s P Futbol Oturalım efendiler Geçen haftanın sonunda Cumarte- si günü mabahçe — stadında maç' seyretmege gelenler haylı yük- sek bilet fıyatlarına ve güç taham- mül edilen sıcağa rağmen hayatların- dan memnundular. Maç programla- rının bozulmasına şiddetle itiraz e- den, meraklılar da o gun gorduklerı üçüncü bir maça " d reden çık- tı?" demeyi akıllarından bıle geçir» mediler. Günün futbol maçları fut- bola müsait olmayan bir havada oy- nandı. Bir yandan sıcakla, bir yan- dan rakiple mücadele etmek zorun- da kalan futbolcular seyircilere fut- boldan ziyade vakti bir an önce dol- durmak için 'koşuştuklarını gösterdi- ler; bir yığın para ödeyerek aynı sı- cakta maç seyretmeğe gelen binlerce kişiye bir "yaz futbolu" sundular. Günün programında iki maç var- dı. Fakat, bu iki maçlık program, i- kinci karşılaşmanın, başlarında bo- zuldu ve seyirciler ikinci maç için- de heyecanla oynanmağa başlayan bir üçüncüyü bazan hiddet, bazan ü- züntü içinde seyre koyuldular An- cak bu bir maçtan ziyade sayıları o- tuzu geçmeyen bir kalabalığın sayısı otuz bine yaklaşan bir diğer kalaba- lığa karşı kuvvet gösterisi sayılma- lıydı. Bir futbol sahasında, dünyanın hiç bir tarafında görülemeyecek de- recede çirkin hâdiseler başladığı za- man seyirciler herşeyden önce ken- dilerini alâkadar eden bu üçüncü maç için futboldan gözlerini çevirdi- ler. Sıcak, üç hakem ve oyuncular yapayalnız kaldılar. Hâdisenin başlangıcı hayli eski- dir. Kale arkalarında fotoğraf çek- mek için bekleyen foto muhabirleri- ne, dünyanın her yerinde fotograf !çukurlarının yaptırılması pek yeni değildir. Maçlarda fotoğrafçıların bu çukurlara girerek çalışmaları ve ka- lenin tam' arkasında — kümelenerek, duhuliye gibi ayakta durularak maç seyredilen bir tribünün, veya ayak— ta durdukları zaman en önemli gö- rüs alanı kapanan açık tribündeki seyırcılerın rahatsız maç seyretmele- rini önlemek gerekir. İşte bu çukur- lar sadece bu iş için yapılmıştır. Fakat bu çukurların yapılmasından sonra da seyircilerin şikâyeti devam edip gitmiştir. — Seyirciler — rahatça maç seyredemediklerini, kale arka- larında kümelenen ve ayakta durma— yı tercih eden foto muhabirler zünden maçın önemli hareketi golleri bir türlü göremediklerini' söylemek- tedirler. Fotoğrafçılar ise bir tür- lü bu çukurlarda çalışmaya yanaş- mamaktadırlar. maç han- gi şartlarla girildiğini bilmeyenler, bu cümlenin manasını kavrayamaz- lar. Sabahın erken saatlerinde, bin- bir mücadeleden sonra içeri giren me- raklılar saatlerce, bazan güneşte, ba- 34 Polisler iş başında Geç kalan müdahale zan yağmurda veya kar altında maç saatini bekler ve bunca beklemeden sonra da futbol yerine önlerine dizi- leri fotoğrafçıların sırtını seyreder- ler. Bu seyirciler elbette ki şikâyet ederler. Ancak gecen haftaki maçta defalarca — tekrarlanan "Oturalım baylar" sözü seyircilere hiç bir kâr getirmemiş; fotoğrafçılar çukurlarına girmemiş, açık tribün golleri gör- memekte devam etmiştir. İşte Cu- martesi günkü ikinci maç başladık- tan hemen sonra açık tribün ve du- huliye sakinleri de her zamanki mü- cadelelerine girilmişler. "Oturalım baylar" sesleri duyulmuştur. Öncele- ri, -dikkati çekmeyecek kadar hafif giden hareket, yavaş yavaş — artmış ve gözler halkın fotoğrafçılarla yap- tığı mücadeleye dönmüştür. Artık bundan sonra İstanbulspor - Demir- spor maçı değil, para ödeyerek ma- ca girenlerin, bu para — karşılığında futbol seyretmek için önlerindeki Haydarpaşalılar perdeyi yıkmak üzere giriştikleri mü- cadele seyredilmiştir. Önce ağır ağır başlayan protesto sesleri aniden ve bütün Stadı saracak kadar genişle miş, sanki bir barut fıçisi ateşlen- miş tir. Numaralı tribün gibi hâdise ile hiç alâkası olmayan bir mev- kidekiler de ayağa kalkarak protes- toya başlamışlar, otuz bin kişi olan- a sesiyle otuz işiyi ve içlerinden ikisini ıslıklamağa koyulmuştur. Ne oluyordu? Bu iki fotoğrafçı ne yap- mıştı da bütün stad ayaklanmıştı ? Hâdise stadın hemen her yerinden gö- rülmüştü. Halkı bir anda ayağa kal- dıran hadise görülmemiş bir haldi. Kendilerine oturmalarını bağıran tri- büne dönen bir fotoğrafçı eli ile dün- yanın en çirkin hareketini yapmış bunu bir diğerinin aynı tarz davra- nışı takip etmişti. Şimdi tribünlerden müthiş bir uğultu yükseliyor, mahut kötü terane bu defa fotoğrafçılara bağrılıyordu. Gürültünün arkası silecek gibi değildi. PHerkesin raha- tı kaçmıştı. L Tribünü ye Basın lo- cası artık maçı bırakmış bu hâdisevi seyrediyordu. —Böyle şey olamazdı. Halka yapılan hareket çirkin, fakat halkın verdiği cevap bir kat — daha çirkindi. Bu arada sahada bir başka mücadele başlamıştı. Durumu gören stad müdürü Şazi Tezcan kale arka- sına gelmiş, ıslık, küfür ve alkış ses- leri arasında fotoğrafçılara oturma- larını yahut çukura girmelerini ihtar etmişti. Fakat fotoğrafçılar bir tür- lü oturmuyor, halk bağırıyor, işe po- lis müdahale ediyordu. Artık ortada futbol yoktu. İşte tam bu arada da oyunun hakemi maçı durdurdu — ve fotoğrafçıların daha geri alınmasını istedi. Hâdisenin yatıştığı sanılırken, diğer kaleden gelen bir başka foto muhabiri o çirkin hareketi tekrarla- yınca ortalık yemden gürültüye bo- ğuldu. Yeniden protesto sedaları yük- seldi. Maçtan sonra futbol değil, bu çirkin hâdise konuşuluyordu. Ertesi günkü gazetelerde hâdiseye geniş bir yer verilmişti. Bâzı gazeteler hâdise- muhabirlerinin haklı — olduğunu savunuyordu. Fakat en doğru sözlü ye ağır başlı neşir organı Cumhuri- yet bir makale ile halka yapılan çir- kin hareketin sebeplerini — açıkladı: Fotoğrafçılar dünyanın her yerinde- ki muhabirlerin girdiği çukurlara girmezlerse gürültü uzayıp gidecek- ti. Bu arada, halkın çirkin protesto- suna karşı da tedbirler, almak gere- kirdi. Hâdise pek ufak olmasa ge- rekti. Albümü Kuruluşundan bu güne kadar Haydarpaşa Lisesinden mezun olan- ların tamamının isimlerini ve ekserisinin de fotoğraflarını ihtiva eden HAYDARPAŞALILAR ALBÜMÜ Neşredilmektedir. nefis şekilde fakat az miktarda tabedilen Albümden edinmek K - Çök 1 isteyenlerin P. nur 264 Beyoğlu adresine mektupla yazmaları rica olu- AKİS, 31 MAYIS 1958