parti arasındaki farkı, samimi su- rette hadiseleri görmeye niyetli kim- selerin gözleri önüne sermek gibi bir de vazife ifa etti. Elbette ki milletin nabzının daha iyi yoklanması, hâdi- senın tepkılerının daha evvelden gö- anlaşılır anlaşılmaz bilhassa Teşkilâtın — galeyana gelmesi ve en mühimi, sözünü geçirip Ankaradaki- lerin gözünü açması C. H. P. için ba- şarılı bir imtihan oldu. Nitekim, öğle yemeğine saat dört- te geldiği günün akşamı Muhalefet lideri İsmet İnönü İstanbula gitmek üzere Ankara garından trene biner- ken yanına sokulan bir gazeteci Oto- mobil Meselesi hakkında fikrini sor- du. Inonu gülümsedi: — Otomobil Meselesine ne ol- muş' Onlardan da getirtmişler, biz- den de.. Biz artık getirtmeyeceğiz, onlar daha çok getırtecekler iki partının farkı! İnönünün neşesi, haftanın sonun- da İstanbulda kendisine kökü li "Transfer kıymet"lerden Huseyın Balıkın C. H. P. den ayrıldığı bildi- rildiğinde de kaybolmadı. Sadece, Balıka karşı bir sempati beslenmiş olduğundan dolayı kendisine acıdı. Yoksa, bu bir sürpriz değildi. Artık tek ümidi, tıpkı Muhalefet yıllarında olduğu gibi C. H. P. yi -bu sefer, İk- tidarda olmanın verdiği kolaylıklar- dan da faydalanarak- kötülemekten ibaret kalmış bulunan D. P. nin bir takım hazırlıkları olduğunu zaten haber almıştı. Balıkın bu ağa kapıl- mış olması üzücüydü. O kadar! İşte, Kıbrıs Malihülya G_([;enlerde bir gün, Kıbrısta çıkan alkın Sesi gazetesinin okuyu- cuları hayretle duraladılar. Gazete- de "Cumhurreisimize büyük teza- hürat — yapıldı", "Cumhurreisimiz filânca köyü — ziyaret etti" — gibi başlıklar vardı. Halkın Sesi gazete- sinin sahibi Dr. Fazıl Küçükün, ka- ra sakallı papaz Makariosun artık 1 numaralı müdafii olduğu gerçi bi- liniyordu ama, gene de bir Türk ga- zetesinin papazı böylesine propagan- da etmesini anlamak zordu. Hakika- ten Başpiskopos cenaplarını temsili Mehmetçikler ve Türk — bayrağına sarılı genç kızlarla sarmaş dolaş tahayyül ettiren haberler bir gara- bet taşıyordu. Garabet şuydu: Hal- kın Sesi "Cumhurbaşkanı" diye Dr. Fazıl Küçükü kastediyordu! Adada yapılacak —Temsilciler Meclisi ve Türk Cemaati Meclisi seçimlerinde kendi istemediği kimselerin -bırakın seçilmesini- aday bile olmamasını AKİS, 6 OCAK 1960 sağlamak için tek parti metodları- nın en ustacalarına başvurmakla meşgul olan Kıbrıs Türk Partisi li- deri ve müstakbel Kıbrıs Cumhuri- yetinin seçimsiz seçilmiş ilk Cum- hurbaşkanı yardımcısı demek proto- kolu unutacak kadar hayal içindey- Dr. Küçük yıllarca "Taksim! Taksım'" diye İstanbuldaki Taksim meydanı dahil, her yerde bağırmış- tı. Sonra, Taksimden — vaz geçmişti Parlak şiirler akat Halkın Sesi gazetesinin Dr. Küçükle alâkalı neşriyatı ibaret kalmadı. sevgili pat- ronu hakkında kaleme alınmış şiir- lerden de örnekler vermeye koyuldu. Bunların bir tanesi "Sevgili Cum- hurreisimize" — başlığını — taşıyordu. Gazetenin bildirdiğine göre Kandulu bir genç kız tarafından yazılmış ve üstadın 20 Aralık 1959 günkü ziya- reti esnasında okumuştu. Şiir şuy- du: Derin bir uykuya daldık, 81 yıl esir kaldık, Senin sesinle uyandık, Yaşa baştacımız, yaşa! Çok uğraştan çok yoruldun, Sesimizi sen Hakkımızı sen korudun, Yaşa, baştacımız yaşa, Ün saldın dağa taşa, Bütün cihan baştan başa Şaştı kaldı bu savaşa, Yaşa ünlü lider, yaşa! Türklük seni baş biliyor, Nurlu izinde yürü Her yandan bir sese gelıyor, Yaşa ulu önder, yaşa İşten güçten hep vazgeçtin, Yurda hizmet yolu seçtin, Bize parlak ufuk açtın, Gözbebeğimiz bin yaşa! Biz hep biriz beraberiz, Yolumuz gösterdiğin iz, Ölsek te bundan dönmeyiz, Yaşa Küçük, binler yaşa! Bu birliği hep sen kurdun. Acımızı sen duyurdun, YURTTA OLUP BİTENLER Haksızlığa karşı durdun, Yaşa Dr. Küçük, yaşa! Çok defalar gittin geldin, Üstümüze kanat gerdin, Bu vatana hürlük verdin, Yaşa kurtarıcı, yaşa! Sahte dostumuzdur deyen, Yabancıya boyun eğen Bizlerden değildir deyen Ulu başkan binler yaşa! Başımızda kalacaksın, Bize rehber olacaksın, Kem gözlere dolacaksın, Gözbebeğimiz bin yaşa! İkinci Atatürk! Gazete işi âdet edinerek geçen haf- ta içinde bu parlak edebiyattan örnekler vermekte devam etti. "Hür Kıbrısın Ağzından" başlıklı şiirde Dr. Küçük gene göklere çıkarılıyor, "Vatan millet minnettardır sana, minnet çok derin" deniliyordu. Böy- lece, Türkiyeden sonra Kıbrıs da li- derine "borçlu" vaziyete giriyordu! Şiirlerle Halkın Sesinin güttüğü gaye derhal anlaşıldı. Kendisine has Demokrasi anlayışı — içinde bir tek parti sistemini Türk —Cemaatinin bunyesıne yerleştirmeye çalışan Dr. ük, dünyanın en büyük dikta törlüğünde bile — şahıslara tapınma usullerinin yıkıldığı bir devrede ken- disini yarı-ilâh mertebesine yüksel- tiyordu. Bazı kimseler gülümseye- rek, Dr. Küçükün Türkiye radyola- rım dinlediği için tesir altında kal- dığını ileri sürmekten kendilerini alamadılar. Nitekim yine 20 Aralık günü Leymosunda, Dr. Küçükün ka- sabayı ziyareti vesılesıyle 19 Mayıs Lisesi Müdürü şunları buyurdu: Mustafa Kemalin etrafında toplanmasaydık, İstiklâl Savaşı Des- tanını tarihe hediye edebilir miy- dik? Kıbrıs Türkleri Dr. Küçükün etrafında toplanmasaydı, bugunku manzarayı da göremezdik." Öyle görülüyor ki "İkinci Mus- tafa Kemal'den sonra Dr. Küçükün "Üçüncü Fatih" payesini -sahibi bu- lunduğu Türk Sesi gazetesinden- al- ması hiç kimseyi şaşırtmıyacaktır. Halkın Sesi Bir put gazetesinin başlığı doğuyor