YURTTA OLUP BİTENLER, Feyzioğlular Politikaya giren aile girdiği günden beri ısrarla müdafaa ettiği fikirler bunlardır. — Feyzioğlu bu yolda kindi başına değildir. Da- ha, onun gibi bir hayli insan bu fikir- leri benimsemiştir ve el birliği ile bu gayenin tahakkuku için çalışıl- maktadır Ufak oyunlar Bir — sistem dahılınde ve ekip halin- de... Fakat bu parola, taraftar buldugu kadar muarızlara da sahip- tir.. Eski metodları - benimsemiş pek çok Partili bu parolanın ardında, ayakları altındaki zemini sarsacak bir şeyler yaptığı kanaat ve endi- şesi içindedir. Hele ekip halinde ça- avrupat particiliği bir tür- ıstemeyenler 27 Ekim seçimlerinden "yarının partisi" ola- rak çıkan C H. P. içindeki kıpırdan- maları hiç de hoş karşılamamakta, "canım nasıl olsa millet bizimle be- raber olduğunu gösterdi. bundan sonra da bizi bırakacak değildir" di- ye söylenmekte ve yeni hamlelere yeni cereyanlara karşı açıkça değil- se bile üstü kapalı bir şekilde iti- matsızlıklarını belirtmektedirler arada durmadan körüklenen "Parti içindeki ikinci, adam" mesele- si ve hele gittikçe yaklaşan Kurul- tay ' endişeleri bunları büsbütün bir- birine yaklaştırmakta ve adeta ke- netlemektedir. Maamafih aklı ba- şında ve ileri görüşlü bir takım partililer için C. H. P. de ikin- ci adam meselesı diye bir — mesele yoktur ve olam da. Bunlardan Hıfzı Oğuz Bekatanm bu hafta be- lirttiğine göre Parti içinde yapılacak her türlü ikinci adam — mücadelesi» Parti —safları arasındaki tesanüdü bozmaktan başka bir şeye yaramaz. Halen de Partinin, illa da bir ikinci adama ihtiyacı yoktur. Partinin 14 başında tarihi şahsiyetiyle yer almış bir lider vardır ve bu lider başta kal- dıkça yapılacak her türlü ikinci adam mucadelesı manasızdır Zira ikinci adam olm kim heveslenirse he- veslensin, Partının bugünkü duru- munda kimse ikinci adam olamıya- cak, büyük grupları etrafında top- layamayacaktır e? Gene Bekataya göre liderler kendi kendi- lerim yetiştiren, kütleye — kendilerini bizzat empoze eden insanlardır. Hıf- zı Oğuz Bekatanın da üzerinde 1s- rarla durduğu meşhur yedi kelime- lik formüldür: Bir sistem — dâhilinde ve ekip halinde çalışmak! Avantajlar ve handikaplar T urhan Feyzioğlu ve arkadaşları, genç ilim adamının — sembolünü teşkil ettiği nesil bu haftanın içinde hararetle çalışıyordu. Mücadelede a- vantajları ve handikapları vardı. Ba- tılı manasıyla kültürlüydüler. Ağız- dan dolma tüfek delildiler. Meclis- teki ve dışardaki konuşmalarında se- Vıyelerını belli edıyorlardı Ustelik, kuyusuna gömülmüş insanlar, ayak- ları yerde bulunmayan âlimler maktan da uzaktılar. Realisttiler. Kendilerine güveniyorlardı. Nihayet İnönü, onlarla beraberdi. Handikapları, Eski Parti üzerin- deki küllerin ağırlığıydı. Bu külle- rin altında, şahıs meselelerinin yat- Alışılan "Kurultayda ku- lis oyunları"ydı. Şahıs olarak değil, p hâlinde Partinin her kanadının temsılcısının halisane duygularla bi- raraya gelip çalışmasını temin gayesi peşinde koştuklarım anlatabilecekler miydi? Parti bunu anlayacak olgun- luğa erişmiş miydi? Şahsi lekeleme- ler ihtiras isnatları hakim mi ola- aktı? unu, Önümüzdeki — günler gosterecektir. Turhan Feyzioğlu, muvaffak ola- caklarından, iyiniyetli herkesi etraf- larına ergeç toplayacaklarından — e- indir. Bunun için de, elinden ge- lenı yapmaktadır. Silâhlarının — ya- nında, bir politikacıya elzem doz- da ihtirası da vardır. Çalışm çalışmaktadır. Zaten politikaya atıl— dığından beri, bütün hayatını üç ke- limeyle ifade etmek kabil hale gel- miştir: Çalışmak- çalışmak, çalış- mak!.. Milletvekili (Sivas) olarak çalışmak, avukat olarak — çalışmak- Partici olarak çalışmak. Mektebinin birincisi genç adam, hâlâ aynı inanç- tadır; İnsan bir işi ya yapmaz; ya yaparsa kendini Vererek iyi — yapar. Ama bu durumdan şikâyetçi İki kişi vardır. Bunlar Ankaradaki Bah- çelievlerin sessiz, kuytu bir sokağın- daki evin iki sakinidir: Leyla Feyzi- oğlu ve Saide Feyzîoglu Leyla Fey- zioğlu "politikacı eşı olmanın husu- siyetlerini gıttıkçe iyi Ööğrenmekte- dir. Ama günün yirmidört saatinde dolu Turhan politikaya atıldığından beri evde öyle az kalabilmektedir ki. aarif Kollejinin ilk kısmına de- am eden ve bugünlerde üçüncü sı- nıfa geçen küçük Saide — kendisine sık sık "babacığım, sanki ne diye politikaya atıldın? Profesörken her sabah beni sen uyandırırdın, ama şimdi yüzünü bile göremiyorum" diye tarizde bulunmaktan kendini alama- maktadır. Gençlik Fırtınadan sonra I stanbulun yeni Vali Vekili doğ- rusu hayli şanslıdır. Zira Kibrisin kaderinin tâyin edilmeye çalışıldığı şu günlerde talebe teşekkülleri alışıl- mamış bir sessizlik içindedir. Ne Kıb- rıs Türktür Cemiyeti için. ne nüma- yiş yapmak için Ethem Yetkinerin kapısını çalan vardır. Fazıl Küçük bile bu sefer —stadyomdaki spontane tezahürat hariç- alâkaya nail olamamıştır. Talebe teşekkullerı san- ki bir yaz uykusuna — yatmışlardır. Tabii ki yaklaşan imtihanlar da bu sessizliğin sebeblerinden biridir. A- ma asılsebep, hiç şüphe yok ki Fran- sadaki Cumhurbaşkanı seçimlerinden daha çetin gecen federasyon seçimle— ri olmuştur. halen seçim yorgunluğunu çıkartmaktadır T. T. F. seçimleri Nisan ayın- da yapılacaktı Hazırlıklar yapılmış, İzmirde toplanılmıştı. Burada ir neticeye varılamadı. Sonra İstanbul- da toplanıldı. Üçüncü, beşinci, seki- zinci, onuncu tur.. Hiç bir neticeye varılamadı. Nihayet uzun kulis faa- liyetlerinden sonra Mayısın ikinci ya- rısında İstanbulda yapılan ikinci top- lantı bu yılan hikâyesini bir neticeye bağladı. Başkanlığı Ankara Hukuk Fakültesinden Vahdet Tayan, İkinci Başkanlığı da İstanbul Teknik Üni- versitesi İnşaat Fakültesi son sınıf talebelerinden Erol Ünal kazandı. AKİS, 31 MAYIS 1958 yaş