Bir O yu n rinden kendisinin elini öpmeye gelenler vardır. Kitap- larının basımında eski Isparta milletvekillerinden Tah- sin Tola büyük gayret göstermektedir. Nursinin, sıh- hati iyi olduğu günlerde gittiği Ulu Caminin önünde her cuma adeta bir büyük merasim yapılmaktadır. Ete- ğini Ööpmek için bazı Ispartalılar cami önünde saf bağ- lamaktadırlar. Ta Erzurumdan, Karstan, Vandan, Ela- zığdan huzura kabul edilmek için gelenler vardır. Pek çok kimse türlü zahmetleri ihtiyar ettikleri halde hu- zura alınmamaktadırlar. Ispartada Said-i Nursinin evi bir büyük ziyaretgahtır... Ispartada hep bunları dinledikten sonra İlhami Soysal ısrarla Said-i Nursiyi görmek istemiştir. Bunun . Konuştuğu aydınlar kendisini miş, uğraşmıştır. Nur talebeleri bulmuştur. Onlara ken- disini Ankaradan Üstadın nurundan nur almaya gelmiş bir üniversite talebesi olarak tanıtmıştır. Gazeteci ka- demeli olarak belki on kişinin sorgu ve sualine muha- tap olduktan sonra huzura kabul edileceğini öğrenmiş- tir. İşte, meşhur mülakat böyle yapılmıştır. Günün Adamı çen hafta boyunca bütün Türk Basınını peşinde koş- uran Said-i Nursi, Said-i Kürsi, Said-i Kürdi ve en doğrusu Kürt Said bu adamdır. Kürt Said, bundan kısa bir müddet evvel yazıp bazı kudret sahiplerine gönder- diği bir mektupla günün adamı olmuştur. Kürt Said halen son derece yaşlı ve bitap olduğundan başkaları tarafından idare edilmektedir. Bu bakımdan, mektu- bun da altında başka ellerin bulunduğunda zerrece şüp- he yoktur. Mektup, Kürt Saidin "Nur talebesi" İlhami Soysal tarafından ele geçirilmiş ve hemen tam metin halinde genç gazetecinin halen mensubu olduğu Milli- yette yayınlanmıştır. mektubunda Bediüzzaman son derece mühim bazı hususlardan bahsetmektedir. Mesela mektubun bir yerinde demektedir ki: "Bu memlekette benim 600 bin müridim var. Bunların cesur nur talebeleri oldukla- rı mahkeme zabıtlarına dahi geçerek tevsik edilmiştir". Gene bu mektubunda Bediüzzaman demektedir ki: "Emniyet Müdürü ve bin Müddeiumuminin temin ede- miyeceği asayişi Kur'anın kanunu esasi ile bütün Ana- dolu ve vilâyat-ı şarkiyyede ben temin ediyorum. Ri- sale-i Nurun beşyuzbın nüshası komünistliği susturdu- ğu gibi, asayişi temin ettiğine de bir delildir.” Aynı mektubunda Bediüzzaman "Mademki De- mokratın bir büyük kuvvete ihtiyacı vardır" demekte ve devam etmektedir: "Başında İslamiyete ciddi taraf- tar Dahiliye Vekili Namık Gedik, İslamiyetin kahrama- nı Adnan bey, Tevfik İleri gibi mühim zatlar bulunan bu partiye, bir mühim hakikati söylemek isterim". Kürt Saidin söylemek istediği mühim hakikat şudur: Ayasofya müzesi, içindeki müzahferattan temizlenip yeniden cami haline getirilmelidir. Bu sadece âlem-i is- lamı değil, bir kısım hristiyan devletlerini de memnun edecektir. Bediüzzaman, mektubunun alt tarafında ken- disini ve kitabını bir hayli methettikten sonra sözü şu- raya getirmektedir: Ben bu memlekette 600 bin müridi olan çok kuvvetli bir adamım. Şimdiye kadar da De- AKİS, 6 OCAK 1960 ! Bediüzzaman Saidi Nursi Efendi hazretleri atladı! mokrat Partinin çok iyiliğini gördüm. — Muhtemel bir seçimde onları tutarım ama, yasofya müze halinden çıkarılmalı, içindeki antika denen pislik ve süprüntüler atılmalı, burası cami haline getirilmelidir! İş aleniyete vurulunca... imdiye kadar Kürd Saidin yardımlarını, iş aleniyete urulduğu için kabulde bir mahzur görmiyenler -Tev- fik İleri ve Celal Yardımcı Üstadın elini öpmüşlerdir- Nurcular bu şekilde gösterilere kalkışınca kaşlarını çatmak zorunda kaldılar. Hakikaten Kürt Saidin ismi altında hareket edenler bu neviden mektupları yazabi- lecekleri vasata kavuştukları kanaatini fiilen ortaya vurunca galeyana gelen Türk umumi efkârını tatminin bir tek çaresi vardı: Vaziyet almak. Gerçi "vaziyet al- mak" son derece ihtiyatlı şekilde yapılmaktadır, Kürt Saidin kırılmamasına azami dikkat gosterılmektedır müştür. Bunun, Kurt Said taraftarlarının cesaretini kı- racağından zerrece şüphe yoktur. Zaten bunlar, hava müsait görününce harekete geçen cüretkârlardır.