YURTTA OLUP BİTENLER, C. H. P. Meclisi toplantı Lâf, lâf, lâf.. si bulunmalıydı. Ama oradan da u- zun uzun düdük seslerinden başka bir şey çıkmadı. H. P. Genel Merkezi hazırlıkları içindeydi. irden gazetecinin aklına bir şey geldi. Merkezdeki C. H. P. liler boş yere rahatsız etmeğe, yılbaşı ha— zırlıkları içinde huzurlarını kaçırma- ya lüzum yoktu. Genel Merkezde ol- yılbaşı madıklarına göre zaten hâdiseden de. haberleri yok demekti. En iyisi, şe- hirler arası telefondan Yozgat C.H.P. merkezini aramak, mufassal malü- matı oradan almaktı. Telefonu bir defa daha çevirdi. Bu sefer aradığı numara 03 dü. 03 derhal cevap ver- di. Gazeteci kendi telefonunun numa. rasını verdi Yozgat C. H. P. Başkan-. lığını istediğini söyledi, acele basın kaydını ilâve etmeyi de unutmadı. Aradan bir kaç dakika! geçmişti ki şehirlerarası telefonun sinyalleri oda- yı doldurdu. Mikrotelefonu eline alan gazeteci karşısında memurunu buldu.-,Bir defa da ona Yozgat C. H. P. İl Merkezini aradığı- nı söyledi. Ancak santral memurun- dan aldığı cevap 118 numaralı C. H P. İl Merkezine ait telefonun borcu ödenmediği için kesik olduğuydu. Gazeteci şaşırmıştı. Koskocaman bir Vilâyet Merkezindeki parti telefonu- nun borcu nasıl ödenmez de kesilme- sine imkân verilirdi? Doğrusu artık bu kadarına pes demek lâzımdı. A- hizeyi yerine koydu. Ceza fonu rcunu öÖdeyemiyeceği için tele- onu kesilen yalnız Yozgat C.H. P. Teşkılatı değildi Yurdun pek çok yerindeki C. H. P. teşkilât kade- meleri seçimlerden sonra mali bir müzayaka içine düşmüştü. Yer yer 10 Yozgat santral. tteşkilâttan para sıkıntısı içinde ol- duklarına dair haberler alınıyordu. Hattâ bu, son İl Başkanları top- lantısında da söz konusu edilmişti a- ma, nedense üÜzerinde fazla durul- madan geçıştırılmıştı Türkiyede he- men bütün siyasi partilerin ve ce- miyetlerin derdi olan azaların aidat ödememesi hastalığı C. H. P nin de başındaydı. Milyonlarca taraftan ve âzası olan C H. P. bu azalardan aidatını muntazaman alamıyor- du. Alamayınca da işte böyle ya telefon borcunu ödeyemiyor ya da ina kirasını vermekte guçluklerle karşılaşıyordu. Seçimlerden vvel keselerine davranan ve hiç bir feda— kârlıktan çekinmez gorunen zengin partililer de ortalıkta görünmez o- luyordu. Teşkilât kademelerindeki bu ma- li sıkıntı yetmiyormuş, gibi şimdi, bir de ortaya milletvekillerinden kesile- cek para cezalan meselesi çıkmıştı. Meclisin son İçtüzük. Tadilâtından sonra B. M M. Başkanlık Divanına milletvekillerinin maaşlarının — beşte bilinden başlamak üzere tamamını dahi kesmek selâhiyeti — verilmişti. Mecliste, 181 Muhalefet milletvekili vardı. Şayet bunlardan biri Başkanın gözüne şirin görünmese yahut kaza- ra kürsüde bir hatip konuşurken ök- sürse maaşının hiç değilse beşte bi- rini kaybetmek tehdidi ile — karşı karşıyaydı. Üstelik tekerrür, müca- zatı şiddetlendiriyordu da. Meclis- teki muhalefet mensupları İçtüzük Tadilâtının kabulünün hemen erte- sinde bu meseleyi kendi aralarında konuşmuşlardı. En pratik çareyi de bermutat Kasım .Gülek bulmuştu.. Güleğe göre, bir milletvekilinin mu- halefet vazifesini yaparken bir par- ça sert konuşması veya başkanın hoşuna gitmiyecek surette konuşma- sı, çoğu kere tek geçim — vasıtası o- lan maaşının elden gitmesine sebep olmamalıydı. Bunu önlemek için mu» halefet milletvekilleri kendi arala- rında bir "ceza fonu" veya bir "Ceza Bankası" kurmalıydılar. Meclis Baş- kanı tarafından kesilecek cezalar bu fondan karşılanmalıydı. Bunun ıçın de her milletvekili hiç değilse yirmi- beş lirayı ay başlarında bu fona ya- tırmalıydı. Ancak bu teklife bazı milletvekilleri itiraz etmişlerdi. e- suliyetlerini müdrik insanlar olarak söyliyecekleri sözlerden veya yapa- cakları hareketlerden — dolayı başla- rına gelecek cezayı bizzat kendileri karşılamayı arzu ediyorlardı. İnönü ise hususi bir sohbette daha mutedil bir teklifi ortaya sürmüştü. Öyle fon falan teşkil etmeye lüzum yoktu. Bir muhalefet milletvekiline maaş kesi- mi cezası verildiği zaman bu cezayı muhalefet milletvekilleri kendi ara- larında bölüşerek ödemeliydiler. Bü- tün bu konuşmalar bir sohbet ha- vası içinde yapılıyordu ama arkasın- da bir gerçeğin yattığı da görülme- yecek gibi değildi. Eğer milletvekil- lerine verilecek nara cezaları umul- duğu kadar sert ve şiddetli olursa bir müddet sonra teşkilâttaki para sı- kıntısı mılletvekıllerıne kadar da si- rayet edecekt Formalite toplantısı Evvelkı hafta içinde Ankarada top- Başkanlarının An- karadakılerın yeteri kadar çahşma— dıklarından şikâyet etmesinin üzerin- den birkaç gün geçtikten sonra An- karada C. H. P. Meclisi mutat top- lantılarından birini yaptı. Parti Mec- lisinin bu toplantısında! İl Başkanla— rının getırdıklerı şıkayetler söz ko- nusu edildi. Umumi Politika gözden geçirildi. Partinin 1958 mali bütçesi müzakere edilip kabul edildi. Tabii bütün bunların yanında her zaman ol- duğu gibi bol bol da lâf edildi. Neti- cede iki gün süren bu toplantıdan sonra gene mutat üÜzere sade suya bir tebliğ neşredildi. Parti Meclisi demokratik rejimin tekâmülü için vatandaşta ve basında gördüğü sa- mimi ve ciddi alâkayı kendine istik- bâl için büyük emniyet ve ümit mes- nedi" saydığı belirtiliyor, "Vatanda- şın bu alâkasına lâyık olacak şekilde azim ve sebatla çalışılacağı" bildiri- lerek'de tebliğe son veriliyordu. Teb- liğde, bütün beylik tekerlemeler tek- rarlanmış, üstelik bunlara yeni tek şey dahi ilâve edilmemişti. Parti Meçlisi ise vazifesini yapmanın ra- hatlığı içinde toplantısına son vermış ve yılbaşını evlerinde geçirebilmek i- çin üyeler evlerine dagılmıştı Öyle anlaşılıyordu ki C. H. P. nin Anka- radaki Genel Kurmayı çok değil, da- ha bundan bir hafta evvel teşkilâtın dile getirdiği şikâyetleri iyice anlaya. mamıştı. Hâlâ eski ada devanı edilmesi buna işaretti. Başka bir şeye değil. AKİS 4 OCAK 1958