GEÇEN YILA BAKARKEN 1958 yılının arifesinde, dünya- nın dört bir yanında bir sürü yeni yıl mesajı yayınlandı. Bu mesajla- rın hemen hepsinde 1958'in bütün dünya için hayırlı olması ve özle- nen milletlerarası ferahlığın bu yıl olsun kurulabilmesi temennilerine rastlanmaktadır. Aynı temenniler, -okuyucularımız hatırlayacaklar- dır-, 1957 arifesinde yayınlanan me- sajlarda da yer almışlardı. Bunlar geçen yıl boyunca gerçekleşememiş olmalı kı ümitler 1958 üzerine top- lanıyor. Doğrusuna söylemek. gerekirse, 1957 yılı Batı dünyası 1çın gerçek- ten ferahlık verici bir ıil sayıla- maz. 1957 yılı, daha ziyade, Komü- nist devletler lehine gelişmeler gös- teren bir yıla benzemektedir. Batı- lılar, bu yıl içinde, siyasi ve askeri üstünlüklerini Doğuya — kaptırmış görünüyorlar. Ruslar, 1957 sonla- rına doğru önce kıtalararası gü- dümlü mermilerini,- sonra da sput- niklerini gokyuzune fırlatarak, as- keri kuvvet muvazenesi — bakımın- dan ilk defa Batıklardan daha ağır basar gibi oldular. Bu, onlara siya- si alanda daha rahat hareket et- mek, şimdiye kadar takip ettiği sa- vunma politikasından — -hiç değilse saldırma polıtıkası— da veriyor. 1957 ortalarına kadar yüksek, kade- mede bir toplantı için Batıya teklif üzerine teklif yağdıran Sovyet Rus- ya, füzelerini ve sputniklerini attık- tıktan sonra sadece silâhsızlanma konusunda' büsbütün uzlaşmaz bir tavır takınmakla yetinmiyor, aynı zamanda Batılılardan gelen görüş- me tekliflerini kabul etmeye de nazlanıyor. Rus sputnikleri Sovyet politikasına yalnız Batılılar karşı- sında hizmet etmiyor: İlim ve as- kerlik alanındaki Rus başarısı, bazı tarafsız — devletlerin de — Rusyaya meyletmesine, yol açtı. Tarafsız dev- letler, Rusyanın üstün durumu an- laşılınca iktisadi kalkınmalarını ko- laylaştırmak için .ümitlerini ondan gelecek yardıma bağlamakta fayda görmeye başladılar. eçen yıl içinde Rusların siya- si üstünlüğünü sağlayan unsurlar- dan bir; diğeri de, Batılıların kendi aralarındaki anlaşmazlıklar oldu. vrupa" içinde ve Rusyaya karşı menfaatleri birleşen Batılıların Av- rupa dışında ve birbirleri karşısın— da menfaatleri ayrılmak tadır. U- zak ve Orta İ kada, Kıbrısta patlak veren bu menfaat ayrılıkları, giderilemediği için, Batılılar kendi aralarında hâlâ bir hareket i kuramamışlardır. Bu husustaki bü- tün ümitlerin toplandığı sen NATO toplantısı ise, bir bakıma, bu ayrı- AKİS, 4 OCAK 1958 lıkları büsbütün ortaya koymaktan başka bir işe yaramamıştır. Batılılar arasındaki bu ayrılıkla- ra mukabil, 1956 yılı sonlarında iç- ten zayıflamış görünen Sovyet blo- ku 1957 yılı 1çınde bu meseleyi hal- letmişe benzemekt Su sırada bu blok içinde bir görüş ve davra- nış ayrılığı olduğunu söylemek çok zordur. Komünist blokun politika- sı Moskovadân idare edilmektedir. Bu politikadan ayrılmak isteyenler ise ya Macaristan gibi zorla yola getirilmişlerdir, yahut da Çin ve Polonya gibi anlaşma yoluyla ka- zanılmışlardır Komünizmin "yara- ocuk'u —Yugoslavya da 1957 sonlarında Batıdan ziyade Doğuya teveccüh etmış durumdadı Diğe andan, Dogu ve Batı bloklarını idare eden liderler ara- sında yapılacak bir kıyaslama da pek Batının lehine sonuçlanmaya- çaktır. Stalinin ölümünden sonra Kremlinde kurulan "kollektif idare" sistemi, 1957 içinde son gunlerını yaşamış, gibi gorunmekted B. Komünist Partisi Birinci Sek- reteri Nikita Krutcef Hazıran ayın- da Molotof, Kaganoviç ve Malen- kofu yeni usullerle- tasfiye ederek ıdareyı elıne almış bulunmaktadır. nlerde, Krutçefın bu işi ordu- nun tuttugu Mareşal Zukofun des- teciyle becerdiği, söyleniyordu. Oy- sa Krutçef yıl — sonlarına doğru Zukofu da tasfiye ederek Rusyanın tak “"kuvvetli adam olduğuna gostermıştır. Bir zamanlar Krutçe- fin ikizi diye anılan Bulganinin yıl- dızı da, parlaklığını kaybetmeye de- vam etmekte ir Hür dünyanın liderlerine gelin- ce, Batının 1 numaralı idarecisi Eisenhower Aralık ayının başında son iki yıl içindeki üçüncü Trahat- sızlığını geçirmiştir. Başkanın sıh- urumu bütün hür dünyada cid- di endişeler uyandırmaktadır. Batı- lı bir karikatürist, sputnikin gölge- sindeki Batı dünyasını boş bir has- ta koltuğuyla temsil ederek, bu en- dişeyi en güzel -ve en acı, bir şe- kilde ortaya koymuştur. emektar devlet adamı Edeni istirâ- hate çekmiş, onun yerine MacMil- lanı getirmiştir. Şimdiye kadar yalnız iç meselelerin imtihanından geçmiş MacMillan'ın milletlerarası alanda alacağı notu bu bir yıl için- de kestirmek imkânı olmamıştır. Fransa ise ananevi kabine buhran- larından 1957 yılında da kurtul mıştır. Sosyalist Mollet 'Mayıs a- ymda iktidardan çekilmiş, onun ye- rıne gelen Radikal Bourges-Mauno- ury'nin ise ömrü uzun olmamıştır: Bir ayı aşan bir kabine buhranın- dan sonra şimdi Fransa'yı Gaillard idare etmektedir. Onun da d kadar iş başında kalabılecegını kes— tirmek, mümkün deği i Son olarak Türkiyenin mıllet— lerarası münasebetlerine temas e lirse, 1957 yılının Türk dış polıtı— kası için de pek başarılı bir yıl ol- madığı söylenebilir. Kıbrıs mesele- sindeki taksim tezimizi bizden baş- a benimseyen devletin bulunmadı- ği artık açıkça görülmektedir. Bir- leşmiş Milletler Genel Kuruluna kadar gelen Yunan karar sureti .bu karar suretinin 1956 yılında siyasi komisyondan döndüğü hatırlarda- dır- gerekli çoğunluğu Aancak dört oy için toplayamamıştır. Dış politi- kamızda davranış degıştırılmedıgı takdirde Kıbrısa bu yıl self-determ nation hakkının tanınabılecegını söylemek için kâhin olmaya lüzum yoktur. Orta Doğu meselelerine ge- lince, Türk dış politikası bu konu- da da parlak bir imtihan vermemiş- tir. Büyük ümitlerle kurulan Bağ- dat Paktı bir görüş ve davranış bırlıgınden ziyade Amerikan yardı- çek amacıyla kurulmuş bir mekanızma olmak yolundadır. A- rap Birliğinin kararlarını Bağdat Paktına tercih eden Irakın duru- mu, bu gerçeği apaçık ortaya koy— muştur. Diğer yandan, Orta Doğu- da bir savunma dısposıtıü oldugu söylenen- Pakta Amerikanın katıl- maması, Bağdat Paktını bu gayesin- den uzaklaştırmaktadır Amerika-; nın şimdiye kadar Paletin askeri ko- mite çalışmalarına iştirak etmesi ve hattâ bu ayın sonuna doğru Anka- rada, toplanacak olan Başbakanlar kademesindeki toplantıya — bizzat Amerika Dışişleri Bakanının — da iştirak edeceği haberi - bile bu erçeği izleyememektedir. B ma hzurlar gıderılmedıgı müddetçe, Bağdat Paktı Orta Doğunun duru- munu güçleştiren unsurlardan biri olmakta devam edecektir. İngiltere: 19