DÜNYADA OLUP BİTENLER Fransa Atma Martini.. Cezayir şehrinde Üniversite mahal- lesinde ve Büyük Postahane mey- danında barikatlerin arkasına çeki- len faşist asiler, — -Paristeki dostla- rından aldıkları haberlerden mem- nun- şenlik yaparlar ve kendileriyle aynı hisleri taşıyan paraşütçülerle çay, kahve, sigara teati ederlerken geçen haftanın başında Cezayir Rad- yosu General de Gauülle'ün nutkunu yayınlıyordu. Generalin nutku çok sarihti: İki baldırıçıplağın karşısında teslim ola- ak adamlardan değildi. Cezayirin, bir barcı hanedanının -âsi elebaşıla- rından Joseph Ortiz'in Cezayirde bir mütarekeyi ve de Gaulle'ün şartları- nı kabul edinceye kadar silahlı mü- cadele devam edecektir. Hiçbir Fran- sızın, de Gauülle'ün "en çok Fransız şeklini tercih şüphelenmesi katiyyen caiz olamaz. Mazisi ortadadır. Nitekim, eğer tele- vizyonda karşılarına general ünifor- masıyla çıkmışsa, bundan maksadı, o şerefli maziyi — Fransızların hatırla- ması, onun Fransayla bir olduğunun tekrar anlaşılması içindir. Eğer Ceza- resini kendiliklerinden seçerlerse, bu- nun hukuki formülünü bulmak da ona düşecektir. İşte, de Gaulle'ün ya- ni Fransanın siyaseti budur. Bundan bir adım dahi geri gidilmeyecektir. Halbuki, Arap âsilerden sonra şimdi de birtakım Fransız âsiler onun si- zaman, ilk işleri, barikatlerin önünde nöbet bekleyen paraşütçülerin komu- tanıyla temas etmek oldu. Fakat, heyhat, barikatlerin önünde nöbet bekleyen paraşütçüler artık Massu'- nün meşhur 10. Paraşütçü Tümenine mensup muvazzaf askerler değildi. Karşılarında Albay Dufour Komuta- sındaki Yabancı Lejyona mensup bir Paraşütçü Alayı vardı. Albay Dufo- ur, Lagaillarde ve Ortiz'in temsilci- leriyle gayet açık bir dille konuştu. Yapılacak hiçbir şey yoktu. Ordunun Başkomutanı olan Cumhurbaşkanı de Gavulle gayet sarih emirler ver- mişti. Ertesi sabahtan itibaren Ordu barikatlerin kaldırılmasına başlaya- caktı. Barikatlerin içindeki âsiler, bu cevap üzerine, sabaha kadar ne yapacaklarını müzakere ettiler. Âsi- kahvehanesi vardır- hâkimiyeti altı- na girmesine müsaade etmeyecektir. De Gaulle hayatında bir kere dahi gerilemiş değildir ve gerilemeyecek- tir. Fransa adına söz vermiştir: Ce- zayirliler kendi — mukadderatlarını tâyin etme hakkına sahip olacaklar- dır. XX nci ikinci yarısında bir milleti Eğer Cezayirliler böyle bir istek ta- şıyorlarsa bu istek ancak serbestçe ifade edildiği takdirde bir kıymet ifâde edebilir. Şu hâlde, Fransız Or- dusunun Cezayirdeki vazifesi, Ceza- yir halkının -müslüman ve Fransız- plebisitte arzusunu tam serbesti için- de açıklayabilmesini — sağlamaktan ibarettir. Bu maksatla, milliyetçiler 22 Cezayirde barikatlar İnsan hakları önüne dikilen maniler yasetini değiştirebileceklerini san- maktadırlar. Bu bir hayâlden ibaret- tir. Bu hayâlin beslenmesinin se- beblerinden biri, hiç şüphesiz, Ordu- daki bazı unsurların Fransız âsilerin etrafında toplananlara karşı hayır- hah oluşlarıdır. Bütün bunlar derhal sona ermelidir. De Gaulle, yani Fran- sa emretmektedir: İsyan derhal bas- tırılacak, barikatler derhâl temizle- necektir. Bu işlerin kan dökülmeden yapılması elbette ki tercih edilir. Bu- nun hangi usullerle başarılacağını takdir etmek Ordunun işidir. Fakat, icabında kan dökülmesinden de çeki- nilmemelidir. Pabuç pahalılanınca Barıkatlerın arkasında Ortiz ile Lagaillarde bu nutku dinledikleri ler ilk başta Cezayirdeki Silâhlı Kuv- vetler Başkomutanı Orgeneral Chal- le'e güvenmişlerdi. Challe, Tümgene- ral Massu'nün kurmay heyetine, Pa- rise giderken Massu'yü de beraber getireceğini vaad etmişti. Fakat, Challe işte ihanet etmişti. De Gaul- le, Massu'nün geri dönmesinin asla bahis konusu — olamayacağını söyle- yince Challe istifasını sunmuş; fakat, de Gaulle, bu istifayı kabul etmek şöyle dursun, üstelik tekaüde sevke- dilecek olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ely'nin yerine getirileceğini söyleyivermişti. T kabullenmişti. Fakat, âsiler, Orgeneral Challe'i Ce- zayirde ellerine alacaklarını ummuş- AKİS, 10 ŞUBAT 1960