derundan bir merasim bölüğü ile üç bölüklük kıta getirmişlerdi. Bütün zabıta ve atlı polisler de aynı işle vazifelendirilmişlerdi. Hattâ — kesile- cek kurbanların, bile adedi ve nerede kesilmeleri gerektiği Belediye tara- fından tesbit edilmişti. Radyoya ge- lince o, günlerce evvelden halkı "coş- kun tezahürat" a teşvik etmişti. Böy- lece Çukurovanın * ıçten ve samimi sevgisi" tanzim olun S:l uçagı Adana hava meydanına pazar günü saat 10.50 civarında indiğinde Turan Kapanlı ve arka- daşları iftihar edebilirlerdi: Halk, yerini almıştı. Uçaktan evvela gaze- Zaten Baş- te fotoğrafçıları indiler. bakan, yeni politikası icabı, gazete- cilere iltifata devam ediyordu. -Bu arada Yalman ve arkadaşları ile Bal- rasında meşhur Himmet Ölçmen, valiler ve TI Ordu Komutanı Suat Bolaş vardı. D.P. teşkilatının hizip, leri, teati ettikleri puselere Trağmen meydanda ayrı ayrı yerler tutmuş- lardı. Ömer Başeğmez, tam bir dev- let adamı gibi, siyah paltosu ve siyah tarafındaydılar. Ölçmenin, Komutanın elini öperce- sine sıktığı görüldü. Doğrusu isteni- lirse Komutan Menderesten de aynı iltifatı gördü ve bütün seyahat bo- yunca D. P. Genel Başkanı tarafın- dan iltifatlara garkedildi. O kadar ki pazar gecesi verilen bir ziyafette Menderes, yanındaki yeri kendisine ayırmış bulunan D. P. il başkanı Karabucakı oradan kaldırdı ve Ge- neral Bolaşı oturttu. D. P. Genel Başkanı Adanalılara hitap ediyor Bir söyle bin ah dinle cıoğlu hapse girmeye — hazırlanıyor- lardı.- Hatta İstanbul ile Adana a- rasında eğlenceli bir de konuşma ce- reyan etti Gazetecilere Başbakan "Bir şeye ihtiyacınız olursa, Kılıca çekinmeden söyleyin" dedi. Gazete- ciler Basın-Yayın Umum Müdürünü gösterdiler: "Uyuyor". — Hakikaten, Kılıc uyuyordu. Menderes, — hafifce kızararak, fakat müstehziyane güle- rek ilâve etti: "Canım, Feruzan da var". Feruzan, A. A. Umum Müdür rü Feruzan Tekildi. Gazeteciler Fe- ruzan Tekile dönüp baktılar. O da uyuyordu. Karşılama, hakikaten muhteşem oldu. Turan Kapanlı, bir gün evvel bir Amerikalıdan 85 bin liraya satın alınan, beyaz Cadillac'ı hazırlatmış- tı. Ayrrca kırmızı-beyaz bir de Olds- mobile bekliyordu. Karşılayıcılar a- 8 Menderes uçaktan inerken ken- disini alkış sesleri karşıladı — Başba- kan pardesüsünü sırtından çıkarmış- mişti. Yakasında siyahlı kahverenk- li bir kravat vardı. Evvela merasim kıtasını teftiş etti, askeri — erkanın elini hararetle sıkarak hepsiyle ay- Ti ayrı alakadar oldu, iltifat etti. Bu sırada emniyet kordonunu yaran halk hücum etmişti. Medeni Berk, iri vücuduyla bir müddet — Başbaka- nını korumaya çalıştı, fakat kalaba- lık kendisini süratle bertaraf etti. Tek çare, Menderesi bir arabaya bindirip yürütmekti. Başbakan Olds- mobile'i tercih etti. Otomobilin dört bir tarafı polislerle sarılıydı. Sokaklar kelimenin tam manasıy- la kalabalıktı. Muazzam bir topluluk Okuyucu Mektupları Otomobil hakkında çen haftaki — "Yoğurt, vallahi bakımı mevsimidir. gübrelemeli ve biçim- dağıtan, bünyeyi za- yıflatan dallar kesilmelidir ki a- ğaç bahara terü taze, şahlanmış, verimli bir varlık olsun. Bu se- çimi kazanamaz veya kazancımıza sahip olamazsak vah olur bize. Ge- örge Orwell'in "1984" adlı kitabına yurdumuzda, tatbik sahası veririz. İhsan Atukeren - KİS'te "Otomobil Skandalı" Abaşlıklı yazıyı okudum. Bitir- TIŞ halinde çıkan şu söz oldu: Şahane Go yor musunuz, — milletin "Ümitleri" ni? Benim nâçiz ka- naatime göre bu milletin kaderi daha uzun müddet değişmiyecek- tir. Hattâ, iktidar değişse bile! Bunun en yeni misali şu Otomo- bil Skandalı! Bugünkü gidişimizin tek mesulü bence "münevver iha- neti" dir. Biz her fazilet imtiha- nında böyle sapır sapır döküldük çe veyl bize güvenenlere! Şu hâ- diseye karışmış olanların — isimle- rine bakınız! Bir çokları - nasıl Ne feci bir da bayraklaşmışlardı iki yüzlülük!.. ; Veli Devecioğlu - İstanbul Fk sevdiğim — mecmuanızın 283 üncü — sayısındaki — Okuyucu Mektupları sütununu okudum. O sütundaki "Mecmuanızı bir daha eline almamağa karar veren oku- yucunuz" imzalı yazı sahibine te- şekkür etmek için yazıyorum. Demokratik zihniyetten nasibi olmıyan ve "ukalâlık - şımarıklık" gibi tâbirler kullanmasıyla aczini pek güzel ifâde eden bu okuyucu, AKİS'i okumamak hususunda ver- dikleri kararda isabet buyuruyor- lar. Zira, onun gibilerin, AKİS'i -koyunun kaval dinlediği gibi- o- kudukları aklıma geldikçe, benim de huzurum kaçacaktı. Varolsun- ar.. ecmuanızın tutumu ve bil- ranı olan ben. sizden ayrılamıya- cağım. ıtkı Bodur - AKİS, 6 OCAK 1960