ı& ATA N A İ daima En Son Haber En İyi Yazıyı sunar VATAN Ko L p BİR İHTİYAÇTIR AKİS, 31 MAYIS 1958 RADYO Programlar Malzemeden önce ürkiyenin Devlet radyolarında eh- liyet ve selâhiyet kifayetsizliği malzeme kifayetsizliğiyle ve teknik zaruretlerle el ele vermiştir. Plak çalacak iğneden, yayınları aksa madan devam ettirecek amplıt'ıkator lambalarından mahrum radyo istas- yonlaı'ı bu gibi ana ıhtıyaçların ya- de muh- ında iyi niyet ve taçtırlar Ankara radyosunun tevsi ve ıslahı için bir proje, İngiliz Mar- coni fırması tarafından hazırlanmış ve adı geçen firma onumuz ir- kaç yıl içinde Ankar. radyosunu, günümüzün teknik sev yesine — -hi olmazsa- yaklaştırmayı taahhüt et- miştir. Fakat, malzeme ve teknik sahasındaki bu ıslahat, Türkiyenin Devlet Radyosunu meslek sorumlu- luğu, meslek idealleri taşımıyan kimseler idare ikçe, ne işe ya- rar? — Marconi taahh idünü — yerine getirdiği zaman, olsa olsa, hoparlör- lerden daha temiz bir ses çıkacaktır Radyonun teknik servisi bir det için, iğneyi, lâmbayı telı, fışı düşünmeden çalışacaktır Belki -geçenlerde oldugu gıbı- radyoya bag- h kablola dan biri topra ünden ği için, hırsızlar tarafından ke- sılıp çalındıgı zaman Türkiyenin bir numaralı Devlet Radyosu yayınını tatil etmek zorunda kalmıyacaktır. Belki, şehir cereyanı kesildiginde An- kara radyosu susmıy: aktır, böyle bir durumda sesim şehır içine du- yurmasa bile, yurdun diğer köşele- rine işittirecektir; oysa bugün, İstan- bullular Ankarayı, meselâ Japonya- yı dinler gibi, paraşütler. maları içinde dınlıyebılmektedırler Yani zarf değişecektir, düzelecektir. Islah edılmış olacaktır. Ya mazruf? Yetişmiş radyoculara ihtiyaç azrufu — ıslah etmek için de belki, birkaç yıla kadar nasıl bir hal alacağı şimdiden kestirilemeyecek 0- lan Basın-Yayın ve Turtan Bakan- İiğının radyo kısmı müdürü -yahut m müdürü- bugüne kadar defa- larca çıgnenmış bir sakızı ortaya ata- caktır: yabancı bir etten mü- şavir getırtmek Ra' d daıresı mü- dürü -yahut Radyolar Umum Müdü- rü- ne derece iyi niyetli ve ideal sa- sunda sırf kendi insiyatifiyle veremıyeceg için, Basın Yayın ve Turizm Bakanının ıstegıne uyma zorunda kalacaktır. Bakan» ne de ol- sa Türk Hükümetinin bır uyesıdır Başbakanın arzularına uymak . zo- rundadır. Başka turlusuııu düşünemez Gönlü razı olsun olmasın» bu arzuyu nakletmekten başka brşey yapamı- yacaktır. Getırtıle ek muşavı n rad- yoculuk ahlâkının kaz dığı çehrey bılhassa uygun olm yap pılan eçmede, hususi bir ıtına gosterılmış- tir. Meselâ, bir zamanlar Hitlerin, Gobelsın, sonra da diyelim ki Pe- onun veya Nasırın propaganda ve adyo muşavırlıgını yapmış bir ec- nebinin müşavir olarak celbedilmesi çok uygun görülecektir. Böyle bir şahıs, ilgililerin gerekli araştırma- yı, bılgısızlık veya alâkasızlık yüzün* den yapmamış olmaları — sebebiyle bulunamadıgı takdirde ve yerine ka— zaen, modern ve hür radyoculuk ik- Timi içinde yetişmiş biri -diyelim ki bir Ingılız- angaje edıldıgı takdirde, ona sadece radyoların durumu hak- kında -tavsıyelerını de ıhtıva eden, bir rapor hazırlama vazifesi verile- cek, bu rapor "yabancı bir muşavır bızım hakikatlerimizi, ihtiyaç- larımızı nasıl bilebilir, nasıl anlıyabi- lir?" iddiasıyla dosyaya kaldırılacak, eski hamamın eski taşlarıyla bırlıkte muhafaza edılmesıne karar verilecek- tir. Mesleğini benimsemiş kişiler az Bir radyonun program müdürüyle, bir gazetenın yazı işleri müdürü esas itibariyle aynı vazıfeyı yerine getirirler. Çal ma alarının nihat hede- , yayınlarını satmakt Bir ga- zetenin hedefi nasıl tirajım arttır- maksa, bir radyonunki de — sesini, mkün oldugu kadar çok insana müm dinletmektii alb bugun Türkiyenin Der- let radyoları sanki sırf bunun aksini yapmak istermiş gıbı çalışmaktadır- lar. Bu davranış bilh Ankara radyosunda kendini gostermektedır Bugün Ankara radyosunuıı yayı nla- , sabah gözünü açar açm kapı— sının altında gazetesını arıya heyecanla, bir gece mızanpajı ıncelıyen İiyi beğenen, kusurlarını ariyan, bulan, dıızeltmek istiyen bir yazı işleri mü- dürünün meslek bağlılığından mah- bir pr gram müdürü tarafından idare edılıy ormuş hissini vermektedir Fakat radyoculuk ndışeler dışında böylesinin belki de daha iyi olduğu- nu, amuza iyice yerleştırılmemış bir tüfeğin geri tepip acemi nışancıyı e- nınde sonunda yere vuracağım dü- mek mümkündür. İstanbul radyosunun program i- dareciliği bakımından daha »ehil el- lerde oldugu muhakkaktır Aradaki büyük seviye farkı» hıç ya sabuna dokunmıyan yayınlarda kendim gostermekte ve İstanbul yosunu irkilmeden takip edilen bir ıs- tasyon haline getirmektedir. Ancak s ya sabuna dokunan meseleler işin ıçı- ne girdiğinde İstanbul radyosu, Anka- ra radyosunun ikinci nüshası haline gelmektedir. Zaten her iki radyoda da azçok zevkle dınlenen bir iki prog- ram varsa -İstanbul radyosunda bu gibi programların sayısı daha çok- tur, bunlar ancak, "yukardakilerin" hayat sahasına tecavüz otmedıgı, ya- hut farkına varılmadığı için yapıla- bilmektedir. 31