S Teşkilat Kulisteki şeytan (Kapaktaki idareci) 957 Futbol Sezonu başlamadan iki hafta önce Fransanın Schoux ku- lübü reisi, bütün Fransız Spor gaze- telerine birer davetiye yollıyarak Spor yazarlarını bir basın toplantısı- na çağırmıştı. Ancak, durup durur- ken ve bütün ku luple yeni sezonun hazırlıklarıyla meşgulken Sechoux ku lübü reisinin "acele ve çok muhım kaydıyla tertiplediği bu basın toplan- tın spor gazetelerini hayretler içerisin de bırakmıştı. Ne vardı?.. Sesi sedası ancak ligde yaptığı sürprizlerle du- yulan Scoux'da neler dönüyordu?. itekim toplantı hayli ragbet görmüş, Fransanın dört köşesinden gelen spor yazarları, kulüp oturma salonunu doldurmuşlardı. Reis, kız- gınlığı her halinden okunurken: — Sızlerı çok muhım bır mesele için buraya çağırdım" erek söze başlamış "Fransız Profesyonel kulup leriyle futbolcularına örnek olduğ takdirde feci neticeler doguracak bır durumla karşı karşıyayız" — diye de- vam etmişti. Reisin bundan sonra anlattıkları, yazarları hayretler içerisinde bırakan şeylerdi. Nasıl olurdu bunlar?.. De- mek henüz haddini bilmiyen futbol cular vardı... Hadisenin Fransada u- yandırdığı tepkı de hayli şiddetliydi. Halk üzgündü ve çaresizdi. Nizamla- ra, talimatnamelere uymak ordu P ereki- Vakanın kahramanı Schoux ye takımı kalecisi Remetter, Fransa milli futbol François — Remetter'di. O R 1956 ve 1957 yılı başlarında milli ta- kımının kalesini' büyük bir başarıyla korumuş, Pare de Prince de Rusyaya 2-1, Liabonda Portekiz milli ekibine karşıda kazanılan 1-0 lık galibiyetler de mühim rol oynamış, Fransa ve Av- rupa çapında şöhret yapmıştı. Ancak Remetter'in sezon başında mensup ol- duğu kulübün, idarecilerinden istediği! bazı şeyler ortalığı birden karıştırmış, kulüp reisinin "acele ve mühim" dıyla bir basın toplantısı dahi yap- masına sebep olmuştu. Profesyonel futbolcular için gayet açık ve hak koruyan talimatnamelerin yürürlük- te bulunduğu Fransada, Remetter, sağlam mukavelesine rağmen Schoux kulübünden yeni sezon için "açıktan ara" istiyordu. Bu görülmüş hal degıldır Kulup, kalecisinin maaş v primlerini - muntazaman odemıştı Böyle şey olamazdı. Durum derhal basına açıklanmış ve Fransız Futbol Federasyonunun takınacağı tavır beklenmeğe başlanmıştı. Gerçi Re- metter çok iyi bir kaleciydi, Ona ih- tiyaç vardı. Fransa Futbol Federasyonu da bazı hükümlere tabi, bitaraf ve ehliyetli bir topluluktu. Ceza, yıldıracak sertlikleydi. Fransız Milli Takım Kalecisi François Remet ter, ekipten kayıtsız şartsız uzaklaş- tırılmış ve talimatlarının dışına çıkan bir futbolc ık olduğu — cezay çarptırılmıştı. < takım, ikinci planda kalmalıydı. Önce spor disipli- ni, centilmenlik ve eşit haklar ele alı- nacaktı: Bu olay, sağlam bir teşkilâ- tın hakiki zaferiydi. Ancak, buna benzer olayları aramak için Fransa- ya kadar gitmeğe hiç lüzum yoktu. İki yıl önce tatlı bir ilkbahar ak- Orhan Şeref Apak'ın 1929 da çıkartılmış lisansı “Zaman olur ki hayali cihan değer”" gamı, Dolmabahçe stadı boşalmış, tribünlerde aceleci hareketlerle bıra- kılmış gazetelerı toplayarak evlerine gitmek için sabırsızlanan temizlikçi çocuklar kalmıştı. Ortası çıplak bir toprak parçası, bir tarafı bacaların- dan öldürücü dumanlar fışkırtan Gazhane ile süslü son derece çirkin görünüşlü bu ufak stadda, iki saat önce, dünya spor çevrelerinde geniş yankılar uyandıran bir maçın oynan- dığı söylense, buna hiç kimse inanmaz di. Hele bomboş sahanın kenarlarına yapılan portatif tribünlerin bir köşe- sinde oturarak hâlâ çimenleri reden ve staddan ayrılamayan şık giyimli genç bir adamın "Türk Milli Futbol takımı tek seçicisi" oldugunu söylemek daha da garipti. Az ö Türk takımı dünyanın şöhretli ekıbı Macaristanı 3-1 mağlüp etmiş; Bos- zik, Puşkaş ve Czibor bu stadı yenik terketmışlerdı Tek Seçici, stadı bı- rakamıyor ve "çok müthiş” bir gale- beye sahne olan Dolmabahçeden çıkm dan sessiz. düşünüyordu. Bu galibiyet iyi kullanılırsa pek çok yarayabilirdi. Ancak, tek seçici baş- ka şeyler düşünüyordu. Macaristan galibiyeti mensup olduğu Federasyo- a hayat verecekti. ndan sonra a- lınacak yenilgiler, usta bir lisanla bu galibiyetin arkasında gizlenebilir, Eş- fak Aykaç uzun zaman Tek Seçici, Hasan Polat Federasyon Başkam o- larak kalabilirdi. Sevinçle ellerini oğuştururken gene de . düşünceliydi. Maçtan önce bazı hâdiseler olmuştu. Kampta ve Soyunma odalarında ç_ir— kin münakaşalar cereyan etmişti. İlk hâdisenin kahramanı, fevkalâde bir form gösteren kaleci Şükrü Ersoydu. Milli maçtan önceki temsili karşılaş- madan sonra ekibin kalesinde oyna- yacagı sanılan Şukruye ihtiyatsız bir idareci çok ceden yapılan takım tertibini soylemış bu durum karşı- sında futbolcu da bavulunu kaparak kampı terketmişti. Durum son dere- ce tehlikeliydi. Basına katiyen inti- al etmemesi gerekirdi. Tek Seçicinin bir Galatasaraylı olduğu bilinirdi.Bu olaydan sonra Fenerbahçelilere ne cevap verilecekti? Şükrü hâdisenin yankıları henüz devam ederken, ye- niden patlak veren bir diğeri Tek Seçiciyi daha müşkül duruma sok- muştu. Bu defa taktından çıkarılmak sırası M. Hasa gelmişti. Fakat reaksiyon daha şiddetliydi. M. Ali ekibe giremediğini pğrenince tek se- çici ile "görülmemiş" bir münakaşa- ya girmiş, bütün futbolcular küfürlü ve sert konuşmalara şahit olmuşlar- dı. Fakat maçtan sonra tek seçici, bu hâdiseleri unutmak niyetindeydi. Kampın disiplini bozulmuş, tek seçi- cinin otoritesi ekibin gözü önünde kı rılmış. Fakat Türkiye, Müâcaristanı yenmişti. Şimdi disiplin, ceza düşüne- cek zaman mıydı? Olanları nasıl ol- sa kimse duymamıştı. Gazetelerin, ha- beri yoktu. Küfürler ve munakaşalar pek âlâ gızlenebılırdı Tam büyük ziyafetlerin sayısız hediyelerin, ar- kasında "mühim adamların" imzası bulunan saatlerin geleceği sırada za- feri cezalarla gölgelemek yerinde bir