MEKTUP Sayın Nazlı Tlabar Demokrat Partinin demokrasi mücadelesine atıldı- ğı yıllarda — Beyoğlu müteşebbis heyetinde vazife al- dığınız günden itibaren, sizin bütün çalışmalarınızı, uzak tan veya yakından takib ettim. 1957 seçimlerinde İs- tanbulda yaptığınız seçim konuşmaları halâ kulakla- rımdadır. Siz seçmenlerinize bir "basın" ve "toplantı ve gösteri yürüyüşleri" kanunlarında oyunuzun bulun- madığını söylerken, elbette ki bu kanunları tasvip et- mediğinizi ifade etmek istemiştiniz. Vakıa — herhangi bir vaitte bulunmamıştınız ama Istanbulda kazanan demokrat adayların arasında isminizi okuyunca içim- de bir ümit belirmişti. Belki Nazlı Tlabar gibi düşü- nenler, tasvip etmedikleri kanunları değiştirmek için bırşeyler yaparlar demiştim. Çün hiçbirimizin şüp- hesi yoktur ki. bir milletvekilinin bırıncı vazifesi tasvip etmediği kanunları düzeltmeye çalışmaktır. Günler ge- çiyor, ben hep bekliyordum. Elbette ki bir politikacı için, herşeyin bir zamanı vardı. Yemek pişirilmeden kota mazdı ama, şimdi Nazlı Tlabar, artık sizden bunları bek— lemiyorum, çünkü üç gün devam eden Türk Kadınlar Bırlıgının VITİ nci Kongresini takib ettim. Bu kong- rede siz, Türk Kadınlar Birliğinin Genel Başkanı ola- rak bulunuyordunuz ben bir müşahit, bir dinleyici sıfatı ile. Inandıgım bir şey var: Eğer bu memlekette demok- rasiyi, bütün müesseseleri ile demokrasiyi yerleştirmek istiyorsak ve bunda samimi isek, icab edeni, en ufağın- dan en büyüğüne kadar bütün teşekkullerımızde aynı titizlikle tatbik etmemiz lazımdır. Herşeyi Büyük Millet Meclisinden bekleyemeyiz. Demokrasi zihniyeti Büyük Meclisten bize değil, bizden Büyük Meclise gidecektir. Demokrasinin yerleşmesi herşeyden evvel hukuk kaide- lerine, tüzüklere, nizama riayetle başlar. Çalışabilecek kimselere, hiçbir siyasi görüş farkları gözetmeksizin, im- kân vermekle şl r. Maalesef Türk Kadınlar Birliğinin VITI nci Kongresinde, hâkim olan şey bunlar değildir. Tertipler ve Kulıs faalıyetlerı aylarca evvel başlamış, delege seçimlerinde birçok zararlı taktikler, kurnazlık- lar ve oyunlar sayılmıştır Kadın faalıyetlerını yakından takip ettiğim için bunların içine girmiş, hâdiseleri, tele- fon muhaverelerine ve telgraf teatilerine kadar, çok ya- kından takib etmiştim. Siz seyahatte idiniz. Kongre baş- ladıgı gun geldınız ilk gün sizinle uzun uzun konuş— tuk, hattâ — dert- leştik. Birçok ko- nularda görüşleri- miz — birleşiyordu. Genel Kurul seçi- mine — hazırlanan ların — sarfet- reti size meye çalıştım. Bunları tasvip et- mediğinizi, — hattâ üzüldüğünüzü gör- düm. Ancak tas- vip etmemek kâ- tî mıydı Nazlı Tla- O gayrııhtıyarı Ba- sın, Toplantı — ve Gösteri — Yürüyüş- leri Kanunları hak- kında sarf ettiğiniz sözleri Yalnızca oya işti- rak etmemek te kâfi — değildi. U- nutmamamız İcab eden birşey varsa, Jale Candan AKİS, 31 MAYIS 1958 hatırladım. o da milletvekille rinin, arada sırada "kırmızı oy" d; kullanabilecekleri dir. Seyahatte 01 mak, daim zamanlarda hatte olmak belki insana “"siyasi" sı fatını kazandırabi- ir ama, Vvazifesini yapan bır mılletve ili, zifesin müdrik bır gene başkan olmak için bu kâfi değildir. Kongreye öyle bir anda yetiştim ki, üyelerin yürek lerine — hakikatli su serpildi. Sildi- ler alabildiğin' gergindi Bir u azene unsuru Oo lacak ve VIT nci Kongrenın hâdise- siz. geçmesi için çalışacaktınız ama bu kâfi miydi Naz- lı Tlabar? VII nci Kongrenin hâdisesiz geçmesi de bence kâfi değildi. VIII nci Kongrenın içine particiliğin, isnatların girmemesi, VITI nci Kongrenin en ufak bir maluliyet şüphesi altın- da kalmamasr lâzımdı ye işte bu olamadı. taya bir rivayet atılmıştır: Halk Partililer Kadın- lar Bırlıgıne nüfuz etmek istemektedirler.. Bir Halk Par- tililer hizbi vardır. Aslında böyle birşey yoktu O kadar yoktu ki, Halk Partili adayların ismini almak istiyen bir gazeteciye ancak tek bir isim verilebilmiştir. O da. senelerden beri Kurulda çalışan ve particilikle Birlik iş- lerini birbirinden ayırd etmesini bilmiş malum bir kim- sedir. Ama delegeler bu telkin altında ve manevi bir tazyik içinde tutuluyorlardı. Bu arada sureta birleşmiş görünen iki Demokrat Partili hizip, gizli gizli birbir- lerinin aleyhine çalışıyorlardı. Oyların tasnifinde ileri sürülen yolsuzluk meydana çıkınca, bunlar birbirlerine düştüler, bir taraf diğerini yere vurdu. Mesele haysiyet. divanına intikal etti. Kongre gizlı oy açık tasnif” kal desine riayet etmemiş, üstelik oylar bir gece mühürlen- meden muhafaza edilmişti. İşte o zaman sizin üzüldüğü- nüzü gördüm. Tasnifin yeniden yapılmasını istediniz ve bizzat oyların tasnifinde çalıştınız. Neticeyi biliyorsu- nuz. Bazı oyların miktarı yarıyarıya değişmiş, oy al- madan kurula giren bir üye kuruldan çıkmış, yerıne başkası gırmıştır Kaybolan pusula miktarının dördü madığını görünce çok memnun olmuştunuz. Dört pusula neticeyi değiştirmeyecekti. Demek hak yerini bulmuştu. Muhtemelen hak yerini bulmuştu ama bence bu da kâfi değildir Nazlı Tlabar. Ben orada sizin Türk dınlar Birliği Başkanı olarak değil de. Türk Kadınlar Birliğinin bir üyesi olarak seçimlerin yenilenmesini tek- lif etmenizi bekledim. Türk Kadınlar Birliğinin herşey- den evvel nizam ve kanunlara bağlı olduğunu ispat et- mek ve kurnazlığı zekâ ile, gösterişi çalışma ile dema- göjiyl mantıkla, tertibi seçim propagandası ile karıştı- ranlara bir ders vermenizi bekle Üzerimize aldığımız 1ş1erı kuçümsemememiz lâ- zımdır. Nazlı Tlabar, küçümsediğimiz işleri de her ne pahasına olursa lsun üzerimize almamamız İlâzımdır. Şahıslar hiçbir zaman müesseselerin yerini tutamamış- ır. Müesseseleri sağlam esaslara dayanacak şekılde Nazlı Tlabar kurmak ve lüzumu olunca da, heryerde, "kırmızı oy" kullanmak şarttır. Jale CANDAN 217