kendisine, müzake- relerin — devam ettiği bildiriliyordu. Bir ara da Dülger telefon etmiş, ye- ni İdare Heyetinin kararını öğren- mek istemişti. Dülger de telefonda uzun uzun tavsiyelerde — bulunmuş, tel'in tebliği çıkarmanın faziletlerin- den bahsetmişti. "Tesadüfen" tele- fonda karşılaşılan Medeni Berk de, Kılıç ve Dülgenin noktai nazarlarına hararetle iştirak etmişti. Yeni İdare Heyeti, nihayet bir teb- liğ hazırlıyabildi. İlk önce 5953 sayı- lı kanundan, arkasından da mer'i ba- sın mevzuatından şikâyet ediliyor ve cezaevlerinde — gazetecilerin — bulun- Altemur Kılıç İş bilenin, Kılıç Menderesin masından duyulan üzüntü belirtili- yordu. Daha sonra da, bahis konusu meselelerin Türkiye Cumhuriyeti hu- dutları içinde halledilebileceği ve her- hangi bir dış tesire iltifat olunmıya- cağı kesin olarak ifade ediliyordu. Saat 22.45 te telefonda Kılıça oku- nan tebliğ, Genel Müdür tarafından aynen kaleme alındı. A.G.S. yeni İ- dare Heyetinin Kılıçtan bir ricası vardı: Şayet tebliğ Devlet Radyola- rında okunacaksa, metinden inhiraf edilmemeliydi. Kılıç, böyle bir garan- ti vermekselâhiyetine sahipolmadı- ğını, mamafih meseleyi Beyfendiye arzedeceğini bildiriyordu. Nitekim 15 dakika sonra yeniden çalan 28312 no. lu telefonda Kılıç önce Beyfendinin yeni İdare Heyetini teb- rik ettiğini bildiriyor ve hemen arka- sından da Başbakan namına bir rica- da bulunuyordu. Tebliğdeki madde çıkarılsa ne olurdu? sadece birinci ve üçüncü maddeleriy- le kalmalı ve bir de üçüncü madde- ye küçük bir IPI ibaresi yerleştiril- meliydi. Fakat yeni İdare Heyeti ka- rarlıydı. Mesleklerinin bugünkü sı- kıntılarını dile getirmiş ve Anayasa- nın bir amir hükmünü tekrarlamış- tı. Hiçbir dış tesir, A.G.S. den iltifat bulmayacaktı. Daha ne dene- bilirdi. Tebliğde doğru olmıyan hiç- bir taraf yoktu ki değiştirilsindi. Yeni İdare Heyetinin azmi karşı- sında Kılıç, fazla bir şey söyliyemedi. Ancak tebliğin Devlet Radyolarında okunamıyacağını — belirterek ahizeyi kaidesine yerleştirdi. Böylece, İkti- darın, Dülgerin Zaferdeki bir baş- makalesindeki tabirle IPI karşısın- da bir "Milli Cephe" teşkili gayret- leri beyhude çıkıyordu. 19