T I1 YA Yazarlar Bir Tartışma G özlüklü, kumral saçlı adam çan- tasını masaya koyduktan sonra oturdu. Karşısındaki kalabalıga ba- karak oldukça sınırlı bir sesle "Aşa- ğilik duygusuna kapılmışız. Tiyatro ya arımız vardır." diye söze baş- Hadise bu haftanın başında Sanat- severler. Klubünde cereyan etmiştir. Bu hâdiseden bir hafta kadar önce aynı salonda "Tiyatro -Sinema Derneği" Türk Tiyatrosunun bugün- kü durumu konusunda bir açık otu- rum tertip etmiş ve bu arada söz alan birçok 'kimse, "batıdaki mânâ- siyle Türkiyede tiyatro yazarının ol- madığını" ileri sürmüşlerdir. Bu tar- tışman takip edenler arasında» pi- yesleri temsil edilmiş olan tiyatro yazarları da vardı. Türkiyede tiyat- ro yazarının olmadığım soylıyenler, bilhassa Devlet Tiyatrosunda üç pi- yesi oynanmış olan Turgut Özakma- nı bir hayli sinirlendirmişti. Turgut Özakman "Tiyatro — Sinema Derne- ği" idarecilerinden rica etmiş, aynı salonda Türkiyede tiyatro — yazan bulundugunu ispat edeceğini bildir- mişti. Maziden Gelen Sesler Turgut Özakman bu haftanın ba- şında verdiği konferansta — bir hayli sert — konuşmuştur. Özakma- na göre meseleleri ilmin ışığı altında incelemiyen, tiyatro neşriyatını takip etmiyen bir takım insanlar "iliklerine kadar işleyen aşağılık duygusunu tat- min etmek için kalkıp, Türkiyede tiyatro yazarının olmadığını söyle- mektedirler. Bu “fikri tembellikleri- nin" bir neticesidir. El_e geçen ilk Türk piyesi "Hika- ye-i İbrahim Paşa"yı yazmış olan Abdülhâk Hamidin babası Hayrullah Efendiden beri 116 piyes yazarının lsmı sayılabilir. Bilhassa — bunları İçinden Ahmet Vefik Paşa, Musahip- zade Celâl ve Necip Fazıla Batı öl- çüsünde tiyatro yazarları göziiyle ba- kılabilir. Bugün de aşağı yu on kişi, tiyatro yazarlığım kendılerıne meslek edinmemiş olsalar bile, dert edinmişlerdir. Bu durumda hâlâ Tür- kiyede tiyatro yazan olmadığı fik- rinde direnmek, aşağılık duygusun- dan başka bir şey değildir. Gâvurun çamuru .. teden beri tiyatro alanında da "gâvurdan olsun da, isterse ça- murdan olsun" zihniyeti hakim ol- muştur. Turgut Özakman, konferan- sında bu zihniyeti çürütmek için ol- dukça enteresan bir fikir ortaya at- : Meselâ Ahmet Vefik Paşa, en a- şagı Italyanların Goldoni'si değerin- dedir dedi. Vefik Paşanın Moliere adapteleri herşeyden Önce bizim di- İimize, göreneklerimize, kişilerimize uydurulmuştur. Bu halleriyle —Vefik 32 T R O Paşa adapteleri mükemmel birer ti- yatro eseridir. Moliere de farklı birşey yapmamıştır. yes yazan Platus'tan aldığı — oyun kanavalarım Fransız diline, görenek- lerıne, kişilerine uydurmuştur Moli- Fransada yaptığını,; Ahmet Velik Paşa Türkiyede yapmıştır O halde niçin Ahmet Vefik Paşa, bir Türk tiyatro yazan olarak inkâr e- dilir? ' Eşeğe semer vursan onra, metin ımkanlarıyle sahne imkânlarını da göz önüne almak İcab etmektedir. Mesela halen Bü- yük Tiyatroda oynanan Ladislaus Fodor'un "Çöl Faresi" «ortalama se- viyeyi bile aşamamış bir piyestir. Fakat o kadar iyi temsil edilmekte- dir ki, "Çöl Faresi" ni herkes iyi pi- i TurgutrÖLzakman Fiüli tekzib yes saymaktadır. Mevsim — başında Üçüncü Tiyatroda oynanan Priestley' in "Haftabaşı" adlı komedisi ise, iyi bir piyes olduğu halde, çok kötü tem- sil edildiği için sudan bir piyes in- tibamı uyandırmıştır. Demek ki, bir piyes hakkında hüküm verirken bi- raz da sahne imkânlarının — piyese kazandırdıklarım dikkate almak lâ- zımdır. "Eşeğe altın semer de vur- san eşek eşektir" sözü, piyesler için bir mânâ ifade etmemektedir. Türkiyedeki piyes yazarları "Çöl Faresi"ni aşan piyesler yazmışlardır. Fakat sırf bir Türk tarafından ya- zılmış olması, piyesin kötü olduğu- na dair yeter bir karine teşkil et- mektedir. Türkiyede yazan olan bir milli tiyatro kurulmak isteniyorsa da herşeyden önce bu zihniyeti yıkmak lazımdır. Yüz yıldan beri yapılanları inkâr etmek, mıllı tiyatronun çekir- deklerini ımha etmekten başka bir işe yaramaz. Bu haftanın başında» Sanatsever- ler Klubünde Turgut — Özakmanın yaptığı konuşma muhakkak ki, mil- li tiyatronun kurulmasında ikide bir ileri sürülen "efendim, memleketimiz- de tiyatro yazan yetışmıyor ki, tiyat- ro eseri yazılmıyor ki" dıyenlere ve sırf "fikri tembellik'lar. yüzünden veya snopluklarından- yerli yazarla- rın her türlüsüne burun kıvıran, ba- hane bulanlara karşı bir çıkış teşkil etmiştir. Turgut Özakmanın bir naza- riyeciden ziyade bır şikâyetçi olarak yaptığı konuş Türk Tiyatrosu- nun mazisini orten küllerin eşelen- mesi bakımından da faydalı olmuş- tur Ancak, gönül öyle arzu ederdi ki, Türk tiyatrosunun sayılan az da olsa yazarlarını temsil edenler Tur- gut Özakmanı, "memleketimizde ti- yatro yazarı yetişmiyor, yoktur" di- yenlere karşı tek başına bırakmasın- lar, sözleriyle değilse bile ard arda verecekleri eserleriyle desteklesin- er. İstanbul Haberler İ stanbul artık tıyatro hareketleri- nin ölü mevsimine girmiştir. Bir- den bira bastıran sıcaklarla birlikte tiyatrolar da kapanmıştır. Herkesin yazlığa taşınmasından sonra gazıno* ların üküm sürdüğü bir. mevsim başlayacak, koca şelıır tam beş ay. bir kaç ufak kıpırdanma hariç tiyat- rosuz kalacaktır. İşin aslında İstan- bul, büyüklü küçüklü tiyatrolarına, oyuncularına rağmen gene de tiyat- rosuzdur. Koca bir-sezon, üç bölümlü Şehir Tiyatrosu, iki ekiple çalışan Küçük Sahne, Oda Tıyatrosu, Karaca Tiyat- rTo- Oo ası ile- kendilerine düşen vazıfeyı yapamamışlardır. - Şehir Tiyatroları artık, Dram lümünde bile oynanması adet haline gelen bır vodvil hastalıgına tutul- muş. Küçük Sahne bütün iyi niyetle- re rağmen eski Halkevi temsillerini bile aratan bir oyun acemiliği içinde çabalamış, ümitle, beklenen Oda Ti- yatrosu da Ankaradan kabullendıgı oğuk "Misafir" komedisi ile — işe başlamış ve fazla hayale kapılanlar hayal kırıklığına uğramakta gecık- memiştir. Bu arada ümit verici tek kıpırdanma, tecrubesız oyunculukla- rına rağmen “genç oyuncular* olmuş- tur. Tiyatro mevsimini başarı ile ka- patamayan bütün tiyatroların son günlerdeki tek düşüncesi turne ve bul turneden kazanacakları paradır. Ge- ne "Genç Oyuncular" hariç, hepsi yalnız para hesabına dayanan bir tur- ne programı çizmişlerdir. Şehir Tiyatrosu, mevsimi kapamadan turne hazırlıklarına gi- rişmiş ve repertuarına "İki Deste Gül". "Deli", "Ölüler Vergi ödemez- ler" komedilerını almıştır. Turne AKİS, 31 MAYIS 1958