Tıpkı ağabeyleri gibi Halbuki başlangıçta belli başlı iki aday vardı: Ankaradan eski mu- hasip Orhan Uluer ile İstanbuldan es- ki Birlik Başkanı Vahdet Tayan. Ge- çen devredeki Federasyon Başkanı E m Özdemir ise yeni seçimlerden çok, "beraat kararı" cebinde iktidar- dan çekilmeyi duşunuyordu Hakika- ten Bahçelievlerdeki T. M. T. F. bi- nasında ikamet eden Ethem Özdemir, bütün şimşekleri üzerine çekiyordu. Doğru veya yanlış bütün delegelerin kulakları Bahçelievlerdeki binada ya. pılan gece eğlenceleri ve Kazablanka pavyonundaki taşkınlık hikâyeleri i- le doluydu. Federasyona bağlı, İstan- buldakı Teknik Üniversite ve Yüksek Okullar Talebe Birlikleri öfke için- deydiler. Ethem Özdemire başkanlık yolunu tıkamak için aralarında bir protokol bile imzalamışlardı. Kulağı delik Başkan bu dedikodulardan ha- berdardı. Genel Kurul toplantısında kendisine ecel teri — döktürüleceğini biliyordu. Bunun için hazırlıklıydı. Gazetecilerden nisbeten uzak olmak için, toplantı mahalli olarak İzmiri seçtirmeyi de ihmal etmemişti. İzmir toplantısı bir âlem oldu ve tam bir skandalla neticelendi. İstan- bul Üniversitesi ve Teknik talebe bir- likleri şiddetli tenkitler yaptılar. Ten- kitlerde Federasyonun günde 40 lira- lık otomobil masrafı yaptığı anlaşıl— dı. Kongre birbirine gırdı Ele güne karşı şerefi kurtarmak için, büyük- lerin çok sevdiği bir usule başvurula- rak gizli toplantılar yapıldı. Bir tür- lü bitmeyen bu gizli toplantılarda Ethem Özdemir, peşinde koştuğu raat karan"m aldı. Yalnız k_ongre çok uzamış- delegelerin çoğu İzmiri terk etmişti. Bu sebeble İzmirdeki toplantı seçimler yapılamadan inki- taa uğradı. Ancak İzmirden ayrıl- mak da kolay olmadı. Yapılan mas- rafları ödemeye Federasyon bütçesi kâfi gelmiyordu. Ekabirin — kongre sırasında "çok mühim işler" için sık sık başkente gitmeleri masrafları daha da arttırmıştı. Uzun uzun hesap ve kitaptan sonra genel sekreter ve muhasibi rehin bırakmadan İzmirden ayrılmak mümkün olmadı. İkinci toplantı İstanbulda yapıl- dı. Fakat İzmirde bir neticeye va- rılamaması belli başlı adaylardan Or- han Uluer ve Vahdet Tayanın yıldız- larını söndürdü. Zira İzmirde şansı- nın yaver olmadığım görüp, Orhan Uluer lehine adaylıktan feragat eden Vahdet Tayan iki toplantı arasında- ki müddetten istifade ederek "maküs talihhini döndürmeye muvaffak oldu. Kendisini zaten eski başkan Ethem Özdemir destekliyordu. İyi bir po- litikacı olan Vahdet Tayan, rifesinde iyi çalıştı. Hangi hangi — şerbetin verileceğini biliyor- du. Istanbula hareket etmeden evve Bahçelievlerdeki Federasyon binasın- da yapılan oylamaya kıl farkıyla, se- kize dokuz kazanmaya muvaffak ol- du. Maamafih, İstanbuldaki seçim Ankaradakinden de çetin oldu. Baş- kan olabilmek için mevcut oyun beş- AKİS, 31 MAYIS 1958 e üçünü almak lâzımdır. İstanbulda- kı ÜUç talebe birliği bu ekseriyeti te- min edebilecek durumdadır ve Anka- raya karşı müşterek bir protokol im- zalamışlardı. Ama seçimlerde Celâl Hordanın başkanlık ettiği — İstanbul Yüksek Okullar Talebe Birliği müs- tenkif kaldı. Diğer bazı ihtilâflar da işe karışınca başlıca adaylar Vahdet Tayan ve Aydın Tansan — sekizinci turda bile gerekli beşte üç çoğunlu- ğu elde edemediler. Sekizinci turdan sonra Vahdet Tayan aleyhtarı bazı Ankara Yüksek Okulları ve Ankara Üniversitesi temsilcilerini — kendine mütemayil gören Teknik Üniversite de, Erol Unalı aday Çıkardı. Unal ilk turda hem Vahdeti hem de Aydını geçti. Ama işin sonu gelmedi. Tur- lar uzadı. Onsekizinci tura gelinmiş- ti. Hava elektrikliydi. Resim çekmek isteyen gazetecilere mani olundu» Hatta bazı çok demokrat delegeler gazetecileri iyice tartakladılar. Kong- Celâl Hordan Atladı reyi tehir etmekten başka çare yok- tu Uçuncu perde tekrar İstanbulda açıldı. "İyi politikacı" Vahdet Tayan bu devreyi de boş geçirmedi. Anka- Üniversitesi — delegasyonundaki "çatlak sesler"i tasfiye etmesini bil- di. Ankara Yüksek okullarından da, ne sihirdir ne keramet “uslu" bir delegasyon yapmayı becerdi. Ama a- sıl başarısı ikinci başkanlık vadiyle Celâl Hordanı ikna etmesi oldu. Se- çim neticesi artık belliydi. 17 Mayıs gunu Ankaradan Vahdet Tayan birin- ci başkanlığa, Teknik Üniversiteden Erol Ünal da İkinci başkanlığa seçil- diler. Birbuçuk aylık öldürücü seçim mücadelesi böylece son buldu. Vah- det Tayan ve Erol Unal halen bu kampanyanın yorgunluğunu — çıkart- makla meşguldürler. Okuyucu mektupları hakkında sayınızın "Piyasa" başlıklı yazısında İzmir Ticaret Odası- meşhur "tüccarı — kazandırma raporu" incelenirken Fıyat dondu- intihasından Zzarara ugrayan müs- tahsilin zeytin ve narencıye ağaç- larına ihtimam miyeceği, — istih- salin azalacağı fikrıne iştirak edil- |Piyasa 20 nın liyor. Halbuki 208. sayınızda "Ja- pon mucizesinin esrarı" başlıklı, ya- zıda, müstahsilin vergisi — arttıkça istihsalin çoğaldığı, tezi gayet va- kıfane bir surette anlatılıyor lın kabul ettiği ve tecrübesi meydanda Japon mucizesinin, aksi- ne olarak Izmır tuccarlarının Hü- kümeti aldatma teşebbüslerinin Mecmuanızda desteklenmemesını gö- nül arzu eder Tüccarın son kararıyla da, fi- yatları serbest bıraktırarak — atla- rını oynatmaya meydan istedik- lerini Mısırdaki sağır sultan bile k fiyatları dondurulmadan fabrikatörlerin 400 kurusa aldıkla- rı pamuğu — 800 kuruştan — defter- isledıklerını milletçe Öğ- kadar çevirdikleri dolap yeter Biraz da normal kazanca ra- | 1 n | Mustafa Kuntay - Çankırı Politikacılar — hakkında 'i ve takdir ederim. takip ettiği aydınlık yolu ve sa- vunduğu dâvayı, bu memleketin yo- lu ve dâvası olması itibariyle bütün kalbimle benimserim. Her yıgıdın bir yoğurt yiyişi olduğu gibi AKİS'- in de neşriyat yolunda kullandıgı taktiğin bazı tesirler altında geri- ye veya ileriye kaydığına şahit ol- muşuzdur Bazı mevzuları takdim edıgmde cüretkâr, bazılarında aşırı derecede dikkatli ve bazı şahsiyet- lere de hayranlık içindedir. Bazıla- rını hırpalar, hatta fikirleriyle ka- rikatürize eder. Bazı kıymetlere ise "kıymet olduğunu bildiği — halde" sütunlarında yer vermez C.H.P. li degilsiniz neşriyatı- nızda.. Buna emin olmak en buyuk zevkimdir. Nitekim ben de li olmadığım gibi D. P. yi veya bır başka siyasi partiyi asla benimse- mem. D. P. nin bu halinden dola- yı da ister 1stemez fikir ve hıs o- larak C.H in erişilmez milli bir kuwet haline gelmesını arzula— rım. C.H.P. nin içinde bütün ruhu ile Halk Partili olan bazı büyük kıymetler var ki onlar meydan nu- soylemedıklerı kargı par- tinin liderlerine ağız dolusu kufur savurmadıkları için geri planda 1- rakılıyorlar. tta AKİS bile bu gibi değerlere sütunlarında hak et- tikleri yeri veremiyor. Bir misal olmak üzere C. H. P. Meclisi üyesi Avn Doğanı göstereceğim. Ümit Selmaner - İzmir 15