İKTİSADİ VE MALİ SAHADA İşletmeler Mecburi bir formalite İktisadi — Devlet Teşekküllerinin yıl- lık mürakabesi geçen haftanın or- tasında tamamlandı. Mürakabe 16 Ni sanda başlamıştı. Ekseriyetini millet- vekillerinin teşkil ettiği Genel Kurul, ilk toplantıda yeni bir mürakabe usu- lü tesbit etmek üzere tâli komisyonlar kurdu. Genel Kurul, bu arada görül- memiş bir süratle Etibank, Toprak Mahsulleri —Ofisi. Emekli Sandığı. Devlet Malzeme Ofisi gibi teşekkül- lerin mürakabe formalitesini tamam- ladı ve 30 Nisanda toplanmak üzere tatile girdi. Gelgelelim, tâli komis- yon 30 Nisanda raporlarım henüz bi- tirememişti. Toplantı 9 Mayısa tehir edildi. Bu sefer de Ticaret Bakanı Abdullah Aker ortada yoktu. Bu se- beple 13 Mayısı beklemek icap etti. Ticaret Bakanı, bir saat rötarla da olsa bu celseye geldi. Bu gecikmeye ve gaybubete bir türlü mâna vereme- yen Kemal Satır, temettü ikramiye- lerini vesile ederek taşı — gediğine koymak fırsatını kaçırmadı: "Vazi- fesine, herhangi bir sebeple yarım saat geç kalan ufak memurların te- mettü ikramiyeleri kesiliyor. İdare Meclisi üyeleri, yüksek memurlar vs. bundan muaftır. Meselâ sayın "Vekil bazan gelmiyor, bazan geç geliyor.. Bu duruma kimse ses çıkartmamak- tadır." Satır sözlerini bitiremedi. Or talık karıştı. Genel Kuruldaki D. P. milletvekilleri kendilerini bir — türlü "Meclis havası"ndan kurtaramadı- lar. Sanki toplantıya, hesaplarının yekünu beş milyarı aşan - bütçeden fazla - İktisadi Devlet Teşekkülleri- ni mürakabeye değil de. iktidarı mü- dafaaya gelmişlerdi. Bilhassa, meş- hur Murat Ali Ülgen, Meclisteki en parlak günlerini aratmıyacak kadar formundaydı. Üyelerden Turgut Ye- ğena Azot Sanayii tesislerinin neden gecıktıgını maliyetin artış sebeple- rini vs. sormak cüretini gösterince Murat Âli derhal söz ald Ve 1960 den evvel Türkiyede azotlu —gübre fabrikası — mevcut olup — olmadığını sordu! İşte Murat Ali Ülgen. Umum Müdürlerin hesap vermeye geldiği * bir günde mürakabe vecibesini böy- le ifa etti. Hattâ bazı UmMum Müdür- ler bile kendilerini bu siyasi hava- dan kurtaramadılar. Meselâ Ziraat Bankası Umum Müdürü, 1950 de şöy- leydi. 1957 de böyle edebiyatının ca- zibesine dayanamadı. Ticaret Bakanı da sık sık, "politika yapıyorsunuz" cümlesini kullanıyordu. Bereket, ba- zı milletvekillerinin, bilhassa liflerin murakabe anlayışı Murat Alı Ülgenden farklıydı. Bu sayede beş milyarı aşan hesaplar hakkında bir iki tenkit sesi işitmek kabil oldu, Altı muhalefet temsılcısı - Genel K rulun onda biri - iyi hazırlanmışlar- dı. Ecnebi Devlet şefleri için taklar kurmaktan tutun da seçim islerine AKİS, 31 MAYIS 1958 kadar çeşitli sahalarda faaliyet gös- teren — teşekküllerin — murakabesini, bır formalite olmaktan çıkartmak in gayret göstermeye azimliydiler. Bilhassa 20 Mayıstaki son celsede U- şak Milletvekili Avni Ural ve Adana Milletvekili Turgut Yegena kürsü ve oturdukları sıra arasında mekik do- kudular. Tabii ki, bu kadar kısa bir zamanda ve Genel Kuruldaki ekseri- yetin — ilgisizliği — karşısında üç beş milletvekilinin m bir . murakabe yapması imkânsızdı.. Genel Kurul toplantısı, basında da bir aksiseda bulmadı. Sadece ik- tidarın pek sevmediği bir iki gazete- de bir iki ufak not çıktı. Çok daha "ciddi" işlerle meşgul olan — meşhur iki gazete ise tabii ki, böyle bir me- seleyle ilgilenmediler. İşte beş milyarlık hesapların mu- rakabesinin hikâyesi kısaca bundan ibarettir Zaten iktidar da- sebeple- rini keşfetmek güç değil- — İktisadi Devlet Teşekkullerını bir nevi ölge" halinde tutmak için elin- den geleni yapmaktadır. Gözlenmesi i- ç hiç bir sebep olmıyan Murakabe incelemek — için Başbakanlığa bağlı bu — teşekkülün k tuphanesıne giden ilim — adamları "sırrı devlet"i çalmaya gelmiş kimse- ler gibi kapıdan çevrilmektedirler Heyeti raporlarını Jungle'da kısa bir gezinti Murakabe vazifelerini azimli milletvekilleri, balta gir- memiş ormanlarda bir yol bulabil- mek için çok uğraştılar. Vaktin az- lığı bu yolu bulmalarına mani oldu. Fakat gayretleri boşa gitmiş sayıla- maz. Hiç değilse nasıl bir ormanın içinde bulunduğunu, göstermiş oldu- lar. yapmaya Genel Kurul, Azot Sanayiinin he- saplarım — incelemekle işe başladı. Hürrem Müftigil ve Turgut Yeğena sınai tesislerin neden hâlâ kurulma- dıgını maliyetlerin niçin yükseldiği- gübrenin kaça mâlolacağını sordular. Ham madde etüd ve tah- lillerinin tesisler kurulduktan sonra yapılmasının, arabayı öküzlerin önü- ne koşmak kadar garip olduğunu be- lirttiler. Ama Azot Sanayii . Ş. Umum Müdürünün akan Suları dur- duran bir mazereti vardı: Döviz yok- tu. Tesisler bu sebeple tamamlana- mamıştı. Makina bedellerinin yüzde 10'ları bile ödenemediğinden siparişi olan firma teslimat yapmıyordu. Bu arada, Mısırdan peşin parayla bir si- pariş almıştı. O tamamlamakla uğraşıyordu. Elbette ki düdüğü, pa- rayı veren çalacaktı. Demiryolları İşletmesi de. aynı dertten muztarip- tir. Vagon ve lokomotif sayısı sabit kalmış, yolcu ve eşya nakliyatı art- mıştır. Döviz olmadığı için yeni va- gon, yeni lokomotif almak mümkün değildir. Kemal Satır, yolculukta çe- kilen ıstırapları, miadı dolan 2500 ki- lometre rayın yenilenmemesinden do- ğan tehlikeler ve artan kazalar üze- — Turgut Yeğena Azotlu gübre fabrikamız var mı? rinde durmuştur, işletmenin eski Um Müdürlerin- den Zeki Paşayı, trafik — artışından duyduğu sevinci ifade etmekten vaz- geçememiştir. P.T.T. nin duruma da farklı — değildir. Telefon — almak için sıraya girenler daha uzun müd- det bekliyeceklerdir. Ama bu arada Aydındaki ve diğer bazı vilâyetlerde- ki son derece lüks P. T. T. binaları inşaatı tabit ki bekletilmemektedir. Traktör durumu daha da acıklıdır. Turgut Yegena memlekette mevcut 43 bin traktörün 16 bininin yenilen- mesi lüzumunu hatırlatmış ve rad- yoda ve Zaferde tekrar tekrar ilân e- dilen küspe mukabili getirilecek olan bin traktörün akıbetini sormuştur. Bundan başka zirai haşeratla mücade le ilâçlarının bulunmayışından şikâ- yet etmiştir. İlaçsızlık pamuk rekol- tesini yüzde 40 nibetinde azaltabile- cektir. Ziraat Bakanı Nedimi Ökmen, bu acı sualleri- "traktör de gelecek, ilâç da gelecek" şeklinde — cevaplan- dırmıştır. Tabit döviz bulunursa! Çok şükür, bütün dece döviz. yutm getirenleri de Vardır Mesela Maki- mya Endüstrisi; Almanyadan sipariş almıştır. Meşh r Şeker Şir- keti, şeker ihracından döviz kazan- maktadır. Yalnız bu satışlar ve si- parişler "dolar hesa- bından yapıldığı 1ç1n zararla ka- panmaktadır. Makin Kimya doları 515 kuruşa. Şeker Şırketı 1110 kuru- şa maletmektedir. Makina Kimya- nın şimdiden 13.6. milyon lıra zararı vardır. Almanyanın verdiği sipariş- ten dört senede 236 milyon lira ka- dar zarar — edilm muhtemeldir. Turgut Yeğena, bu muhtemel zara- rın nasıl karşılanacagını ogrenmek istemiştir. Ama Tica akanı "za- manı gelince duşunulecektır efen- dim" diyerek işin içinden çıkmıştır. Gelgelelim 135 ilyonluk zararın şimdiden — zamanı gelmıştır Buna 19 Ama buna rağmen mum işletmeler sa- maktadır. — Döviz